şakirtin tam sözlük anlamını bilmesemde ateistle dost olan binlerce insandan biri benim.
hayır; çok modern, marjinal, insan ayırt etmeyen biri değilim. ilk ateist aynı zamanda son ateist arkadaşımı 6. sınıfta tanımıştım. diyeceksiniz ki o yaşta sağlıklı karar veremeyen birinin düşüncelerine mi inanıyorsun? ama olay öyle değil işte. anlatayım;
6. sınıfa yeni geçmiştim. yeni bir şehir, yeni bir okul, yeni arkadaşlar... okul başladığı zaman bi kaç tane insanla konuştum, anlaştık. zaten benimle gelen eski bir arkadaşım da vardı, beraber daha kolay çevre yapmıştık. 6 kişi arka arkaya oturduk. arkamda bir kız var. sürekli jacklar, kurukafalar, değişik mistik yazılar yazıp çiziyor... abimden gelen alışkanlık, böylelerini hep özenti gibi gördüm. kızın tipide tam bunları yapmalık yalnız. ölü geline benziyor biraz tipi, güzel ama...
neyse, ne çiziyorsun dedim. rockçı mısın dedim. heavy metal dedi. senin gibilerinden çok var gibi bi cümle kurdum. hiç oralı olmadı. msnde filan çok kavga ettik o yıl. bırak insan ne yapıyorsa yapsın, sanane? ama durmadım. özenti diye yağdırdım. o da bana küfür boca etti tabi...
gel zaman git zaman 6. sınıfın sonlarına doğru bu okula beraber geldiğim arkadaşla kavga ettik. diğerleriylede hiç anlaşamıyodum zaten. bunun yanına geçtim. konuştuk, eğlendik filan. dedik ki biz 7. sınıfta birlikte oturalım.
7. sınıfa geçtiğimizde kimseyle eğlenmediğim, gülmediğim kadar eğlendim bu kızla. derslerde sürekli gülme krizine giriyoruz, resim çiziyoruz, müzik dinliyoruz. zaman geçtikçede samimi oluyoruz. ben ona sürekli hayranı olduğum şeyleri anlatıyorum, o da hiç surat ekşitmeden dinliyor.
o sene allah' a inanmadığını öğrenmiştim. ailem böyle birinin yanında gezersem ben öyle olmasam bile benide onun gibi sanacaklarını söylediler. öylede oldu. yanında gezerken herkes bizden satanist diye söz ediyordu. benim tipimde komikti, yancısı gibi duruyordum ve bayaa adım özentiye çıkmıştı.
aramıza mesafe koymak istedim ama imkansız birşey bu. et tırnaktan ayrılmaz diyorlar ya, o hesap. ne yaparsam yapayım her anımız gülmekle geçiyor.
8. sınıfa geldik. dedim ki ondan ayrı oturayım. belki arkadaşlığımız azalarak biter. ama oturduğum kişide şaşırmadığım bi şekilde hiç kafa dengi değildi, yine onun yanına geçtim.
bu arkadaş eminim bir çok inanandan daha iyi bir insandı. hem çok yardımseverdi, hemde çok kültürlüydü. roman okur, kompozisyon yazar, resim çizerdi. çok yetenekliydi. onu kendimin yanında ezik hissetmeye bile başlamıştım. unutmadan; çok komikti.
bir insan beni özenti olmadığına hiç bir şey yapmadan inandırıyorsa, bir hikmet var demektir. bakın 14 yaşında kız. kim der ki düşünceleri bu kadar olgun?
zaman bir müddet geçtikten sonra ne o benim inançlarıma, yaşam tarzıma karışmıştı ne de ben onunkilere...
belli bir samimiyet kurulduktan sonra ateist, mazoşist, sadist vs. vs. olması bile unutuluyor. o benim hayat boyu edindiğim en iyi arkadaştı...
kıssadan hisse; her ateistle arkadaş olan şakirt olmuyormuş. ya da gözden geçirmem gereken şeyler var...