Mesela geçen başka bir platformda şöyle bir başlığa denk geldim:
"savaş çıksa ateistler hangi değerler için savaşır?"
cevabımı buraya bırakıyorum:
ateist değilim, elhamdülillah müslümanım ancak sorunun sığlığı bir nebze üzdü beni.
ne için savaşacaktır söyleyeyim mi?
kendi hayatı için,
sevdikleri için,
refahı için,
iyiliği için,
onuru için,
halkının iyiliği için,
çocukları ve gelecek nesilleri için savaşacaktır.
bir insan allah'a ya da tanrı'ya inanmayabilir ancak bu durum onu ahlaktan uzak kılmaz. ahlak semavi dinlerin ve felsefi öğretilerin öğütlediği bireysel ve de toplumsal bir yollar bütünüdür ancak tüm insanlara özgü olması hasebiyle dinin etrafını bir kubbe gibi çevreler. çünkü hadis-i şerif'te de zikredildiği gibi "din güzel ahlaktır."
inançsız ile inançlıların beslediği kin ve nefret bizi daha çok koparıp ayırmakta birbirimizden. bunun bir önemi yok şayet inanan biriysen karşındaki inanmasa dahi o da allah'ın bir kulu. inançsızsan da aynı şey, karşındaki de senin gibi bir insan. kusurları olan, ömrü boyunca doğruyu ve yanlışı ayırt etmeye çalışan ve çokça da yanılan bir varlık. tek farkımız inanç noktası oluyor bu durumda. ayet-i kerimede demiyor mu, "iman etmedikçe cennete giremezsiniz. birbiriniz sevmedikçe de gerçekten iman etmiş olamazsınız." diye.
inanmayan birine kin beslerken şunu unutmayın: ebu leheb hz. peygamber (s.a.v.)'in kapısı önüne pislik döküp durmuş her fırsatta kötü şeyler yapmış ancak peygamber efendimiz (s.a.v.), nahl suresi 125. ayet-i kerime'de belirtildiği üzere "sen, rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğüt ile çağır. onlarla, mücadelenin en güzeliyle mücadele et. çünkü senin rabbin, kimin o'nun yolundan saptığını en iyi bilendir. ve doğru yolda olanları da en iyi bilendir." emrince hareket edip bir tek kötü söz ve harekette bulunmamıştır. yine mekke müslümanlarca kuşatıldığında hiçbir müşrikin ne canına ne malına ne de aile eşrafına halel getirmeden, tabiri caizse kılıç dahi çekmeden bu fethi gerçekleştirmiş.
inanmayan birine beslediğiniz kinle, belki de sizden ve bizden daha çok inanmaya ihtiyacı olan insanları daha çok düşmanlıkla besliyorsunuz. sizler ve bizler, inananlar olarak çok büyük yanlışlar yapıyoruz ve yoldan belki de karşımızdaki insanlardan daha fazla saptığımızı fark etmiyoruz bile. insanları yargılamak çok basit çünkü herkes birer kadı, alim ve müçtehit kesilmiş. inanmayanlara kin beslediğimiz gibi bizim gibi inanan ancak farklılıkları olanları da tekfir etmekten imtina etmiyoruz. bunların neresinde güzel ahlak var? bana bunu söyleyin.
ateist bir insan belki de günümüz müslümanı olan bizlerden kat be kat daha ahlaklı olabilir. dindar olmak demek güzel ahlaklı olmak demek anlamına gelmeli ancak günümüzde ne yazık ki aristo mantığı bu şekilde çalışmıyor çünkü görüntü var, ses yok. sorgulamadan ve okuyup araştırmadan inanan, binbir türlü ahlaksızlık yapıp ateistleri sırf inanmadıkları için ahlaksız kefesine koyan siz gözleri kör, kulakları sağır ve kalpleri mühürlü olanlar sürüsüne yazık... bakara suresindeki kafirlerin tanımıdır bu söylediklerim. inanmadığı için ahlaksız ilan ettiğiniz insanlardan belki de daha çok kafirsiniz. allah'tan başka kim bilebilir ki?
sonuçta para ile imanın kimde olduğu belli değildir eskilerin de dediği gibi.
velhasıl, ateistler de yüce değerler için savaşır savaşması gerekirse. gönül ister ki, kavgalar ve savaşlar olmasın ancak insanoğlu tamahkar bir varlık ve daima istediğini elde etmek için kanlı yahut kansız her türlü iyi ve kötü yola başvuracaktır. dünya tarihine baktığımızdaysa kötü yolu seçmişliğimiz her daim daha fazla. umuyorum ki, vicdanı, merhameti ve adaleti tesis eden insanlar olarak birbirimize sarılmayı başarabiliriz.
son söz olarak, böyle lüzumsuz konularla kalp kıranlara, insanların arasına nifak sokanlara ve doğru bir şey yaptığını sananlara yine kuran-ı kerim'den bir ayetle karşılık vermek isterim.
not: her cenahtan insanın kötüsü mevcuttur. bakara 11 ile beraber 12. ve 13. ayetleri de inançsız olup da aynı kötü müslümanların yaptıklarını yapan kötü olan inançsızlara aynen hediye ediyorum.
