bu bilimsel bir gerçektir efendim. anasından babasından sorgusuz sualsiz araştırmadan şüphelenmeden düşünmeden kabul etme mallığını gösteren dinci kesimin,
sorgulayan şüpheye düşen araştıran, bilimsel dayanak arayan ateistlerle aynı zeka seviyesinde olması beklenemezdi zaten.
--spoiler--
London School of Economics Üniversitesi'nden Satoshi Kanazawa'nın yaptığı araştırmadır.
Social Psychology Quarterly dergisinden yayımlananaraştırma sonuçlarına göre kendilerini ateist olarak tanımlayan insanlar daha zeki oluyor. Aynı zamanda seks hayatları da daha renkli.
Kanazawa'nın araştırmasına göre ateistlerin IQ ortalaması 103, dindar insanların IQ ortalaması ise 97...
Kendisini muhafazakar olarak niteleyenlerin IQ ortalaması 95 çıkarken, liberallerin IQ ortalaması 106 oldu.
--spoiler--
sakın araştırma sonuçlarına bakıp da ulen bizim iq 96-97 çıkmış hiç de fena değilmiş demeyin.
kendinizi ingiltere'nin dindarlarıyla kıyaslama saflığına düşmeyin üçüncü dünya ülkelerin şakirtlerinde 80 den fazla iq olmadığını söylemek zorundayız.
tabi ateizm evrensel bir kavram olduğu için, hangi ülkenin ateisti olduğunuz sonucu değiştirmiyor.
araştırma sonuçları herşeyi açıkça ortaya koyuyor. şimdi bu aratırmayı yapan bilim adamı kibar nazik adam olduğu için buaraştırmamızdan dincilerin mal olduğu sonucu çıkıyor diyecek hali yok. onu da siz anlaycaksınız artık. araştırma sonuçları zaten şakirlerin neden seks hayatının renksiz ve sığ olduğunu ortaya koymuş.
kadının üstünde debelenmekten başka seks hakkında bir şey bilmeyen bu kesim ile evlenen kadınlara sabır diliyorum.
doğru değildir. doğrusu zekanın dini yada dinsizliği olmadığıdır. nedense öss de derece yapan ve fen lisesine kayıt yaptıran yığınla şakirt hangi kategoride o zaman.
bir ateistin bir dinciden her koşulda daha zeki olduğu değil de ateistlerin zeka ortalamasının dincilere göre daha yüksek olması olur olsa olsa. o da dinlerin ateizme göre daha yaygın olmasındandır. zeka seviyesi düşük olanlar da bir tercih yaparken çoğunlukla daha yaygın olanı tercih etmeye meyillidir. işbu sebepten yarın ateizm yaygın olsa o zaman da dinciler ateistlerden daha zeki olacaktır.
gerçi bunu övünme sebebi olarak kullanabilen ateistin zekasından da şüphe ederim ammaaaa... neyse.
öss sınavında derece yapmanın zeka ile ilgisi yoktur. çok çalışmak, ezberlemek, başka bir şeydir zeka başka birşeydir.
hatta hayatında ders dışında hiç bir şeye yer vermeyenlerin çok kez malın önde gideni olduğu bilinen bir şeydir.
ayrıca genellemeler tespit yapmak istatiki verileri ortaya koyıup yorumlamak için vardır. genellemeler mutlak yargılar değildir. bu yüzden genelleme yapılmasına karşı çıkmal istatistik bilimi hakkında hiç bir şey bilmemektir.
son olarak dinciler, geri zekalı doğmuyorlar. sadece kafalarını kullanmadıkları için zekalarını köreltiyorlar.
Her şey tesadüf. Araştırız,inceleriz,sorgularız derler. En sonunda da her şey tesadüf derler. Eğer zeka buysa ben hayvana saygı duyuyorum. Kimsenin dinine yahut dinsizliğine lafımız yok. Ancak bir şeye inanmadan, o şeyi araştırıp, geliştiremezsin. Zeka seviyene gelince, dahi de olsan ne boka yarar ?
sadece şu başlığa yaptıkları yorumlardan bile ispatlanabilecek gerçektir. alıntıda açıkça ateistlerin zeka ortlamasının dincilerin zeka ortlamasından yüksek olduğu söyleniyor. bir tane bile yüksek iq lu dinci çıkmaz denmiyor.
