Memeliler, anne, baba, evlat, kardeş ayırmadan çiftleşirler. Hatta kendi kolonisini arttırmak için bu tercih de edilir.
Tabi bunu bildikleri için sonradan hayvanların da soyaçekim ile kalıtsal hastalıkların daha fazla görüleceği için hayvanların bundan kaçındığı gibi saçma sapan dogmatik ve ne bilimle ne evrimle ve ne de saha gözlemleri ile çok da denk olmayan söylemleri popüler ettiler, Bilmem hangi panda akrabası ile çiftleşmezmiş der dururlar.
Ama kedi de köpek de tavuk da fare de aslan da inek de ensettir. Ama bu demek değil ki özellikle akrabasını seçer, akraba ile akraba olmayan arasında hiçbir fark yoktur seçim anlamında.
Ateistleri işbu ensetten uzak tutan dinlerden öğrendikleri ahlaktır; gelenek, görenek ve toplumsal alışkanlıklardır.
Evrimsel sürece göre bir insanın birinci derece akrabası ile çiftleşmesine engel hiçbir şey olmadığı gibi insan hariç tüm mahlukatta bu yaygıdır, sıradandır.
Yani hz adem hz havva atfı yaparken uber ahlak göndermeleri ve toplumsal alışkanlıkları baz aralarak unuttukları bir durumdur ki kimse öteki gezegende evrimleşip dünyaya görücüye gelmedi.
soru sahibi sapık "yobaz için öz anasına hallenmek neden normaldir?" (bkz: yobazların analarından tahrik olması) sorusuna cevap verebilirse, itina ile cevaplanacak sorudur.
yoksa hem anasını, hem sorusunu alıp silktir olması daha uygun olur.
ahlak herkes için ahlaktır. ayrıca ateizm de bi dindir. ha bide biraz antropolojik araştırma yapmanızı öneriyorum. evrensel cinsiyet, toplumsal cinsiyet algısı üzerine.
ya sahi ensest neden kötü? din dışı bir açıklamanız varsa okumak isterim. bakın çocuk yapmaktan, sağlıksız döllenmeden vs bahsetmiyorum sadece bana ensest'in (dini kurallar dışında) neden kötü olduğunu anlatın merak ediyorum.
ateistlerin ahlakı temellendirmesi mümkün olmadığı gibi, özgür iradeyi de kanıtlamaları mümkün değildir. bakmayın siz, bu konu ne zaman açılsa, ateistler, o iğrenç ortak tepkilerini verirler: ''ne yani, sen inanmıyor olsan annene mi halleneceksin! bizim ahlaklı davranmamız için dine ihtiyacımız yok'' vb. he deyin geçin. kavramsal olarak tartışamaya beyinleri yetmediği için olayı algılayamıyorlar. bir de bunun üzerine felsefi yetersizlikleri de eklenince, iyice sıçıp batırıyorlar ortalığı... tamamen mantıksız konuştuğunun farkında bile değil. yazık lan...
size bir amme hizmeti olarak, felsefedeki bazı mantık hatalarının örneklerini atayım da, öğrenin; boş boş konuşup da kafa ütülemeyin. aha: https://tr.wikipedia.org/wiki/Safsata
madem ki, bir yaratıcıya inanmıyorsun ve öldükten sonra da yok olacağını düşünüyorsun. o zaman bu düşüncenin seni yönlendirmesi gereken en tutarlı davranış ve tavır nihilizm olmalıdır. yani, henüz ölmeden önce bu dünyadan alabildiğin kadar zevk almaya bakmıyorsan, sen, tutarsız, korkak ve de mantıksız, saçma sapan bir insansın demektir.
tabii ki, ahlaklı davranmayı seçmiş olabilirsin. tebrik ederim. senin ahlaklı davranışlar sergiliyor olman, bir müslüman için hiç de tutarsız değildir. çünkü, benim inancıma göre; sen zaten içinde var olan fıtratı dinlediğin için ahlaklı davranıyorsun. ben buna şaşırmam. ama senin bu tutumun, senin düşüncen için tam bir fiyaskodur. mantıksızdır.
ahlaksızlığın suç olması... böyle davrandığın taktirde toplum tarafından dışlanacak olman...
empati yeteneğinin olması ve bunun için kendine yapılmasını istemediğin şeyleri bir başkasına yapmamayı tercih etmen vb vb vb...
tüm bunlar, senin ''nasıl'' ahlaklı davrandığının cevabıdır; ''neden'' ahlaklı davrandığın sorusuna hala cevap veremiyorsun... veremeyeceksin de zaten...
şaka şaka, korkma hemen... tabii ki cevap verebilirsin. üstelik cevabın da çok basit: ''çünkü canım öyle istiyor'' diyeceksin. bu kadar basit lan. yani sen, ahlakını, keyfinin kahyasından başka bir şey ile temellendiremezsin. felsefi olarak böyle bir şey mümkün değil. şimdi düşün; herkesin kendi keyfine göre belirlediği ahlak mı, yoksa yaratıcının belirleyip öğrettiği ahlak mı daha mantıklı ve tutarlı?
bugün için yorum yapmak elbette abes olur, hepimiz sosyal canlılarız ve toplumsal, hatta küresel ahlaki kurallara tabiyiz.
olayın başladığı nokta ile alakalı olarak; insanlar diğer canlıların aksine olayları yüksek çözünürlükte yorumlama ve öğrenme yetisine sahiptir.
yani insanlığın başladığı dönemlerde, kadınlar ziynet eşyası olarak görülürken ve ticarette takas için kullanılırken, annemize duyduğumuz yakınlık ve duygusal çekim bizi ona karşı cinsellikten soğutmuştur.
düşünsene toplumdaki bütün kadınlar senin için 3-5 evcil hayvan değerindeyken sadece ve sadece aile içindeki kadınlara karşı bir duygusal çekim hissediyorsun ve onları değerli görüyorsun.
bu elbette bizi onlara karşı, onları da bize karşı bazı şeylerden alıkoymuş ve modern aile sisteminin temellerini atmıştır.