atatürk ün kuran ı kerim i tercüme ettirmesi

entry8 galeri0
    1.
  1. I

    Evet, Karabekir, Araboğlu'nun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kur'an'ı Türkçeye tercüme ettireceğim ve böyle de okutturacağım. Ta ki budalalık edip aldanmakta devam etmesinler. ¹ Denilerek tercüme edilmiştir. ¹

    bu mes'eleye karşı yapılan müdâafalarda ise
    Toplantıda Köprülüzade Fuat, ismail Hakkı (Baltacıoğlu), Hamdullah Suphi (Tanrıöver) ve Ruşen Eşref (Ünaydın) gibi daha pek çok önde gelen, eli kalem tutan insanlar da oradadır. Ancak ne hikmetse onlardan hiçbiri, Atatürk'ün o gün orada Karabekir'in iddia ettiği gibi Kur'an'la ilgili olumsuz şeyler söylediğine ilişkin tek bir satır bile yazmamıştır. ² denir lakin, hamdûllâh suphi, rûşen eşref, m. kemâl'in propaganda icâbında yaveridir. ayrıca yapılan iddianın da saçmalığı ortadadır, onlar yapmadı ve o sebebten yoktur denilmesi.. ve kaynağın ise sinan meydan olması..

    kâzım karabekir paşa, günlüğünde de bu konuya değindiklerini âlenen ifâde etmiştir.
    15 Ağustos 1923 Çarşamba. Heyet-i ilmiye'nin son müzakeresinde bulundum. Kitap bayramı teklifimi kabul ettiler. Akşam Maarifin ziyaretine beni çağırdılar. Terbiye mütehassısı ismail Hakkı ile Köprülü Fuat Beylerle din ve ahlak ve terbiye hususunda görüştük, mütalaamı kabul ettiler..." ³

    "Görüldüğü gibi Karabekir'in günlüklerinde, on yıl sonra -Atatürk'le yolları ayrılınca- ortaya atacağı (uyduracağı) iddialardan hiçbir eser yoktur. Günlüklerinde o gün Atatürk'le tartıştığına veya bu tartışmada Atatürk'ün öfkelendiğine ilişkin tek bir satır yoktur."⁴ denir bu iddiaya cevâz olarak.

    işin aslına bakıldığı zaman heyet-i ilmiye'de konuşulan mes'elede mevzûubahs olmamış, yok mu sayacağız yani? veya olmadı mı diyeceğiz? zırvalık!

    meh'âz.
    ¹ Karabekir, Nutuk'a Cevaplar, C. 12, s. 3824.
    ² Sinan Meydan, Panzehir, s. 93-112.
    ³ Kazım Karabekir, Günlükler, C ll, istanbul, 2009, s. 871.
    ⁴ Atatürk, Kur'an'dan "Araboğlu'nun Yaveleri" Diye Söz Etti Yalanı, https://ataturkarsivi.blo...oglunun-yaveleri.html?m=1
    0 ...
  2. 2.
  3. atatürk'ün türk milletine olan büyük hizmetlerinden biridir. arapça her kelimeye amin demeyin diye yaptı adam. çok da iyi yaptı.
    4 ...
  4. 3.
  5. II
    ayrıca baltacıoğlu dediğiniz zat ise millî mecmûa'da islâm dini hakkında,
    "... Hûlâsa islâm Dini'ni Türkleştirmek lazımdır." 5 demiş bir zât. onlar için bi ehemmiyeti olmayan bir mevzûudur.

    "Ahiren Kur'an'ın tercüme edilmesini emrettim. Bu da ilk defa Türkçe'ye tercüme ediliyor. Muhammed'in hayatına ait bir kitabın [Sahih-i Buhari'nin ] tercüme edilmesi için de emir verdim. Halk, tekerrür etmekte bulunan birşey mevcut olduğunu ve din ricalinin derdi ancak kendi karınlarını doyurup, başka bir işleri olmadığını bilsinler. Camilerin kapanmasına hiçbir kimse tarafta olmamasına rağmen,bunların bu suretle boş kalmasına taaccüb ediyor musunuz ?" 6

    yani câmiler boş kalıyor diye yıkılmasına razı mısınız arkadaşlar? bana nûrcu diyen dedelerinin dillerini anlamaktan âciz zâtlar için tercümesini de yaptım.