önce okumayı, okuduğunu anlayabilmeyi ve yorumlayabilmeyi öğrenmek gerek.
neticede gelmiş geçmiş en zeki insanlardan biri olduğu kabul edilen leonardo da vinci'de tanrı'ya inanırdı.
edit: aramızda einstein'ın tanrı'ya inandığı sanan insanlar varsa daha çok kitap okuması gerekecek.
"sorgulamadan,araştırmadan kabul etme mallığını gösteren dinci kesim" diyerek hiç genelleme yapılmamış gerçekten. Dinci insanların seks hayatına varıncaya kadar hakaret edilmemiş.
( bkz: bi siktir git)
aynen katılıyorum. ateistler, kavramsal düşünürler. dincilerse, düşünmezler. hiçbir şeyi, hiçbir şekilde kabullenemezler. kafa anca sikişe basar onlarda. en az 3 çocuk götlerine koyduklarım. en az 3 çocuk.
tekrar etmek gerekirse alıntıda genelleme yoktur. kendi yorumlarımı kattığım bölümde ise benim muhatap olduğum kitle bellidir.
elbette kendi halinde inançları olan hoşgörülü insanlarda vardır. onlara söz söylemiyoruz. bu ülkede herkes şakirt yobaz ve dinci değil.
gayet güzel müslümanlar da var. onlara sözümüz yoktur.
bu dünyanın öss olduğunu zaneden miminlerce kabul edilmeyen gerçek. bu miminler zannederlerki dünya ve doğa mükemmel işleyen bir düzendir ve bunu bir güç yaratmıştır ve ona tapmak gerekir. diyelim ki öyle, peki bu doğa mükemmel işleyen bir düzense neden deprem gibi, kasırga gibi, tsunami gibi mükemmel olmayan doğa olayları cereyan etmektedir, eğer böyleyse tanrı gerçekten mükemmel işleyen bir mekanizma yaratmamıştır, yani taptığınız şey kusurludur, sizin kusurunuz ve sakatlığınız ise böyle felaketlerin bile tanrı'nın nimeti olduğunu zannetmenizdir.
dincilerin çoğu zeki değildir fakat ateistlerin hiçbiri zeki değildir. bu inanılmaz düzeni görüp de tesadüf diyebilmek ya şakadan ibarettir yada yada cidden kişinin düşünme yetisi hiç gelişmemiştir.
çok saçma bir genelleme olmakla birlikte biraz daha iyi ifade edilebilirdi. şimdi ateist vardır adam sorgular okur yıllar boyu her şeyin amacını anlamaya çalışır. ama ateist vardır karı kız ortamında "yeaa ben inanmıyorum yeaa bence tanrı diye bi varlık yok" der işte bu adam benim için en yobaz en dinci adamdan bile geri zekalıdır saygılar.
buradaki ateistleri baz alırsak çoktan çürümüş bir önermedir,
her ateist mi? her dinciden mi? her ateist e hayvan denirmi ki? bu tespit doğru olsun, bu tespit sahibinin ağız isali olması gerçeğinden mi anlayacağız insan olduğunu.
genelleme olarak da doğrudur. zira inananlar mükemmel işleyen bir düzenin milyonları yok eden felaketlerle sekteye uğramadığını düşünecek kadar zeka yoksunudurlar.
mükemmel düzen + milyonlarca ölüm = mükemmel düzen. bu düzenekte görüldüğü gibi milyonlarca insanın değeri bazı müslümanlarca sıfırdır.
Çoğu düşüncemiz miras olarak geliyor. Alışkanlıkların ve geleneklerin mirasçılarıyız. inançlarımız yöresel kıyafetler gibi, nerede doğduğumuza bağlı olarak değişiyor. Kalıplar içinde büyüyor, etrafımız tarafından şekillendiriliyoruz. Çevremiz bir heykeltıraş, bir ressam.
Eğer istanbul'da doğmuş olsaydık, çoğumuz şöyle diyecekti: "Allah'tan başka tanrı yoktur. Muhammed Allah'ın elçisidir." Eğer ailemiz Ganj nehri kenarında yaşasaydı, Şiva'ya tapıyor ve Nirvana'ya ulaşmaya çalışıyor olacaktık.
