Cumhuriyetin kurulmasından sonra dil devrimi çerçevesinde üç evre yaşanmıştır.
Bu evrelerin birincisinde Arapça ve Farsça kelimeleri attıktan sonra tamamen öz Türkçe kelimelerle konuşulmaya başlanmıştır. Mesela size Divan-ı Lügatit Türkten bir misal vereyim. Divan-ı Lügatit Türkte 8500 kelime vardır ve bizim öz sözlüğümüzdür. Bugün Türk Dil Kurumu tarafından çıkarılan Türkçe sözlükte 120 bin kelime bulunuyor. O dönem kullandığımız dilde 120 binden daha fazla kelime bulunuyordu ve bundan koparak, milletimizi 3000 kelimelik bir sözlüğe götürmek yanlıştır.
Atatürkün ikinci dil anlayışı 1934den 1935e kadar devam etti ve bu anlayış doğrudur. Bu anlayışa göre Türkçeleşen kelime Türkçedir. Bu görüşü Selanikte çıkarttıkları dergilerle Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem ve Ziya Gökalp benimsemişlerdir.
Üçüncü evrede ise birinci dil anlayışına yakın olan ve çok yanlış bir dil anlayışıdır. O dil anlayışı Güneş Dil Nazariyesi olarak ifade edilmektedir. Yani Atatürk Avusturyadan Türkiyeye gelen Kvarnic isimli bir adamın tesiri altında kalarak iddia etmiştir ki, inanmıştır ki ilk insan Türktür, ilk lisan Türkçedir, bütün dünya dilleri Türkçeden doğmuştur. Bu gayri ciddi ve gayri ilmî bir görüştür. 1940 yılına kadar üniversitelerimizde okutulmuştur. Hala da kimileri tarafından savunulmaktadır.
Türkçeleşen Türkçedir inancı içerisinde konuşuyorum ve yazıyorum. Bunlar ortaya koyulduğu zaman, Atatürkün birinci devresini savunan insanlar karşımıza çıkıyor. Atatürk demedi mi siyasî istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaracaktır? diye itiraz ediyorlar. Evet böyle söyledi; ama daha sonra bundan vazgeçti. işte bunu bilmeyenler Necip Fazılın ifadesiyle kurbağa diliyle konuşan zavallı insanlardır.
not: bu başlık körü körüne karşıt olmak için açılmamıştır, bildiğini zanneden cahillerin bilgi sahibi olması için açılmıştır. Öz Türkçe konuşalım iddiası dili zenginleştirmez bizi kalıplar içerisine hapseder. Bugün dünyanın bütün köklü dillerinize baktığınızda birbirinden etkilendiğini görürsünüz. ingilizceden fransızcaya, fransızcadan ingilizceye geçen kelimeler bunlara misaldir. Bunlar kültür etkileşiminin kaçınılmaz neticeleridir.