atatürk ün kürtlere özerklik vaadi

entry21 galeri0
    1.
  1. (bkz: atatürk ün kürtlere afrika da özerk bölge ayarlaması)
    9 ...
  2. 2.
  3. "başlı başına bir Kürtlük düşünmektense, bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince zaten bir tür yerel özellikler oluşacaktır. O halde hangi livanın halkı "Kürt" ise, onlar kendi kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye'nin halkı söz konusu olurken onları da beraber ifade etmek gerekir. ifade olunmadıkları zaman bundan kendilerine ait sorun yaratmaları daima mümkündür. Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi, hem Kürtlerin hem de Türklerin yetki sahibi vekillerinden oluşmuştur. Ve bu iki unsur, bütün çıkarlarını ve kaderlerini birleştirmişlerdir. Yani onlar bilirler ki, bu ortak bir şeydir. Ayrı bir sınır çizmeye kalkışmak doğru olmaz"
    "m.k. ataturk."

    yukarıda yazılanlar atatürk'ün söylemlerinden gerek basın gerekese birçok aydın ve yazar tarafından gerçekliği kabul görülmüş ifadelerdir. bu ifadeyi allandırıp budaklandırmanın farklı manalara taşımanın kimseye yarar getirmeyeceği gibi bazı çevrelerin bu durumun varlığını kabul etmemesi de kişilerin kendilerini kandırmasından başka bir şey değildir. atatürk'ün zamanında böyle bir [özerklik] vaadi bulunmaktadır ve bu durum hayal ürünü olarak çizilmiş bir açıklama değil belgelerle ispatı mümkün gerçek bir söylemdir.
    önemli olan genelkurmay gizli arşivlerinde bu söylem gibi daha nice belgelerinde gün ışığına çıkması ve bunların "80 yıllık bir Kürt sorunu'nun" çözümüne gerçekçi bir yaklaşımla yardımcı olmasıdır.

    http://www.radikal.com.tr...hp?ek=r2&haberno=5388

    http://www.candundar.com.tr/index.php?Did=1836
    6 ...
  4. 3.
  5. Türkiye deki pkkcı hareketin dayandığı safsatalardan birtanesi.

    -neden askerlerimizi öldürüyorsunuz
    -Atatatürk bize özerklik vaad etti,sözünü tutmadı
    -haa demek öyle

    edit:sözlükte pkk cı harektten ınsanlırında oldugunu gosteren entry,anca kotulersınız.
    11 ...
  6. 4.
  7. ilk tanım entrysinde araştıracağım ve kendi çapımda birşeyler yazacağım dediğim başlıktır. öğrendiklerim şu şekildedir:

    "efendim milli mücadele döneminde doğu anadolu bölgesindeki ordunun kumandanlığını kazım karabekir paşa yapmaktadır. ordunun o dönemde daha önce yapılan antlaşmalar nedeni ile eksik silah ve asker sıkıntısı bulunmaktadır. ihtilaf devletleri bilindiği üzere anadolu'nun %40-50 civarı bölgeyi tek kurşun atmadan işgal ettikleri dönemdir. mustafa kemal atatürk ve cephedeki komutanlar arası telgraflaşmalar sonucunda düzenli ordunun kurulması yönündeki çalışmaların hızlandırılması ve lokal anlamda mahalli çete ve halklarla düşman askerine yıpratıcı şekilde saldırılar düzenlenmesi kararı alınıyor.