    Çobanlar güneş , bulut ve yıldızlardan başka birşey bilmezler . Yeryüzündeki köylüler de ancak bunu bilirler . Çünkü mahsulât havaya tâbidir . Türk, yalnız tabiatı takdis eder. (...) Ben bu muammayı kabul edemem. Takdise lâyık, ancak cemiyet-i beşeriyenin reisi olan kimsedir. 7

    Yorgi Pesmazoğlu adlı Yunanlı bir gazetecinin çıkan bir gazetede yazmış olduğu satırlar da kezâ aynı şekilde Kur'an'ın Türkçe tercümesinden beklenen faydaların, dindar halkın beklentilerinden çok farklı olduğunu göstermektedir : Vaktiyle Osmanlı imparatorluğu'nun kuvvetlenmesini mucip olan "din budalalığı ve tasavvuf , son zamanlarda bunun parçalanmasını intaç etmişti. Kemal'in kanaatince bu
    imparatorluk mâmulâtı, yabancı unsurlara istinad etmiş olduğundan memlekettin ve Türklerin öz malı değildi. Bunun içindir ki Kemal, , devleti dinî tesirlerden uzaklaştırmıştır. Kendisinin dediği gibi , bunu yalnız kanunlar ile uzaklaştırmamıştır ; Kur'an i Türkçe'ye tercüme ettirmekle , bunu her ­kesin malı yapmıştır . Bu suretle Kitab'ı okuyanlar, içindeki felsefi ahkâmın asrî bir devletin yurttaşlarının ihtiyacına kâfi gelemeyeceğini anlamışlardır. 8

    Mehmed Âkif ise, ilk yıllardaki şartların değişip, daha sonra hazırladığı Kur'an çevirisinin istemediği bir maksad için kullanılacağım anlayınca, aldığı ücreti iade edip bu işten vazgeçmiş , tüm ısrarlara rağmen
    çevirisini yetkililere teslim etmemişti. 9. Kemâl'in türkçe tercüme ile alakalı masada Sûre-i yâsin'i okutulur ve devamında,
    "Peki demin sen, "âdeta Allah'la karşı karşıya kalıyorum" dedin ; O'na kendi anlamadığın bir dille hitab ettin . Bu söylediklerinden sen birşey anlamadığın halde , Allah'ın mutlaka Arapça anladığına nasıl hükmettin?
    — Efendim , Kur'an-ı Kerim Arapça nâzil olmuştur da...
    — Evet ama , Kur'an-ı Kerim Arabistan'da , Arap milletine kendi diliyle hitab ediyordu. Sorarım size, Allah yalnız Arapların Allah'ı mıdır ?
    — Hayır efendim , Cenab-ı Hak , Rabb'ul-Âlemîn'dir !" 10.

    me'hâz.
    5 - Millî Mecmua, Türk inkılâbı Karşısında Müslümanlık, (ismail Hakkının
    Cevabı), 15 Mayıs 1928: krş. Osman Ergin, Türkiye Maarif Tarihi, V/1644,
    istanbul, 1943
    6 - Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri (1918-1937), 111/124-125, T.T.K., Ankara , 1989
    (4. bas.)
    7 - a.g.e
    8 - Yorgi Pesmazoğlu, Kemal Atatürk, 17-18 Şubat 1937 tarihli Proin Atina'dan;
    ('Yabancı Gözüyle Cumhuriyet Türkiyesi" içerisinde, sh. 21 , Ankara , 1938
    9 - Dücâne Cündioğlu - Türkçe Kur'an ve Cumhûriyet sayfa 63
    10 - a.g.e sayfa 73
    0 ...
  6. 4.
  7. M. Kemâl'in bu mantığı, bugünlerde dâhi tarafımıza sıkıntılar yaratmaktadır. Tercüme ile alakalı Üstâd Necip fâzıl şunları söylemektedir:
    "Vakıa ağzı olmayan konuşamaz. Bir şaheseri tercüme içinse en küçük şart, o dili bilmektir. Bir tercüme davası, %49 ilim %51 sanattır." 11

    Tarafımca yalnız dili bilmekte yetmez. Bilhâssa Pascal'ın Kaknüs Yayınları'nın tercümanı Metin Karabaşoğlu, Önsöz kısmında bu konuya şöyle değinir.

    "Her çeviri, yazar ve mütercim arasında diyalog oluşturur.
    Mütercim, yazarın tefsirini yapar" 12

    Hây ağzına sağlık! Bugünlerde dâhi mûzdarib olduğumuz mes'ele, tercümanın kur'ân meâl-i kerim'i değil, tefsir-i kebir'ini yapması.

    Bir örnek olarak Dücâne Cündioğlu hocânın Yaşar Nuri Öztürk'ün parantezsiz meâlinin eleştirisi yazısı örnektir. Bizâtihi,

