Sinan Meydan'ın analizini mümkün mertebe kısaltarak aşağıya alıyorum.
Çanakkale Destanı'ndan Atatürk'ü çıkartan softa zihniyete kapak olsun!
iman gücü ve Atatürk'ün askeri dehasıyla kazanılmış bir savaştır Çanakkale Savaşı!
Bilhassa "Atatürk"ten hoşlaşmayanlara metnin tümünü okumalarını salık veririm.
işte o aşamalar:
Atatürk, kendi ısrarları üzerine, 20 Ocak 1915'te, Esat Paşa komutasındaki, 3. Kolordu'ya bağlı, Tekirdağ'da kurulacak 19. Tümen Komutanlığı'na atanmıştır.
Çanakkale Savaşı öncesinde, Osmanlı ordusunun başındaki Alman General Liman von Sanders, Çanakkale'ye ingiliz çıkarmasının, Saroz Körfezi ve Anadolu kıyılarından, özellikle Bolayır'dan yapılacağını düşünürken, Yedek Tümen Komutanı Yarbay Atatürk, Çanakkale'ye ingiliz çıkarmasının Anafartalar bölgesinden; Alçıtepe ve Kocaçimen'den yapılacağını belirtmiştir. Gelişmeler, Atatürk'ü haklı çıkarmıştır.
Atatürk Kocaçimen tepesinde yaklaşık 10 dakika 57. Alayı dinlenmeye bırakarak kendisi atına atlayıp sarp araziden Conkbayırı'na gitmiştir. Buraya geldiğinde, 27. Alay 2. Taburun "Balıkçı Damlarındaki" savunma müfrezinden arta kalan erlerin, 261 rakımlı tepeye doğru geri çekildiklerini görmüştür. işte tam o an atından inen Atatürk, düşmandan kaçan Türk erlerinin tam önünde durarak o ünlü "düşmandan kaçılmaz" konuşmasını yapmış; kaçan erlere süngü taktırıp yere yatırarak, bozguna uğramış bir birlikten arta kalanlardan bir savunma hattı kurmuştur. Ve habercileri aracılığıyla 57. Alay komutanına hızla bölgeye intikal etmesi emrini ermiştir. Bu emri alan 57. Alay'ın öncüleri saat 10:00 sularında Conkbayırına varmışlardır. Balıkçı Damlarından kaçan Türk ordusunun yeniden savaş durumuna geçtiğini gören düşman kuvveti neye uğradığının şaşkınlığını yaşarken yetişen 57. Alay ve 8. Tabur düşmana saldırmıştır. Atatürk komutanlara verdiği emirde: "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve komutanlar geçebilir" demiştir. Karaya çıkan Anzaklar sekiz taburdan fazladır Hemen süngü taktırarak düşmana saldırı emri veren Atatürk kendisi Conkbayırı'ndan hareketi yönetmiş; sağdaki ve soldaki birliklerle bağlantı kurmaya çalışmıştır. Atatürk anılarında Conkbayırı'ndaki o mücadeleyi "Herkes öldürmek ve ölmek için düşmana atılmıştı." sözleriyle anlatmıştır.
Conkbayırı sırtlarında yaşanan boğaz boğaza çatışma sonunda 57. Alay'ın neredeyse tamamı şehit olmuş, ama düşman çıkarması da sonuçsuz kalmıştır. Atatürk'ün ifadesiyle "kazandığımız an bu andır."
Atatürk, 25 Nisan 1915'teki Arıburnu taarruzunda gösterdiği başarıdan dolayı "Arıburnu Kuvvetler Komutanlığı"na getirilmiş ve 25 Nisan 1915'ten 16 Mayıs 1915'e kadar bölgedeki tüm kuvvetleri tek başına komuta etmiştir.
Bu başarılarından dolayı 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa, 27 Nisan 1915'te, Atatürk'e, bir kutlama telgrafı çekmiştir: "Başarınızı kutlarım. Raporlarınızı Başkomutanlık Vekaleti Yüksek Makamına arz ediyorum" Emrinize verilen 33. Alay'la birlikte düşmanı denize dökünüz. Donanmamız bizi ateşle destekleyecektir. Tanrı'nın yardımı bizimledir." Esat Paşa, 30 Nisan 1915'te bir kere daha Atatürk'e kutlama telgrafı çekmiştir: "Geceli gündüzlü devam eden harbi, başarı ile yöneterek her an bir başka surette belirmekte olan fedakar hizmetlerinizin devamını bekler, sizi yürekten kutlarım."
10 Mayıs 1915'te, Atatürk'ün Arıburnu muharebelerini yönettiği tepeye, 3. Kolordu Komutanlığı'nın günlük emriyle "Kemalyeri" adı verilmiştir.
savaşı planlayan wiston churchil in bile üzerine basa basa vurguladığı rolü görememektir ki, böyle bir gerçeği gözardı edebilmek için insanın sadece kör ya da cahil olması yetmez.
altında ciddi artniyetler aramak lazımdır.
suan yurdun dort tarafında Mc. Donalds'lar, KFC ler ve starbuck lar tarafından sarılmıs olurdu. amerikan filmi izler,renault a biner, coca-cola icerdik.
Çanakkaleliyi kazandıran 250 bin şehit olsa idi her cephede kazanırdık. Bitek orda mı şehit düştü sanıyorsunuz vatan evlatları ? Türkün başına iyi bir komutan koyduğun cephede kazanman işten değildir. Bileğimizi bükmek zor çok şükür. Atamın,Çanakkalede ve başka cephelerde savaşan tüm dedelerimizin , özellikle de ninelerimizin ruhu şad olsun. Türk evlatları olarak biz ve içimizdeki hainler olarak siz Ata'ya, Atanın aslan yürekli ordusuna çok şey borçluyuz. Bugün boş konuşmanıza olanak sağlayan insanlara hadsizlik etmeyin
tarihi bir zafer olmazdı. her ne kadar türk milleti, bağımsızlık uğruna göğsünü siper ederek ölümü göze alması tartışılmaz olsa da, hiçbir asker cesaretine, dehasına inanmadığı bir komutanın peşinden ölüme gitmez.