Çocuklar ailelerini sever, onlardan öğrendiklerine inanır ve annelerinin dinine içten bir biçimde inanmaktan gurur duyduklarını söylerler.
Çoğu insan dinginliği sever. Komşularından farklı olmak istemez. Arkadaş çevresi olsun ister. Sosyaldir. Grup halinde gezmekten hoşlanır. Yalnız yürümeyi sevmez.
iskoçlar Kalvenci'dir çünkü babaları da öyleydi. irlandalılar Katolik'tir çünkü babaları da öyleydi. ingilizler Anjelikan'dır çünkü babaları da öyleydi. Amerikalılar farklı gruplara ayrılmıştır, çünkü babaları da farklı gruplara ayrılmıştı. Bu genel geçer bir kuraldır, istisnalar elbette vardır. Bazı çocuklar ailelerine baskın çıkıp düşüncelerinde değişiklik yapabilir ve farklı sonuçlara ulaşabilirler. Ama bu değişimler genelde gelişim şeklinde olur, yani tam bir dönüş az görülür. Zaten değişenlerin çoğu hala atalarının yolunda gittiklerine inanmaya devam ederler.
Hıristiyan tarihçiler tarafından toplumların dinlerinin aniden değiştiği ve milyonlarca Pagan'ın aniden Hıristiyanlığa geçtiği söylenir. Filozoflar ise bu görüşe pek katılmazlar. isimler ve çatılar değişebilir ama fikirler, gelenekler ve inançlar aynı kalmaya devam eder. Bir Hıristiyan'ın kılıcını veya bir Müslüman'ın hançerini boynunda göre Pagan, muhtemeldir ki dini görüşünü değiştirdiğini söyleyecektir ama söylemler dışında her şey aynı kalmaya devam eder.
inanç tercih meselesi değildir. insanlar, düşünmek zorunda kaldıkları biçimde düşünürler. Çocuklar isteseler de, tam öğretildiği gibi inanmazlar. Çünkü ailelerine benzemezler. Tabiatları, huyları, heyecanları, kapasiteleri ve çevreleri farklıdır. Bu sebeple ortada sürekli devam eden görülmez bir değişim vardır. Bilinçli ya da bilinçsiz yaşanan bu gelişim sonucu bir karşılaştırma yaparsak uzun müddetler geçtiği zaman eskinin tamamen terk edildiğini ve yeninin içinde kaybolduğunu görürüz. insanoğlu yerinde sayamaz. Zihinden çapa atılamaz, ileri gitmezsek geri kalırız. Büyümezsek daralırız, gelişmezsek kuruyup büzülürüz.
Çoğunuz gibi ben de kendinden emin insanlar tarafından büyütüldüm. Bildiklerini sorgulamayan ve muhakeme etmeyen insanlar. Hiçbir şüpheleri yoktu. Kesin doğruya sahip olduklarından emindiler. imanlarında belki -- galiba yoktu. Tanrı'dan gelen açıklamaya sahiptiler. Her şeyin başlangıcını biliyorlardı. Bir gün, yaklaşık olarak isa'dan 4,000 yıl kadar evvel Tanrı dünyayı yaratmıştı. Ve tabi ezelden beri, yani bu yaratılıştan önceki sonsuz dönemde Tanrı hiçbir şey yapmıyordu. Yine biliyorlardı ki Tanrı 6 günde dünyayı, bitkileri, hayvanları, yaşamı ve gökleri yarattı. Hatta hangi gün ne yaptığına ve hangi gün dinlendiğine kadar tam olarak biliyorlardı. Dünyadaki kötülüklerin, suçların, hastalıkların ve ölümlerin sebebini de biliyorlardı.
Sadece başlangıcı değil bitişi de biliyorlardı. Hayatta tek bir yol olduğunu biliyorlardı. Güzergâhın dar ve dikenli olduğunu ama sonunda rengârenk çiçekler ve lezzetli meyvelerle dolu, neşe ve mutluluk kaynağı olan cennete ulaşacağını biliyorlardı. Elbette Tanrı, bizim bu güzergâhı kullanmamız için elinden geleni yapmaktaydı. Şeytan ise tüm ustalığını bizi yoldan çıkarmak için kullanmaktaydı.
iyi ve kötü arasındaki bu ebedi çarpışma elbette insan ruhları içindi. Biliyorlardı ki yüzyıllar önce Tanrı tahtını bırakmış ve dünyaya oğlunu göndermişti – o oğul acılar içinde sadece insanlar için ölmüştü. Yine biliyorlardı ki insan doğası gereği ahlaksızdı. Tüm kudretine ve iyiliğine rağmen Tanrı'dan nefret ederdi.
