Memleketin işçilerini "ayak" olarak nitelendirip,çiftçiye "ananı da al git" derken;teröristlerin hareket alanını her geçen gün genişleterek onları meclise kadar adeta davet edip bir de meclis çatısı altında Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dili dışındaki bir dilin konuşulmasına göz yumarken diğer taraftan bu ülke için sayısız fedakarlık yapmış kişileri de sadece kendisiyle politik olarak aynı fikirde olmadıkları ve/veya gelecekte tek kişilik iktidarına rakip olma tehdidi olabilecekleri dolayısıyla bi' nevi "zindanlara" attırdığına göre açıkça görülüyor ki böyle bir olay hiç gerçekleşmemiştir.
Atatürk'ü biraz okumuş ve öğrenmişsem de biliyorum ki o yüce ruh zaten böyle bir bünyeye asla tenezzül etmeyecektir.
bir sabah tayyip erdoğan uyanır, kahvaltıya oturur. kahvaltı da sokak simiti ve koyun peyniri yer yanında portakal suyu içer. daha sonra davos'a yol alır. orada bir akşam yemeği yer. toplantıdan yaklaşık 1 saat evvel, aşırı heyecandan dolayı erdoğan'ın karnı ağrımaya başlar, kakası gelir. toplantıya başladıkların da, erdoğan'ın karnına giren ağrı ile birlikte, erdoğan tuvalete gitmeyi ister. moderatör buna izin vermez. canı sıkılan erdoğan ona buna sataşmaya başlar. alayına gider mode on yapar. bunu da yurdum insanı atatürk'le bağdaştırır. erdoğan'ın içine atatürk'ün ruhu girdiyse, erdoğan'a muhalefet olanların içine de osmanlı ruhu girmiştir.
her durumda atatürk'e bir pay biçme girişiminin örneği.
zira;
yapılan her kötü şeyde "atatürk'ün ruhuna aykırı" davranılmıştır,
yapılan her iyi şeyde de "ancak atatürk'ün ruhu ile" bu iş yapılabilmiştir.
başka alternatif yoktur..
bu insanların dünyasında kemalistabu her köşeyi işgal etmiştir..
...
(bkz: her olayda atatürke pay biçmek)