şüphesiz ki allah, hidayete erdirendir.
azim olan allah yalnızca doğruyu söylemiştir.
iyi günler sevgili sözlük.
sözlerime kırılan ve alınan olursa da özür dilerim. maksadım bazı gördüğüm yanlışlara ışık tutmaktı.
tanrısız ahlak kitabını öneririm. çevreniz ve bakış açınız bu soruyu cevaplamaya yetmiyorsa veya verdiğiniz cevap sizi tatmin etmiyorsa, farklı bir bakış açısına göz atın.
ahlak kavramının din ile bir ilgisi yoktur tamamen akıl, vicdan ve muhakeme gücü ile alakalıdır. hatta din kisvesi bir çok ahlaksızlık için kılıf veya vicdan rahatlatma sebebi bile olabilir.
Daha iki gün önce inançlı bir arkadaşım akpli tanıdıklarının yaptığı hırsızlıkları, ibnelikleri anlatırken; bu orospu çocukları yüzünden deist olacağım az kaldı diyordu. Belkide oldu bilemiyorum.
Elbette,
Zira ahlak inanç meselesi değil kişilik meselesidir.
insanlara sadece inançlı oldukları için tam anlamıyla güvenmek ne kadar hatalı bir davranışsa,
inanmadığı için ahlaksız yahut kötü biri olduğunu düşünmek o denli aşılmaz ve yersiz bir ön yargıdır.
iyiliğin en güzeli, karşılık
beklemeden yapılanıdır.
Elbette buradan ölümden sonrası için vadedilen bir mükafata ulaşmak yahut bir azaptan kaçınmak maksadıyla iyi bir insan olmaya çabalamanın bir nevi riyakarlık olduğu sonucu çıkmamalıdır;
Lakin hiçbir şeye inanmasa da,
sırf insan olmanın gereği olarak topluma faydalı bir birey olmaya çalışmak ve iyiliğe devam edebilmek de oldukça erdemli bir davranıştır.
iyilik ve ahlak gibi kavramlar hepimiz içindir,
dine, dile ya da ırka göre pay edilip bir zümrenin tekeli altına alınmak için değil.
öte yandan “insan, insan olduğu için değerlidir” cevabını verebilmiş bir ionna kuçuradi vardı hacettepede, şu an bildiğim kadarıyla maltepe üni’de..
bence, akademisyenin koltuk ve gelecek kaygısı olmamalı..
özgürlük, sanıldığından çok daha derin anlamlar içeren ve önem arz eden bir meseledir..
referans olmadan ahlak olmaz demiş referans’ı da bir sabit olarak din’i göstermiş..
peki 4 büyük din’e mensup kitleler arasındaki yaşam ve ahlak algısı farkını neyle açıklayacağız?
veyahut diğer inanışları da işin içine katarsık bir çok farklı ahlak sistemini neye göre açıklayacağız?
herhangi bir inanç sistemine tabii olmayanların yapıları için ne diyeceğiz?
bir de bahsedilen modern anlamda din midir?
ateşi bulan dingilin sahip olduğu esen rüzgara inanç da buna dahil midir?
her şeyden önce günümüzde edebiyat fakültelerinde akademik görev ifa eden kimseler biraz fizik, kimya, biyoloji bilseler çok iyi olur..
daha beynin pek çok noktasını anlayamamış haldeyiz ama bilme ve anlama gereği duymadan bu felsefeci arkadaşlar deyim yerindeyse hüküm veriyorlar..
neyse ya sikerler..
her şey için bir referans noktasına evet.. ama bu referans noktası sabit bile olmayabilir, sabit alınmayabilir..
bence etken husus karbon’un ne kadar kaliteli olduğu, dna diziliminin ne kadar iyi düzenlenebilmiş olduğudur.. şans eseri ahlaklıyız ya da şans eseri katiliz işin özü..
Kesinlikle olamaz .
Biz neden küfür etmiyoruz kötülük yapmıyoruz günah işlememek için . Ama onlarda inanç yok keyfine göre yaşıyorlar sevap-günaha göre değil.
açıkçası olurlar. bazıları o kadar ahlaklıdır ki sizin evrensel dediğiniz ahlak kurallarının ne kadar barbar olduğunu yüzünüze vururlar. sırf kendi inandiginiz şeylere inanmayan kesimi yazılı bir şey yok diye yargılamak ahlaksızlık değil midir?