başka çaresi yoktur gibiye gelir... temel sistem "akıl" diye biliyorum. biri sze tokat attığında akla uygun olan sizin de bir tane ona atmanızdır. ya daha güçlüyse ?... bir tokat daha yersiniz. kabullenmek zorunda kalırsınız belki de bir başkasına bir tokat da siz atarsınız.
size tokat atan da; tokat atıp bir şekilde döngü sağlamaya çalıştığınız en zayıf eleman da öldüyse durum ne olur.
size atılan tokat uzayda kayıp olur sanırsam...
akıl sistemi içinde akılcılıkta adalet diye bir kavram yok mu yoksa? adaleti sağlayan biri var mı ? varsa nefsi hareket eden biri midir ? veya gücü sınırlı mıdır ? bir fırsatını bulup ona da mı bir tokat atmak istersiniz* ? yapılabilir mi ?
inanmıyosun ama bir güç mü var ara beni; 05xx xxx xx xx *
hakkını savunamayınca, zavallı ve naçar birine yakışan üslupla ''Öbür tarafta senle görüşcezzz'' diyen bir çaresiz teistin durumundan çok daha parlaktır tasvir edilen vaziyet.
ateist haksızlığa uğrayınca ne yapar? sorununu çözmeye çalışır, problemin kendisinden mi yoksa karşı taraftan mı kaynaklandığını çözmeye çalışır. soruna akılcı yaklaşır ve çözüm bulamazsa da en azından kendine saygısını korur.
inanan kişi ise bunları yapmaz. haksızlığa uğradığında suçlu daima karşı taraftır. kendisi haksız ise de zaten haksızlığı hak etmiştir, yapılacak bir şey yoktur. eğer gerçekten haksız karşı taraf ise "allah' ından bulsundur". bir şey yapılamaz. elbette allah en iyisini bilir, işine karışmak olmaz.
bu iki yaklaşımdan hangisi diğer yanağını uzatmadır, hangisi kabullenme; köşeye sinmedir? bugün dünyadaki haksızlıklara karşı çıkan ülkeler dine dayalı rejimle mi yönetilir yoksa "gomunist" ülkeler midir?