Aslında ateizimin felsefesiyle tamamen çelişen bir anlayıştır. "Sınırlanmadan özgürlük en önemlisidir, ancak "ahlaki bağımsızlık" daima zarar verir" görüşü anarşizm felsefesinin temel görüşüdür. Özellikle manevi anarşistler denilen ve Tolstoy'un da başını çektiği grup, tüm otoritelere adetler, isa'nın öğretileri ve ahlak temelinde eleştiri geliştirmişlerdir. Yasaya ihtiyacı olmadıklarını da bu şekilde açıklamışlardır. Yasaya ihtiyaçları yoktu; ilişkilerini adetlere göre düzenliyor ve içlerindeki ahlak yasasına güveniyorlardı. Ayrıca ahlak anlayışının olması, insan için her zaman olumlanabilir bir şey değildir. Anarşizmin en uzlaşılmaz formu olan bireyci anarşizim, tüm değerlerin insan üzerinde bir otorite oluşturduğu görüşünü savunmuşlardır. Fakat bu yabana atılmaması gereken bir görüştür. Andre Gide, türkçeye "ahlaksız" diye çevrilen romanının bir bölümünde şöyle der: "... ve kültürlerin, ahlakın örttüğü, gizlediği, boğduğu dokunulmamış zenginliklerin olduğu duygusu içimde günden güne büyüyordu." sanırım bireyci anarşistlerin değinmek istediği işin bu tarafıydı, dikkate alınmaya değer olduğunu düşünüyorum. En azından insanın doğası açısından.
din kavramının ilahi ahlak kavramının ise sosyal bir şey olduğunu unutmaktır. ahlakı dinle birleştirmek gibi mantıksızlık düzleminde gerçekleşen bir sanrıdır.
din ile ahlak farklı şeyler olduğundan doğru olmnayacak düşüncedir.
insan düşünerek bir din yaratamaz ama ahlak neyin doğru neyin yanlış olduğunun bilinmesidir ve insan bunu düşünerek de pekala bulabilir.
ateist bir insan ahlaklı olabilir. çok iyi işler de yapabilir. vatana millete faydalı faaliyetler yürütebilir. bunda ne gibi bir tezat olduğu ise anlaşılamamıştır. müslümanım diyen bir adam da gayet ahlaksız olabilir. ne var ki, birinci adamın yaptıkları ateizmi doğru bir düşünce anlayışı haline getirmediği gibi, ikinci adamın yaptığı da dini kötü bir anlayış haline getirmez. biraz geniş düşünün. dar düşünürseniz, karşınızda "ötekiler" oluşturursunuz.
tamamen ters bir düşüncedir. insanlar neye inanmak isterse ona inanır. birilerini belli dogmalar içine sokmak ve kontrol altında tutmak yanlıştır.öyle düşünmekte ...
salakçadır. zira ateistse bir dini anlayışı vardır, dolayısıyla ahlak konusunda fikirleri ve ahlaki bir anlayışı vardır. doğrusu, dindarların ahlak anlayışı olmadığını düşünmek mevzuundadır. zira, dinin yapıldığında ödül verilen, yapılmadığında ceza verilen söylemlerinden hareketle yapılan davranışlar kişinin ahlak anlayışından falan değil, göt korkusundandır.
Dinsiz bir insan pekala da ahlaka, vicdana, mantığa, erdeme sahiptir. Bunları insana din vermez. Tam tersi din, bu değerleri kullanarak insana ulaşır.
hatta dinsiz olup da ahlaklı, namuslu, erdemli insanların bu değerleri çok daha güvenilirdir. Sonuçta bu insanlar ilahi bir adalete inanmamalarına rağmen, doğru insanlardır. Çünkü öbür tarafı düşünerek içten gelmeyen haraketler ritüelleri göstermezler. açıktırlar.
ne kadar ahlak anlayışları yok diye düşünülsede en mükemmel insan sevgisi ve ahlak ateistlerdedir.tabii yobaz ahlak anlayışı bunu çok farklı değerlendirir o da farklı bir durumdur şaşırmamak gerekir...
ahlak yaratılıştan kendisinde tesis edebileceği güzellikler yad çirkinliklerdir.
kim nereden beslebirse öyle tesis eder ahlakını.
önemli olan iyilikleri ortaya çıkarmak, çoğaltmak ve yaşatabilmek muhafaza edebilmektir.
bu durumda herkesin bir ahlakı vardır, iyi ya da kötü.
vesselam...
yanlış bir düşüncedir. gayet tabi ki ateistlerin bir ahlak anlayışı vardır. tıpkı deistlerin, teistlerin ve agnostiklerin ve hatta nihilistlerin de bir ahlak anlayışı vardır. kastedilen sanırım ateistlerin ahlak anlayışının yanlış olduğudur. bu da tartışılabilir elbette. belki yanlıştır, belki doğrudur...
şimdi efendim ateistlerin söyediği şey basitçe şudur. ben diyor ahlak anlayışımı dine dayandırmıyorum. dinin yasakladığı pek çok şey ateist için yapılabilir şeylerdir. mesela ateist için de tecavüz kötü bir şeydir. ama dinlerin zina olarak adlandırdığı şey onun için kötü olmayabilir. ancak bazı ateistlerin zinayı bile onaylamadığını görebilirsiniz.
burada can alıcı soru şudur. ateist kişi bu ahlak anlayışını neye dayandırıyor. yani neye göre bir şeye iyi ya da kötü diyor. açıktır ki, bunun çok belirgin bir cevabı yoktur. toplumsal uzlaşı, insan hakları, insanlığın ortak mirası gibi şeyler bunun cevabı olabilir. ancak bu şeylerin herbirisi kişiden kişiye değişen şeylerdir. yani bu tür şeyler üzerine bir ahlak anlayışı inşa etmek, sanıldığı gibi kolay değildir. pratikte şurada ya da buarda ateist ve fakat son derece ahlaklı ve onurlu insanlar görebilirsiniz...ancak bir toplumu bu tür bir uzlaşıya felsefi ve düşünsel anlamda ikna etmek zordur. karşılıklı çıkarlar gerektirdiği için de bir toplulmda bazı suçların büyük oranda az olduğuna şahit olabilirsiniz. ancak bunun tek nedeni ateizm ya da din değildir. başka başka gerekçeleri de vardır. bu tür toplulmsal olguları tek bir gerekçeyle açıklamaya kalkışmak zaten başlı başına sorundur.
pek çok kişi ahlakı toplumsal ilişkilerin ve toplum-devlet ve aile baskısının olduğu ortamlarla sınırlamış görünüyor. oysa ahlak araştırmalarının can alıcı bir başka sorusu şudur.
hiç kimsenin seni görmediği ve görmeyeceğinden emin olduğun bir ortamda yanlış olan bir şeyi yapmaktan seni alıkoyan nedir? bunu tüm insanları bağlayıcı bir şekilde açıklayabilir misin?