    Allah bir sivrisineği, hatta onun da üstündeki bir varlığı örnek göstermekten sıkılmaz.” (Bakara: 26)
    “Sivrisineğin üstündeki varlık” ile kastedilen nedir? Sözgelimi kuş mu? Meselâ serçe, kanarya veya karga mı? Cenab-ı Allah, misâl sadedinde niçin sivrisinekten, hatta üstündeki bir varlıktan söz ediyor? Mütercim ayette ne denmek istendiğini anlamadan ibareyi çevirmeye kalkışmıştır. Çünkü burada ‘fevka’ (üst) sözcüğü, “küçüklük bakımından daha üstünü” mânâsındadır. Dolayısıyla ayette, “sivrisineğin, hatta ondan daha küçük birşeyin bile misâl getirilebileceği” söylenmek istenmektedir.
    • Ve o, kesin bilginin tam gerçeğidir. (Hâkka: 51)
    “Kesin bilginin tam gerçeği” ne demektir? Şahsen bir mânâ veremedim. Üstelik bu ibare, bir isim tamlaması. Oysa orijinali, bir sıfat tamlaması: “el-hakk'ul-yakîn”. Mânâsı da kabaca “kesin gerçek” demek. Peki mütercim ne yapmak istiyor? Bunu ifade etmek istemiyorum. Fakat şu kadarını söyleyeyim ki çeviri ciddi bir iştir!
    • Sana şaşmaz ve kesin bilgi gelinceye kadar ibadet et. (Hicr: 99)
    Hz. Peygamber'den, kendisine gelene kadar ibadet etmesinin istendiği şey nedir? “Şaşmaz ve kesin bilgi”. Peki bu ibarenin aslı nedir? Yakîn sözcüğü... “Şaşmaz ve kesin” sözcükleri, yakîn'in karşılığı olduğuna göre, “bilgi” sözcüğünün karşılığı nerede? Yok! Olsun, her çeviride böyle şeyler olur. Biz cümlenin ne dediğine bakalım, sonra da şu çeviriyle ikisini karşılaştıralım: “Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar ibadet et!” 13

    "Kur'an'ın Arapça'dan başka dillere çevrilip, namazda o dillerle okunmasının caiz bulunduğunu, muteber olanın lafız değil, mânâ olduğunu, islâm'ın en büyük imamı tanınan Ebu Hanife , asırlarca evvel, açıkça ifade ve tesbit
    etmiştir." 14

    Hâlbuki imam Ebû Hanîfe‘nin, Arapça telaffuz ve ezber konusunda bir sıkıntısı olmayanların bile namazda başka dillerle kıraat edebileceği konusundaki içtihadının hangi gerekçe ve delillere dayandığı bizzat kendisinden menkul değildir. 15

    Ahmed Hamdi Başar'ın (öl. 1971) yapmış
    Olduğu şu değerlendirme üzerinde düşünmek lâzımdır :
    (...) Bizde dini cemiyetin dışına atmak değil, bilakis inkilâpların emrine vererek yaşatmak lâzımdır . Camileri yıkıp, terkedip onların yerine Halkevleri yapmak suretiyle maksadımızda aslâ muvaffak olamayacağız. Her zaman camide toplanan halk oradan sesimizi duyurmak ; oralarını modern halkevleri haline koymak : din sınıfını ortadan kaldırmak,
    herkesi din ve dünya nâmına konuşturmak mümkündür .
    islâmlık bu bakımdan en modern , en ileri bir dindir. 16
    vesselâm.

    me'hâz.
    11 - Kısakürek, Necip Fâzıl - Çerçeve 2
    12 - Pascal, Blaisse - Düşünceler (Kaknüs Yayıncılık, Önsöz.)
    13 - Cündioğlu, Dücane - Yaşar Nuri Öztürk'ün Parantezsiz Meâlinin Eleştirisi IV -
    14 - Hasan Rıza Soyak, Atatürk 'ten Hatıralar, 1/259, istanbul, 1973
    15 - Ebubekir Sifil - imam Ebû Hanife ve Anadilde ibadet II
    https://ebubekirsifil.com...ife-ve-anadilde-ibadet-2/
    0 ...
  8. 5.
  9. yazdığım yazı 3 seriden oluşmakta idi ve bunun devamında me'hâz düzenlemesi ile atıverdim. allah-ü azimüşşan ilm-i hâkikat nasip etsin, kalpleri mühürlenenlerden oldurmasın âmin ecmâin.
    0 ...
  10. 6.
  11. Kuran, 1000 yıl önce Türkçeye çevrildi, garip bir olay değil bu. Bu mallar istiyor, herkes arapca yazılı her kağıdı yukarı kaldırsın, arapca dondurma reklamlarına ağlamaya başlasın. Yeter amk, insanlar boyuna sizin deliliğinizi mi çekecek?
    1 ...
  12. 7.
  13. kur'an-ı hâkim, 1923 yılına kadar azımsanmayacak kadar az meâl çevirisi ile var idi. o meâl için dahi mecliste münâzaralar yapılmıştır.

    1839'da Tanzimât ilan edilmiş, iki yıl sonra (1841'de) ilk matbû Türkçe Kur'an çevirisi (Terceme-i Tefsîr-i Tibyan) ortaya çıkmış ve II. Meşrûtiyet'e kadar bu çeviriyi yenileri izlemiştir. Bu dönemde , dört adet tamamlanmış eserin yanısıra, eksik kalan ya da tek tek sûrelerin tercüme-tefsirini ihtiva eden birçok risale veya kitap yayımlanmıştır.¹

    tam metin olarak 1923'e kadar 2 terceme vardır.

    meh'âz.
    ¹ Dücane Cündioğlu - Türkçe Kur'an ve Cumhuriyet ideolojisi, sayfa 21.
    0 ...
  14. 8.
  15. Türkçemiz o kadar ilerlemiş ki o meal bile 50. defa sadeleştirilmiş.
    Ayrıca okumak gerekir güzel bir meal.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük