bir anda zevk ve sefanın ortasında kalma heyecanıdır.
-merhaba cehenneme giden yolu arıyordum bu buradan mı geçiyordu?
+evet buur geç içeri
-tamam carilerimi getirn bana
+heman efendim geliyor.
bu konuya yakın cok guzel bır ayet vardır. (bkz: BAKARA 156) Onlar ki, kendilerine bir musîbet isabet ettiği zaman: Biz muhakkak ki Allah içiniz (O'na ulaşmak ve teslim olmak için yaratıldık) ve muhakkak O'na döneceğiz (ulaşacağız). derler.
insan kelimesi "hatırlayan" ve "unutan" manalı üns ve nisyan'dan türediğine göre unuttuklarını hatırlayacak ve "Ya Rabbim, ne olur beni geri gönder salih bir kul olayım" diyeceklerdir.
Şimdi tamam Allah varmış da beni buraya koyması ne kadar etik? falan diye entellik taslayacaklar ilk başta, sonrasında ise pek mantıklı cümleler kuramayacaklar. Hatta cümle kurmak için gerekli olan konuşma eylemini yerine getiremeyeceklerdir. Bir müslüman asla kimsenin cehenneme gitmesini istemez elbette ama, zaman gösterdi ki; cennet ucuz değil, cehennem de lüzumsuz değil canım kardeşlerim.
"ulan hem gel dünyanın amına koy, elin hıristiyanın yaptığı ilaçla tedavi ol, adamı cennete alma, 5 kez namaz kıldın diye cennete sen git, sikerler öyle adaleti" gibi bir şey derler herhalde.
buna benzer bir bertrand russel anısı vardır. öğrencisi der ki : hocam, ya tanrı varsa ve size "bana neden inanmadın" derse, ne cevap verirsiniz?
russel: çok basit evladım. "yeterince kanıt yoktu" derim elbette. zira tanrının olmadığı yönündeki kanıtların yanında, olduğuna yönelik kanıtlar göz ardı edilebilecek kadar azdır.
yani sevgili mümin kardeşim, ateistin böyle ahmakça işlere ayıracak vakti olmaz. yine de size, kendince eğlenme fırsatı vermemek hoş değil. eğlenin.