Aynı zamanda Tanrı'nın insana kendi ruhundan üflediğini ve onu mükemmel biçimde yarattığını da bilirlerdi. Şeytanın Tanrı'ya rağmen bu insanın kanına girip, türlü oyun ve hilelerle onu kandırdığı biliyorlardı. Sonunda Tanrı'nın erkek ve kadını lanetleyip ölümlü olarak dünyaya gönderdiğini biliyorlardı. Tanrının tüm yaptıklarını sadece insanı kötülükten arındırmak ve yüceltmek için yaptığına inanıyorlardı. Büyük Tufanı biliyorlardı, birkaç sayılı kişi haricinde yaşayan herkes genç-yaşlı demeden boğulmuştu. Biliyorlardı ki Tanrı, çocuklarının akıllanması için onları silkeleyen bazı depremler, fırtınalar ve yangınlar da göndermiş, büyük kıtlıklar ve savaşlar yaşanmıştı. Tüm bunları çocukları Tanrı'ya inansın, onu sevsinler diye yapmıştı. Biliyorlardı ki, tek kurtuluş inançtaydı.
Ve tabii şüphe eden herkes kaybedecekti. inanç dışında yapılacak hiçbir şey; yani dürüst ve namuslu bir hayat sürmeniz, ailenize ve yakınlarınıza iyi bakmanız, vatansever olmanız, düşünceli ve saygılı olmanız cehenneme gitmenizi engellemiyordu.
Çünkü Tanrı insanları dürüst, cömert ya da cesur olmalarına göre değil inançlarına göre yargılıyordu. inancı olmayanlar içinse tek seçenek sonsuza kadar cehennemde acı içinde yanmaktı.
işte tüm bu rahatlatıcı ve mantıklı şeyler din adamları tarafından ibadethanelerde, öğretmenler tarafından okullarda, aileler tarafından evlerde öğretilir. Çocuklar burada kurbandır ve çoğu zaman henüz beşikte annelerinin kollarındayken hedef olurlar. Düşünmeye başlayacak çağa geldiklerinde ise hocaları tarafından çocuğun sağduyusuna bir savaş açılır. Okuduğu kitaplarda gerçekleşmesi imkânsız olaylar, gerçekmiş gibi anlatılır. Zavallı çocuk çaresizdir. Nefes aldığı hava yalanlarla doludur ve bu yalanlar kanına işler.
Çocukluğumda incil okunurken dinlerdim, sonrasında kendim de okudum. Tarihe yönelik ilk bilgilerim incil'dendi. Yahudiler, Musa'nın başından geçenler, diğer peygamberler hepsi önemliydi. insanlar tarafından yazılmış kitaplarda insanların kendi düşünceleri vardı ama incil'de Tanrı'nın kutsal gerçekleri mevcuttu.
--spoiler--
Bir dine inanmak ya da inanmamak insanın zekasına etki etmemektedir. Örnek olarak yüzlerce isim verilebilir ancak bilinenlerden biruni muslümandır inanmaktadır ve zekidir,Einstein bir yahudir inanmaktadir ve zekidir.
genelleme olduğunda gerçek olabilecek önermedir. çünkü zeki inananlar olabilir ama genel olarak baktığınız zaman inanmayanlar daha zekidir. iq'su en düşük olan bir ateist bile hayatta belli bir mesafe kaydetmiştir, çünkü komplekslerini yenmiş sağlıklı bir insandır, kendisinden daha güçlü olan bir hayali varlığa inanmamakta ve onun temsilcisi olduğunu söyleyen sahtekarların kısıtlamalarına kulak asmamaktadır. başarı budur. ve gerçek bu dünya da başardıklarınızdır çünkü bir atın cesediyle insan cesedinin doğadaki yeri hemen hemen aynıdır.