savaş bitmiştir. fransızlar hatayı vermek istemezler, uzun bir süreç sonunda fransızları ikna edemeyen atatürk'ün, bir gazatede şu sözü sürmanşet olur ve hatay'ı tek kurşun atmadan alırız.
belli ki genç devletimizin bireylerine gaz vermek amacıyla söylenmiş bir sözdür. ancak bu devlette kürt, laz gibi başka ırklarında yaşadığı gözardı edilmiştir.
ayrıca türk milleti olarak atatürk'ü yalancı çıkardık.
ileri görüşlülüğü olayını da hep beraber yalanlamış olduk.
ne yazık ki günümüzde söylemediği sözler de altına imzası atılarak sergilenmektedir. özellikle meslek odalarında bu fazlasıyla görülmektedir.
şöförler odası'nın götünden uydurduğunu düşündüğüm turk soforu en asil duygunun insanidir bunun en güzel örneklerindendir. yakında medya planlamacısız bir toplum yok olmaya mahkumdur, mevzubahis çevre mühendisleri ise gerisi teferruattır gibi örneklerini görmekten korkar oldum.
"Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli duygusunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin. Ülkesini yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır."
ishte bunuda yalanladiqh aq osa turqche chok qusell bidill qittikche patiorusss
(türkçesi : işte bunu da yalanladık a... k..., oysa türkçe çok güzel bir dil. gittikçe batıyoruz !)
iki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... ikinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur.