şu an ki durumu yaşadığımız için neyseki çok şükür, dinimiz amin (!)
aslında biraz düşününce olması halinde damarlarında gezen gerçekten asil kan onu rahatsız ederdi. bizi yönetenlerin damarlarında gezen kanın ne kadar bozuk olduğunu görmesi üzerdi.
"alimden zalim zalimden alim doğar" derler, nasıl birisi olur bilemeyiz tabi ama ben olmasını isterdim,öyle bir adamın genlerini taşıyan birinin kötü olacağına inanmak istemiyorum belki de, neyse demem şu ki atatürk'ün çeyreği kadar vatana hizmet etse bügünümüzden her konuda daha ilerde olurduk.
"muaviye sandın sen onu sanırım" öncevaplı önerme.
başımıza bir yezid bırakması tehlikesinden korkanlar saçmalarlar.
çocuğu geçtim kızkardeşinin kendisiyle aynı soyadını almasını engellemiştir. makbule hanımefendi'nin soyadı atadan'dır. ayrıca anne tarafından bir akrabasının ticarete atıldığını duyunca işlerini tasfiye etmesi için ricacı göndermiş, adam kulak asmayınca maliye bakanlığını üzerine salıp adamı işlerini tasfiyeye mecbur etmiştir. kılıç ali'nin hatıratında yazar isteyen bulsun okusun.
ayrıca o meşhur sofralarını herkes duymuştur. neyzen tevfik'den yahya kemal'e devrin tüm simalarını ağırladığı köşkte kan bağı olan insanlara çay bile içirmediğini de bir açın okuyun atatürkçünüz de, kürtçü cemaatçiniz de...
kendinden çok küçük kadınla evlenirsen ilerleyen yaşlarında genç karını eylemek için onun kaprislerine köle olursun. şimdi indir duvar kağıdını tak perdeyi, gönder cemil ipekçiyi, getirt carla bruni'nin dekoratörünü şeklinde bu yoksul milletin rızkıyla genç karısına hacıağalık yapan tiplere baktıkça mustafa kemal'in ne kadar "adam" olduğunu üzülerek farkediyoruz. o dekorasyon da acaiptir. hem yıllardır sözümona bitmez, devletin simgesi olan konutta oturmaya tenezzül edilmez, dışişleri bakanlığı konutu işgal edilir, dışişleri bakanına devlet kesesinden iki seneliği bir küsür trilyona hemşerinin birinden ev tutulur...
feodal mantıkla kendine hayat kuran adama dünyanın sayılı devletlerinden birini emanet edince devlet de kayseri'de mütevazi bir manifaturacı ayarına düşüyor işte.
demokrasi ve temsil başka şey, idarecilik ve devlet adamlığı başka. abdurrahim albayrak galatasaray camiası için sevimli bir figürdür ama kim albayrak denen adamı galatasaray başkanı olarak görmek ister? abdurrahim albayrak galatasaray başkanı olabilse peki, galatasaray bir dünya kulübü olabilir mi?
bu başlığı açan yazar Atatürk'ün siyasi rejim anlayışının farkında değildir. Zira Ulu Önder, cumhuriyeti kurduğu gibi demokrasi işleyişinin düzgün yürümesi açısından kendi açtığı partinin yanında başka görüşlerin de olması için defalarca çok partili hayata geçişi denemiştir. he ne varki onun yaşadığı dönemde bu çabaları kötüye kullanılmıştır. çocuğu da vardır gerçi, yazarın bunun farkında olmaması ayrı bir durum. Zira oğlu olsaydı da keşke babasına çekerdi eminim. Adam koca ülkeyi kurtardı, nice evlatlar yetiştirdi biz de onun öz evlatlarına gözümüz gibi bakardık...*
şuan bile "atatürkün partisi nasıl olsa" diyip gözü kapalı chp'ye oy veren bir kesim varken, çok da yanlış olmayan önermedir. hatta düşününce çok mantıklı buldum.