''Türkiye Cumhuriyeti nde herkes Allah a istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseye dini fikirlerinden dolayı bir şey yapılamaz. Türkiye Cumhuriyeti nin resmi dini yoktur.''
dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, cumhuriyet halk partisi programıdır. bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitaplarındoğmalarıylaasla bir tutmamalıdır. biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz.
cumhuriyet'in ilanından sonra istanbul'da bir resepsiyon verilir.
dünyanın birçok ülkesinden askeri, siyasi devlet adamı davet edilmiştir.
davet olağan bir şekilde devam ederken atatürk ve yaverinin bakışlarıyla dikkatini çeken biri vardır: dönemin ingiliz ataşesi olan binbaşı. resepsiyonun başından beri kendisine yöneltilen bu olumsuz bakışların sebebini öğrenmek isteyen mustafa kema,l yaverini binbaşının yanına gönderir. yaver uygun bir dille durumu izah eder binbaşıya. ve bu bakışların sebebini sorar sonra da paşaya döner.
-paşam neden böyle bir tutum içerisinde olduğunu sordum ve bana
mustafa kemal çanakkale'de babamı öldürdü dedi.
bunun üzerine mustafa kemal şu şekilde yanıt verir:
- sen de sor kendisine bakalım babasının ne işi varmış çanakkale'de?
"Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."
''iki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... ikinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur! ''
"cumhuriyet ilan edilecektir, fakat ihtimal bazı kelleler gidecektir." cumhuriyet'in ilanından önce mecliste muhalifleri hedef alarak sarf ettiği sözler. helal olsun... (kaynak:emre kongar / 21. yüzyılda türkiye)
''Büyüklük odur ki kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın. Memleket için gerçek ülkü ne ise onu görecek ve o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, seni yoldan çevirmeye çalışacaktır. işte sen burada direneceksin. Önünde sonsuz engeller yığılacaktır. Kendini büyük değil, küçük, araçsız hiç telakki edecek, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri asacak, ondan sonra sana büyüksün derlerse bunu diyenlere güleceksin.''
''Beni görmek demek ille de yüzümü görmek değildir.Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız bu yeter.''
''Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Benim sizden istediğim şey, yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman da, durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir.''
''Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar. Evet bu doğrudur. Benim isteyip de yapamayacağım bir şey yoktur. Çünkü ben zoraki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. Ben kalpleri kırarak değil kazanarak hükmetmek isterim.''
....
...
..
. ve niceleri.
"ben kendimden sonraya asla bir dogma bırkmıyorum, size bilimin ısıgını bırakıyorum" gibi bir cümle idi, ama onun izinden gidenler faşizm e dönmüş azgın bir ruh hali ile müslüman cadı avcılıgına soyunmus durumda, bu kin ugruna ülkelerinde darbeye göz yumma noktasına gelmeleri de ayrı bir karanlık.
kendisine savarona yatı hediye edildiği zaman yakın çevresine söylediği ve oradakileri gözyaşlarına boğan şu söz; ''bu yatı bir çocoğun oyuncağını beklemesi gibi beklemiştim,meğer bana bir hastane olacakmış.''
1932 yılında, dönemin en önemli uluslararası kuruluşu olan ve katılım için başvurma zorunluluğu bulunan milletler cemiyeti'ne dâhil olunması konusunda:
"katılmayı düşünmüyoruz; ancak, davet ederlerse değerlendiririz."
(sonuç: kırk üç ülkenin oybirliği ve davet üzerine birliğe katılım)
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.