    bu karar neticesinde bölge komutanları yerel çeteleri örgütlemeleri için bölgenin önde gelen kişilerine teklifler gönderiliyor. (batıda bu işi inönü ve çerkes ethem uzunca bir süre devam ettirmişlerdir.) ancak kazım karabekir doğudaki aşiretler arasından çete oluşturulması yönünde pek de yardım görememiştir. 4 doğu aşireti (adıyaman, ağrı, muş, hakkari) ihtilaf devletlerinin kendilerine bu bölgede ileriki dönemde toprak vaadiyle karşılandıklarını şayet mustafa kemal'in de böyle bir teklif sunması durumunda din kardeşleri olması dolayısıyla anadoludaki bu harekete katılabileceklerini beyan ederler. işin daha tuhafı ise bu 4 aşiretin ihtilaf devletleri tarafından aynı masaya hiç oturtulmadan her birisine en yüksek miktarda toprak vaat edilmiş olması ve olası bir kürt devletinde liderlik önerilmiş olmasıdır. ( o dönemki kürt teali cemiyetine de dikkat çekmek gerekir)

    kazım karabekir durumdan mustafa kemal'i haberdar eder. mustafa kemal paşa bu doğu ordusunun güçsüzlüğünden dolayı öneriyi toprak vermeden milli mücadele dönemimin sonunda görüşmek üzere kazım karabekir'e fikrini belirtir. kendisinin değil de emrindeki bir subayın bu aşiret liderleriyle görüşmesini devlet adına değil subayın bizzat kendi adıyla bir harita çizilmesi ve bu haritanın 4 eşit parçaya ayrılarak aşiret liderlerine verilmesi emrini verir. zira kendi aralarında da anlaşmazlıkları her daim süren bu aşiret liderlerinin de milli mücadele sonrası ortak bir hareketle mustafa kemal'e gelemeyeceklerini düşünmüştür.

    nitekim doğu halkı büyük çoğunlukla ankara hükümetine destek verir. milli mücadele zaferle sonuçlanır. ancak bu dört aşiret lideri hiçbir zaman kendi aralarında ortak bir noktada buluşup mustafa kemal'in karşısına "bize verdiğin sözü tut" diyemezler.

    öğrenebildiğim kadarı ile adıyaman ve ağrı bölgesi aşiret liderlerindeki harita kendilerinin ölümüyle birlikte kaybolur. hakkaride'ki harita parçasının akıbetini öğrenemedim ama bu bilgileri öğrendiğim kaynak kişi muş aşiretinin payına düşen haritanın halen muş ili bulanık ilçesi gündüzü köyünde muhafaza edildiği yönündedir.

    anlaşıldığı kadarıyla bu olayda mustafa kemal atatürk kürtlere özerklik vaat etmemiş durumu milli mücadele döneminden sonrasında değerlendirelim diyerek ön koşulsuz destek istemiş ve ihtilaf devletlerinin aralarına nifak sokarak birbirlerine kanlı bıçaklı hale getirdikleri aşiret liderlerinin bu halinden "savaşta herşey mubahtır" mantığıyla faydalanmıştır.
    8 ...
  8. 5.
  9. "demek ki bolgede her dara dusen kurtlere bisey vaadediyormus, kurtler de her seferinde bunu bi guzel yiyormus" diye dusunduren onermedir*. ama sonra ataturk'un misak-i milli hedefi dusunulunce imkan veremedigim bir vaad olmaktadir.
    3 ...
  10. 6.
  11. tarihi araştırmadan, öğrenme çabasına girmeden kafasına göre şekillendirmek, yorumlamak isteyen kafalarında beyin yerine et taşıyan kişilerin yeni safsatası..hadi hiç okumadın, araştırmadın, peki kardeşim hiç mi misakı milli diye bir şey duymadın diye artık sormadan yapamayacağım yeni hizipçilik..
    1 ...
  12. 7.
  13. böyle iddialar zaman zaman gündeme getirilmektedir. dogru da olabilir olmayada bilir cünkü atatürk iyi bir siyasetçiydi ve kurtulus savasında kürtlere ihtiyacı vardı böyle bir söz vermiş olabilir ama tekrar söylüyorum olmayada bilir! bunun iyice arastırılması genelkurmay da ve türk tarih kurumunda saklanan ve acıklanmayan bazı belgelerin ortaya cıkarılması mutlaka gerekmektedir. şeffaflık şarttır...
    2 ...
  14. 8.
  15. 9.
  16. iddiaların gerçekliği tartışılır evet ancak asıl aklımı kurcalayan verilseydi daha mı iyi olurdu acaba? hiç düşündünüz mü? belki de şu anda binlerce şehit vermeyecektik, kürt kardeşlerimiz bazı ülkelerde örnekleri olduğu üzere kendi çaplarında türkiye ye bağlı bir şekilde yaşayacaklardı, şehirlerimizde de bu kadar yoksulluk,gecekondulaşma vb. şeyler olmayacaktı. yani bir çok açıdan hem bizim için hem de onlar için iyi olacaktı. ha verilmedi o zaman öyle gerekti diyecek bir şey yok. ancak verilseydi bizim için ve de kürtler için çok daha iyi olurdu. ayrıca ülkemizde ki bu aşırı milliyetçilik de bugünlerde olduğu gibi körüklenmez idi. bir de böyle düşünmek lazım.
    5 ...
  17. 10.
  18. Türk Tarihi Kurumu Arşivi, 1089 numaralı belge,
    "...o halde hangi ilin halkı kürt ise, onlar kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir. Bundan başka, Türkiye'nin halkı söz konusu olurken, kürtleri de birlikte ifade etmek gerekir. ifade edilmedikleri zaman, bundan kendilerine ait sorun çıkarmaları daima beklenir..." ( 16 ocak 1923 tarihinde izmit'te gazetecilerle yaptığı söyleşi)

