Atatürk ün hiçbir fikri bilimle çelişmez salaklığın alemi yok. Fikirleri bilimle çelişen birisi “bir gün fikir ve ideallerim ilim ile ters düşerse ilim yolunu tercih ediniz” diye bir cümle kurar mı hiç?
Başlık açmak için başlık açmak bu olsa gerek, yüce insanlar üzerinden prim yapıp reklam geliri elde etmek de denebilir. Yani uzun lafın kısası meyve veren ağaç taşlanır; Atatürk kesinlikle saygı duyulması gerekilen bir insan, bir değerdir.
tez bilimle çelişmez. tez bilimsel iddia demektir. yani mevcut literatürlerde yeteri kadar aydınlatılamamış konular hakkında yeni savlar geliştirip, bilimsel kaynaklarca doğruluğu ya da yanlışlığı ortaya konsun diye çalışmalar yapmaktır tez.
tez bilimin ta kendisidir. bilimin ilerlemesinin ilk koşulu tezlerdir. tez-antitez-sentez üçlüsü olmasaydı dünyada bilim organik hoşaf seviyesinde kalırdı.
bir kere her şeyi geçtim, mustafa kemal bir asker olmasına rağmen bilimsel tezler üretebilecek, farklı alanlarda toplam 9 kitap yazabilecek, dil bilimci olmamasına rağmen türkçe'ye 50'den fazla yeni matematiksel terim kazandırabilecek bir dehaya sahipti. mevcut geometri literatürü tamamiyle atatürk'ün bizzat geliştirdiği terimler üzerine kuruludur.
papaz eriğini imam eriğine çevirecek bilimsel kapasiyeteyle atatürk'ü eleştirmeye çalışmak, işaret diliyle 50 kelime öğretilmiş maymunun einstein'in tezlerine karşı çıkması gibi oluyor. yapmayın yani. tiksindirici seviyede komik oluyorsunuz.
Gunes dil teorisi zannedildigi gibi atatürk'ün tezi degildir. Atamiz o donem konuyla ilgili olanlara öz türkçe kelimeleri bulup bunlari dilimize kazandirmalari icin talimat verir fakat bu kişiler öyle ipe sapa gelmez kelimeler turetirler ki hepsi iyice arastirilmasi icin defalarca tekrar kurula gonderilir ve nihayetinde bu teori ortada kalır. Bunun disinda atamizim bizzat dilimize kazandirdigi üçgen, açı gibi terimler vardır.
ortaya atılan her tez tartışılmaya, doğrulanıp veya yanlışlanarak alternatifinin üretilmesine ihtiyacı vardır. bilim de bu şekilde ilerlemektedir.
atatürk'ün "desteklediği" bu tezler için de aynı durum geçerlidir. atatürk araştırılmasını söylemiştir. etrafındaki tarihçiler de bu araştırmayı yapmışlardır ki bazı durumlarda atatürk'e yaranmak için sırf onun hoşuna gidebilir diye gerçek dışı düşünceler de ortaya atılmıştır. bunun en güzel örneği de birinci türk tarih kongresi ve türk tarih tezidir. türk tarih kurumu tarafından bu kongre kitap olarak basılmıştır. cüzi bir fiyatla da satılmaktaydı.
teoriler günümüz koşullarına göre saçma olabilir. fakat yapılan en büyük hata da budur ki günümüzden o güne bakarak konuşmaktır. dönemin şartlarına göre düşünerek konuşmak gerekir. aslında bu tarz teoriler dünyanın her yerinde vardır. bunun da nedeni 19. yüzyıl sonrasında ortaya çıkan ve halkların kendi geçmişlerini en geriye götürme düşüncesidir. ilber hoca bunu çok güzel bir şekilde açıklamaktadır: "egemen ulusların egemenlik kaynaklarını, esir ulusların ise özledikleri özgürlüklerinin gereğini ve haklılığını tarihlerinin ihtişamı ve o şanlı tarihin kendilerine verdiği misyonla" hareket etme istekleridir. tarih tezi de böyle ortaya çıkmıştır.
tuncer baykara'nın o dönemki tarihçilere bir nevi taş atarak atatürk'ün hoşuna gidecek fikirlerden çok gerçekleri söyleselerdi daha olumlu sonuçlar alınabileceğini söylemektedir.
işin özü, günümüzde saçma da geliyor olsa teoriler bilimi ilerletmektedir. o yüzden atatürk veya bir başkasını, başka bir teoriyi eleştirmeden önce, o günün koşullarını göz önüne almakta ve ona göre "düşünerek" fikir üretmekte yarar vardır.