ecevit bunu çok hassasiyetle gerçekleştirmiştir. bizi avrupa'dan da kopararak amerika'ya bağlamıştır. ecevit hangi zihniyetin çocuğudur orası zaten malum.
yanlız şu da varki; başlık atatürkçüler yerine kemalistler diye başlasaydı cuk otururdu.
beyinden çıkmamış çamur cümlesidir. önce başlığa baktım, yok artık dedim, sonra içine girdim kimin söylediğini gördüm normaldir dedim. karşınızda her şeyi yiyen ülkesinden bi'haber bir millet olduğunda he şeyi söyleyebilirsiniz. şakşakcınız da çok olur, sırtınızı sıvazlayanınız da, hatta getirip en tepeye oturturlar sizi. bu sebeble sallayın mantıklı makul açıklamalar yapmaya kalkmayın. gerek yok çünkü karşınızda anlayabilecek muhattabınız yok. satmışlar diyen adam, sıçmaya gidemiyor izin almadan kimin umrunda?
(bkz: durmak yok yola devam)
--alinti--
işçi, memur, emekli, refaha mı erişti?
Yani siz geldiniz de, hangi hâller değişti?
Yine kazık yiyoruz, atan eller değişti,
Bir değişme masalı, bir de ak tutturdunuz,
Bu millete karayı, ak diye yutturdunuz.
--alinti--
batıya değil arabistan yarım adasına köle olmak isteyen kişi sözüdür. belki kendisi gulbettin hikmetyar'ın dizinin dibine çökmekten keyif alıyordur ancak tarihi böyünce diz çökmemiş türk halkından böyle bir hareketi sittin sene göremez. çok bekler kısacası.
yanlış bir önerme. benim bildiğim ülkeyi batıya, amerikaya köle eden recep tayyip erdoğan ve akp hükümetidir.onlar da atatürkçü falan değil, fetullahçılardır, ümmetçilerdir.
kemalizme bok atmalara doyamayan zihniyetin halt yemesi olmakla birlikte saçmalık yok böyle bir şey gibi bir şeyler yazmaya da niyetim yok. dikkate almaya gerek yok. umursamaya değmez.
katıldığım laftır.fakat önceden bağımsızlık, anti-esaret naraları atan başbakan keşke gençlik yıllarında sahip olduğu düşünceye hâla da sahip olabilseydi.kenardan atıp tutmak, iktidara sürekli tavsiyelerde bulunmak kolaydır -şu anda deniz baykal'ın yaptığı gibi- ama iktidara oturunca ülkeyi yönetmek gt ister.ve gördü ki sayın başbakanımız o koltuğa oturunca, türkiye'nin bağımsız yönetilmediğini, başkalarının himayesi altında olduğunu, o başkalarının istediği gibi yaşamadıkça ülkenin yönetilemeyeceğini, o başkaları istemeyince o koltukta 5 yıl değil 5 dakika oturulamayacağını köşeye sıkışan fareymişçesine sattı türkiye'yi anasını satayım...
gençken ''mandacılığa hayır'' başa geçince ''ab öyle buyurdu'' (x suresi 345643 ayet)...gençken; ''tam bağımsız türkiye'' başa geçince ''amerika çarpar valla ne sınır ötesi''(y suresi 9085 ayet)..dedi ve savunduğu ideolojileri bir kenara savurdu.yada başbakanımız o ideolojileri hiç savunmamıştı.belki bizleri kandırıyordu, belki amacına ulaşmak için her yolu mübah görüyordu.demekki başarılıydı ki bizi kandırıp başa oturdu.çıkıp bir kaç nutuk attı bir kaç yardım hadi ortaya da söyle bi türban meselesi karışık meze olsun, tamam bu ülke benim...
neyse artık herşey olup bitti ülke elden kaçtı * siz çıkın kerevetine.başbakan size sırıtarak başbakanlık koltuğunda fosur fosur osururken, ülkeyi nasıl satsam acaba diye düşünürken sizde başbakanın sizleri savunduğunu düşünün.daha çok düşünürsünüz.hadi eyvallah...
türkiye'nin amerika'ya meyyalini illa birilerine yamayacaksak; bunların yegane sorumlusu ne tayyip'tir ne de menderes'tir. gerçi olayın kökeni taa osmanlı'nın son demlerine kadar uzanır ya neyse biz biraz daha kısa alalım.
tarih doğdular yaşadılar öldüler kelimleri ile izah edilebilecek kadar özetlenecekse; çanakkale savaşı sonrası yıkılan çarlık rusya'sı yerine sscb kurulur. ve kurtuluş savaşına acayip destek verir; silah, mühimmat gönderir; bir nevi sponsor olur. birinci dünya savaşı sonrası kurtuluş savaşında ittifak devletlerine karşı türkiye'yi destekleyen sscb ikinci dünya savaşı esnası ve sonrası türkiye'nin kendisine kelek yaptığını görünce - ismet inönü'nün meşhur tarafsızlık politikası hikayesi - agresifleşir ve saldırganlaşır.
hatırlarım, biz okulda o zamanlar türkler olmasaydı tarihte yazacak ne vardı, ya da bir türk dünyaya bedeldir tarzı bir eğitim almaktaydık. gerçi hala öyledir ya neyse; konumuz dağılmasın. efendim o dönemde rusya'nın öfkesinden korunmanın tek yolu amerika'ya arka vermekti. biz de öyle yaptık zaten. marşal yardımı, nato, sento, kore savaşı hep bu politikaların sonuçlarıdır, sebepleri değildir. hatta ismet inönü'nün çok partili sisteme geçmesi bile bu konuyla bağlantılı olabilir.
ancak ne yazık ki -bir sözlükte daha yazan benim izlenimime göre- acayip politize olmuş bakış açılarımızla bu amerikan türk münasebetlerini de gündelik politik liderlere havale ederek, tartışaduracağız. oysa ki gerçekler öyle mi; amerika olmasaydı savaşak neyimiz vardı?
adam gibi bilgi edinmeden fikir edinmeye kalkan, kendi kurguladıkları ve kendilerince uyguladıkları ve evrensel doğru gibi bir de herkese dayatmaya kalktıkları çağdaşlığa tapan, ki onlarınki gericiliktir; onu bile aygılayamıyorlar, (c)aymaz bir (t)akım yazarların çemkirdiği, yüksek geçerlikli beyanlar...
yıllardan beri meydanlarda ben atatürkçüyüm diyerek halkı kandıranların aslında çoğunun bir mason, siyonist ya da hiç olmadı *ötveren olduğunun kanıtıdır. atatürk bu ülkede hep kullanılmıştır. gerçek atatürkçüler çoğu kez meclise bile girememişlerdir. ama bu ben atatürkçüyüm diyerek gezen soysuzlar hizmet ettiği amacına yönelik yaptığı her uygulamayı atatürkle bağdaştırmıştır. milleti her zaman olduğu gibi inançlarını kullanarak,( misal; kimi zaman atatürk, kimi zaman din)sömürmüşlerdir. oysaki gerçek atatürk evlatlarının ülkeyi bu hale getirenlerle hiçbir zaman bir alakası olduğu düşünülemez.
o zamanlardan kafa yapısını belli eden, ataturkculuge olan zıtlıgını ataturkculeri kotuleyerek gostermis simdiki t.c basbakanı. bu insanı basa getirenlerin de onunla aynı kafaya sahip oldugunu dusunmek bile insanı urkutuyor... *
- peki siz ataturkcu musunuz?
+ lutfen, izin verin...
baskalarini suclamadan önce kendisi dönüp bir anaya baksin diye söyleten baslik.
teröristler birer birer askerlerimizi öldürürken amerika baskaniyla konusmalarini sürdürmeye devam eden. önünde süt dökmüs kedi gibi olan bir insanin cümlesiyse bu güldüren bir cümledir.