    ve

    TBMM. Gizli Celse Zabıtları, Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1985, Cilt: 3, Sayfa: 550
    el-cezire cephesi komutanlığına gönderilen ve altında BMM Başkanı Mustafa Kemal imzası bulunan mesaj
    "2-Ulusların kendilerini yönetmeleri yetkisi bütün dünyada benimsenmiş bir ilkedir. Biz de bu ilkeyi benimsiyoruz. Kürtlerin bu döneme kadar yerel yönetime ilişkin örgütlerini kurmuş ve başkanları ile yetkilerini bu amaç için bizce kazanılmış olması ve oyladıklarında kendi kaderlerine gerçekten sahip oldukları BMM (Büyük Millet Meclisi) buyruğunda yaşam istekleri yayınlanmalıdır. Kürdistan'daki bütün çalışmaların bu amaca dayalı politikaya yöneltilmesi El-Cezire Cehpesi Komutanlığının görevidir"
    ve
    "4-Kürdistanın iç politikası El-Cezire Cephesi Komutanlığınca belirlenecek ve
    yönetilecektir. Cephe Komutanlığı bu konuda Büyük Millet Meclisi Başkanlığıyla yazışmalar yapar. iller tarafından izlenecek yolu düzenleyip uyumu sağlayacağı için sivil yöneticilerin de bu konuda bağlı oldukları yer, Cephe Komutanlığıdır.".

    bunlar dışında içinde "kürdistan, kürt ulusu ve otonomi" gibi sözcüklerin birarada kullanıldığı pekçok m.kemal imzalı belge veya ilgili kaynak olmasına rağmen sadece yukarıdaki iki alıntıya göre bile pek de temelsiz olmayan bir iddiadır.
    gizlenen ve ortadan kaldırılanlar da hesaba katıldığında dayanakların sağlamlığının arttığı söylenebilir.

    yine 29 mayıs 1919 tarihli genelkurmay'a çektiği bir telgrafında atatürk, "kürdistan üstünde etkili kürt ileri gelenlerine"-kesinlikle atatürk'ün sözcükleri- gönderdiği gizli mesajlardan bahseder. bu mesajlarda yazılanların ne olduğu ise (bildiğim kadarıyla) bir sır.

