dini fikri hür nesil yetiştirmeni bekliyoruz. dini kendisine kalmış, fikri özgür olan nesil yetiştirmek gerekir. dindar nesil yetiştirmek senin görevin değil. senin görevin aklı, fikri, vicdanı hür nesiller yetiştirmeyi sağlayacak ortam sağlamak. gerisine karışmak haddin değil.
çok sakıncalı bulduğum söylemdir. işin aslına bakacak olur isek beyin yıkamayan bir devletin olduğunu söylemek ve varlığını ispatlamak imkansızdır. fakat, bu söyleme iki ayrı noktadan bakmak gerektiğini düşünüyorum:
1. din ve vicdan özgürlüğü:
evet, bu ülkede bu özgürlüğün sadece çoğunluğun sahip olduğu bir özgürlük olduğunun ben de farkındayım fakat, bu söylem ateizmi devletin nasıl gördüğünün ispatıdır.yani ateizm kötü, bu çerçeveden ateistler de kötüdür. aristo mantığı var gibi görünse de konuşmadan bunun izlerini bulabilirsiniz.
bu özgürlüğü bir başka noktadan da incelemek gerekiyor: dinin sömürülmesi. evet, malesef her millet ya da her halk gibi türkiye halkı da muhafazakar bir halktır. dine karşı bağlılıkları törelerle desteklendiği için dinle ilgili iyi konuşanların iyi görüldüğü ve bu insanın karşısındaki insanın kötü görüldüğü bir ülkede yaşıyoruz.şimdi buradaki asıl soru: türkiyenin yüzde 99'u ateist olsa rte çıkıp rahatlıkla bu söylemi yapabilecek miydi? bence iktidarı isteyen bir partinin başkanı bunu yapamazdı. işte bu noktada dini politik hayatın içine sokması durumu geliyor ki, bence politikacı olmanın iğrençliği, çirkinliği, rezilliği, pisliği de buradan geliyor. oluşan dogmalar üzerinden insanların duygularıyla oynanıyor.
2. seçim özgürlüğü:
evet, bir dinin aşırı yanları varsa devlet bunun üzerinde baskı uygulayabiliyor( bu doğru demiyorum ama dünyadaki pratik örnekler hep bu yönde. fakat buradaki asıl sıkıntı, kimseye zararı olmayan bir düşüncenin büyümesine karşı olmak. hatta bundan çok daha ötede: sadece benim düşüncemin büyümesini istiyorum, diğerleri umrumda değil demek.
şimdi burada biraz astral bir yorumlama yapmak istiyorum: biz demokrasiyi neden güzel bir rejim olarak görüyoruz? çünkü bir gün toplumun çarkları altında eziliyor olursak, sistem bizi de bir şekilde kurtarmalı diye düşünüyoruz. aksi takdirde krallıktan bir farkı yok: orada da nemalananlar ve ezilenler var. eğer iktidar kendi düşüncesinin dışındaki düşünceleri reddediyor, hatta eziyorsa demokratik bir iktidar olmasından bahsedemeyiz demektir bu noktada.
bu yüzden seçim hakkı çok önemlidir. ama ben neden bahsediyorum ki:
-öğrencilerin muhalif olmayı seçmesinin yasak olduğu bir ülkede din ve vicdan falan saçmalıyorum işte. sadece şunu söyleyerek bitireyim: genele uymayan marjinaller olarak çok rahatsızız.teşekkürler.
toplumdaki yaygın inancı çatır çatır sömüren bir başbakanın hezeyanı.
sen kimsin de beni yetiştirmeye, eğitmeye kalkıyorsun?!
senin görevin, beni yönlendirmek değil, kişisel tercihlerimi hayata geçirmemi sağlayacak ortamı hazırlamaktır.
yakın zamanda siyasilere bu görevleri net bir biçimde hatırlatılacaktır.
tayyipin, kendisini ilgilendirmeyen bir konuda konuşmak zorunda hissetme hastalığının yeni sonucudur. hayır git vergini topla yol yap okul yap uğraş yani bunlarla da. sana ne be benim çocuğumun dininden? seni ilgilendirmiyor en nihayetinde. ister ateist olur ister müslüman isterse de pastafaryan? sen kimsin ki.
işte 2012 yılında hala cinlerin varlığına inanan adamdan başbakan yaparsan geleceğin nokta bu olur.
Maalesef Yanlış Bir Söylemdir Devletin Görevi insanları din secmeye yönlendirmek, kendi din anlayışlarında yetiştirmek değil bireyin din özgürlügünü koruyabilmektir.
" dindar bir nesil "den kastı ılımlı islam dedikleri çakma dine inanan kişiler mi veya kelime - i tevhid'in peygamberimiz ile olan kısmını atıp hepimiz aynı tanrı'ya inanıyoruz denilen dinlerarası diyalogçular dini mi ?
eğer bahsettikleri onların anladığı değil de gerçek islam dini ve ahlakı ise amaçladıkları nesilden önce bizzat kendisinden ve saz arkadaşlarından başlaması lazım.
kıblesini brüksel'e, Washington'a çevirenlerin kendileri yetmezmiş gibi bir virüs gibi türeyerek nesiller oluşturması facia olur doğrusu.
ulan biz laik dediğimizde dinsiz mi olalım? diye kıçını yırtanlar, muhafazakar deyince yobaz olarak nitelendirdiğimizde neden tutuşuyorsunuz? şeklinde cevap verebilirmiş kılıçdaroğlu.