1913'te Sofya'da askeri ateşemiliter (elçi) görevindeyken yarbaylığa terfi etti.
yarbay mustafa kemal elçilik görevinde kalması için görev süresi uzatıldığından enver paşaya şu mektubu iletir:
“Vatanın müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. Arkadaşlarım muharebe cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken ben Sofya’da ateşemiliterlik yapamam! Eğer birinci sınıf subay olmak liyakatinden mahrumsam, kanaatiniz bu ise, lütfen açık söyleyiniz."
cevaben:
‘On dokuzuncu Tümen Komutanlığı’na tayin buyruldunuz. Hemen istanbul’a hareket ediniz’
Çanakkale Savaşı öncesinde, Osmanlı ordusunun başındaki Alman General Liman von Sanders, Çanakkale’ye ingiliz çıkarmasının, Saroz Körfezi ve Anadolu kıyılarından, özellikle Bolayır’dan yapılacağını düşünürken,[11] Yedek Tümen Komutanı Yarbay Atatürk, Çanakkale’ye ingiliz çıkarmasının Anafartalar bölgesinden; Alçıtepe ve Kocaçimen’den yapılacağını belirtmiştir.
deniz harekatında başarısız olan düşman unsurları:
« 25 Nisan 1915’te ingiliz, Fransız ve Anzak birlikleri Çanakkale’ye sabaha karşı Arıburnu, Seddülbahir ve Kumkale sahillerinden çıkarma yapmaya başlamıştır.
karşılarına ise 57. alay komutanı yarbay hüseyin avni bey in birlikleri ve atatürk ün birliklerini bulmuştur.
askeri planlamanın ne üstün olduğunu şöyle anlayabiliriz. bölgeye çıkarma yapılan yerler çanakkale grup komutanlığınca daha farklı tahmin edilirken son askerine kadar şehit düşen 57. alay ve mustafa kemal in mevziler arası mesafenin ortadan kalktığı bombasırtında düşmanı püskürtmesi ile harekatın yeniden planlanmasına kazandırdığı zaman!
ve gelibolu karargahına şu notu geçmiştir:
“Kabatepe ile Arıburnu arasında karaya çıktığı öğrenilen düşman kuvveti, henüz anlaşılamadı. Düşmanın Kocadere batısındaki sırtları işgal etmesine meydan vermemek için 57. Alay ve bir dağ bataryasını şimdi o tarafa hareket ettiriyorum. Düşmanın kuvvet ve durumunu anlamak, ona göre gerekli tedbirleri almak üzere Tümen Kurmay Başkanını karargaha bırakarak bizzat oraya gidiyorum. Büyük kısmını kullanılmasını gerektirecek bir hal olunca tümenin başına geleceğimi arz ederim”
57. alay ve 8. taburun aldığı emir aynen şu şekildedir:
“Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve komutanlar geçebilir”
verilen emir süngü tak emridir. yani düşan unsur saldırıya geçmiş ve göğüs göğüse çarpışmaya başlanacaktır.
conkbayırında püskürtülen düşman sonrası mustafa kemal:
"işte kazandığımız an bu andı"
demiştir.
yönettiği, 25 Nisan 1915 taarruzunu, gece saat 10:00’da 3. Kolordu Komutanlığı’na çektiği telgrafta şöyle anlatmıştır: “Sağ kanatta Alay 57, sol kanatta Alay 77, Alay 27, Arıburnu istikametinde taarruz etmektedir. Düşman mavnalara binip kaçmaya başladı. Umum cephede düşmana taarruz ve (düşmanı) takip ediyorum. Sağ kanatta taarruz eden Alay 57’yi Alay 72’den bir taburla takviye ederek hücuma sevk ediyorum.”
bunlar belli kaynaklardan alıntılar ile yazıldı.
bunları yazarken beni en çok üzen ise bu ülkenin çocuklarına mustafa kemal in nasıl bir kahraman olduğunu izah etme gereği duymaktan utanmış olmamdır.
lan oğlum, anlamıyonuz mu? mustafa kemal sadece bir insandı. o olmasa bu millet mehmet kamil'i çıkarırdı, seyit fevzi'yi çıkarırdı, osman kadir'i çıkarırdı. illa ki çıkarırdı.
tasmanızı tutan yavşakların planlarının tutmama sebebi de bu, çıkıyor, bu milletten bir şekilde çıkıyor. çıkacak. istediğiniz kadar inkar edin, yine çıkacak. isterse tüm sülalenizi kerhane kadrosunda işe almayı vaat etsinler, satılık tiplerle beceremeyecekler. bir 10 yıl sonra bunu iyice idrak etmiş olurlar sanırım.
size mi ne olur? ne bileyim lan ben ne olur. ne yaparlarsa yapsınlar size, çok da umrumda, ben nasılsa sizden değilim söylediğinize göre.
osmanlı müslümanlığını unutturmaya çalışan arap emperyalistlerin, gaflet ve dalalet içindeki maşalarının, arap müslümanlığı dezenformasyonu yaymak için vesile ettikleri başlıktır.
hicaz demiryolunu sabote ederek abdülhamid hanı sırtından hançerleyen arap emperyalistlerin kuyruk acısı hala devam ettiğinden, aramıza nifak sokmaya çalışmaları açık seçik ortadadır.