    ilgili kaynaklarda mustafa kemal'in sınırları belli bağımsız bir kürt devleti taraftarı kürtlere karşı, geri kalan kürtlerin desteğini alabilmek için onlara sınırlı bir özerklik önerdiği rahatlıkla görülebiliyor ama aynı zamanda, kürtlerin durumunun ne olacağına dair detaylı bir programa da sahip değil kemalistler ve bu nedenle baştan itibaren zaten buna açık olan kürtler basit manevralarla devlete yedekleniyor.
    bağımsız bir kürt devletine karşı çıkmasını gerekçelendirirken kürtlerin yoğun yaşadığı bölgeleri türklerin yoğun yaşadığı bölgelerle keskin biçimde ayırmanın çok zor olduğu fikrini esas alıyor m. kemal.
    cumhuriyetin ilanından hemen birkaç yıl sonra başlayan ve 14 yıl süren kürt isyanlarında, isyancıların birinci talebi savaş dönemindeki vaadlerin gerçekleştirilmesiydi ancak o tarihlerde kürtlerin kendi aralarında ortak bir siyasi irade oluşturamaması, tüm bu isyanların türk devleti tarafından -bazen zorlanarak da olsa- ezilmesini mümkün kıldı denebilir.
    6 ...
  19. 11.
  20. 12.
  21. abdullah catlı ve arkadasları da da guney amerikada kucuk bir devleti ele geçirip bu vaadi kısmen ve kucuk bir lokasyon farkıyla yerine getirmek istemis, planın basarısı son anda direkten donmus. masal da burda bitti; gökten üç elma dusmus, hepsi Ataturk un böyle bir vaadinin olduguna inananların munasip taraflarına.
    1 ...
  22. 13.
  23. o zamanin sartlarinda verilmis bir vaaddir ve yine o zamanin sartlari nedeniyle gerceklestirilmemistir. bu nedenle ataturk bu hususta yargilanamaz veya boyle bir vaadi neden gerceklestirmedigi sorgulanamaz. vaad ettigi seyleri basariyla gerceklestiren biri olarak elbet bir gerekcesi var idi.

    edit: can dundar da bu konuyla alakali gelen bir soru uzerine son genc bakis programinda ayni seyleri soylemistir.
    4 ...
  24. 14.
  25. sakızdan otomobil kovalayan zihniyetin inandığı bir hadise. gazeteden kuponla televizyon alırken sadece kuponları yırtacaktınız siz gazetenin her yerini yırttınız o gazete size televizyon vermez. bu gazetenin sahibi mustafa kemal ataturk ise hiç vermez.
    0 ...
  26. 15.
  27. emre aköz tarafından da doğrulanan gercek.

    Atatürk ve Kürt sorunu

    Geçtiğimiz hafta sonu Ankara'da ' Türkiye Barışını Arıyor' başlıklı bir toplantı gerçekleşti. Yazar Yaşar Kemal açılış konuşmasına, Mustafa Kemal'in 1923'te izmit'te gazetecilerle yaptığı uzun sohbetten bir alıntı yaparak başladı.
    Sağda solda bu alıntı, "Yaşar Kemal'e göre Atatürk, Kürtlere özerklik vermişti" diye sunuluyor. Yani sanki bunlar Atatürk'ün sözleri değil de, Yaşar Kemal'in yorumuymuş gibi...

    Aslında olayı böyle sunan meslektaşlarımı fazla kınayamıyorum. Çünkü bu ülkenin yönetici sınıfı, Atatürk'ü dahi sansürlemiştir.

    Evet, sansür!

    16-17 Ocak 1923'te Mustafa Kemal Paşa, istanbul mebusu Adnan (Adıvar), Halide Edip (Adıvar), Vakit gazetesi başyazarı Ahmet Emin
    (Yalman), Tevhid-i Efkar başyazarı Velid (Ebüzziya), ileri başyazarı Suphi Nuri (ileri), ikdam yazarı Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Tanin
    yazarı ismail Müştak (Mayokan), Akşam yazarı Falih Rıfkı (Atay) ve ileri yazarı Hakkı (Kılıç) ile bir araya gelerek çeşitli sorunlara ilişkin fikirlerini dile getirdi.
    Ancak bu konuşmadaki bazı bölümler 70 yıl... Evet tam 70 yıl sansürlendi. Her seferinde, " işte tam metin " dediler ama kırparak yayınladılar.
    Konuşmanın gerçek tam metni, 1993'te Kaynak Yayınları tarafından basılan ' Eskişehir-izmit Konuşmaları (1923)' adlı kitapla kamuoyuna ulaşabildi.
    işte bu yüzden birçok arkadaşımız Atatürk'ün sözlerini Yaşar Kemal'in yorumu sanıyor.
    Gelelim o sözlere...

    Ahmet Emin Bey'in sorusu üzerine Atatürk, önce Türklerle Kürtlerin iç içe yaşadığını. iki unsuru sınır çizerek ayırmanın, hem mümkün olmadığını, hem de Türkiye'yi mahvedeceğini belirttikten sonra (günümüz Türkçe'siyle) şöyle diyor:

    "Dolayısıyla başlı başına bir Kürtlük düşünmektense, bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu (Anayasa) gereğince zaten bir tür yerel özerklik oluşacaktır. O halde hangi livanın (vilayet ile kaza arası idare bölgesi) halkı Kürt ise, onlar kendi kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye'nin halkı söz konusu olurken, onları da beraber ifade etmek gerekir. ifade olunmadıkları zaman bundan kendilerine ait sorun yaratmaları daima mümkündür." (s.105)

    Ocak 1923'te böyle konuşan Mustafa Kemal, Kürtlere yönelik siyasetini daha sonra niye değiştirdi?.. Caydı mı, yoksa caydırıldı mı?.. Eğer yapsaydı, bu fikirlerini uygulamaya nasıl dökecekti?.. Samimi miydi, yoksa iktidarını güçlendirene kadar zaman kazanmaya mı çalışıyordu?..

    Tarihçiler bu sorulara cevap arıyor. Kesin olanı ise yukarıda zaten söyledim: Atatürk 70 yıl sansürlenmiştir!

    not:16 ocak 2007 de emre aköz un sabah gazetesinde yazdığı köşe yazısıdır
    0 ...
  28. 16.
  29. 17.
  30. 18.
  31. Vakit'ten Ahmet Emin (Yalman), Tevhid-i Efkar'dan Velit Ebuzziya, ileri'den Suphi Nuri (ileri), Tanin'den ismail Müştak (Mayakon), Akşam'dan Falih Rıfkı (Atay), ikdam'dan Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), izmit ileri'den Kılıçzade ismail Hakkı ile Dr. Adnan (Adıvar) ve Halide Edip'in (Adıvar) katıldığı ve izmit'te yapılan basın toplantısında ( tabi sansürlenen ) atatürk kendisine yöneltilmiş olan kürt sorunu hakkındaki bir soruya cevap verirken kürt kardeşlerimizin anayasada( teşkilat - ı esasiye ) da belirtildiği gibi özerk bir bölgede kendi yönetimlerini kurabileceklerini ve tbbm de vekillerle temsil hakkına sahip olabileceklerini belirtmiştir.

    böyle bir vaadin varlığı kesindir, tartışılması gereken bu vaadin ve de kürt kardeşlerimizin yıllarca asimile edilmeye çalışılması ve bu yapılırken kimlerin ne kadar nemalandığıdır!
    1 ...
  32. 19.
  33. zamanın çok çok ilerisini görebilen ulu önderin sorunu baştan çözme gayretidir büyük ihtimalle.
    1 ...
  34. 20.
  35. kürtlere güney pasifikte ıssız bir adadan toprak vermek suretiyle ortaya atılmış vaad olması muhtemel hede.
    2 ...
  36. 21.
© 2025 uludağ sözlük