atatürk ün islamiyet ile ilgili sözleri

entry59 galeri0 video1
    34.
  1. kur an ı kerim hakkında:

    'gökten indirildiği sanılan kitap'

    demiştir.

    http://espanol.video.yaho...om/watch/5508617/14485777

    edit: eksileyen arkadaş, bu konuşma da geçen toplam harf sayısı kadar buzlu badem gönderiyorum sana. sen biliyorsun ne yapman gerektiğini
    2 ...
  2. 33.
  3. 32.
  4. (bkz: atatürk ün cuma namazına hiç gitmemiş olması)

    önce şuna bakın da sonra atatürk ve din mevzusunu inceleyin. ayrıca bir sıra gaipten indiği söylenen kitap falan demişti kur'an için. anlayın durumu işte. gün gibi ortada.
    1 ...
  5. 31.
  6. "Türkler, Arapların dinini kabul etmeden evvel büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra millî rabıtalarını gevşetti,millî hislerini uyuşturdu."
    0 ...
  7. 30.
  8. --spoiler--
    "Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir, adeta halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. isteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır.."
    --spoiler--
    Atatürk-1926

    Andrew Mango, Atatürk isimli kitap Sayfa:447

    *********
    her akıllı insan gibi kendisi deisttir.
    5 ...
  9. 29.
  10. biz ilhamımızı gaipten değil doğrudan halktan almış bulunuyoruz.bizim devlet programımız cumhuriyet halk partisi programıdır,bu program gökten indiği zannedilen kitaplarla bir tutulmamalıdır.

    not:sözler birebir doğru değildir fakat manasında değiştirme yapılmamıştır.
    0 ...
  11. 28.
  12. "Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz" (M.Kemal Atatürk)
    1 ...
  13. 27.
  14. türkçü olması da islam hakkındaki görüşlerini etkilemiştir.
    3 ...
  15. 26.
  16. Atatürk'ü putlaştıranların,bu kadar bilgi çöplüğünün olduğu bir dönemde böylesi büyük bir şahsiyetin ettiği lafızları bile inkar edebilecek ortam yakalamış olması ne vahim.
    dindar kesimin,Atatürkçü geçinen bazı dinsizlerin ekmeğine yağ sürercesine Atatürk hakkında ettikleri dinsizlik kelamları yazıktır. Atatürk islamiyete saygılı ve müslüman bir insandı. Atatürk her zaman din'in çağın gelişimlerine göre entegre edilip uygulanmasını istemiştir. bu din'i değiştirmek değil aksine günümüz teknolojisi ile entegrasyon işlemidir. kapanmak isteyen kapanabilmeli, okumak isteyen hatun okuyabilmeli, düşünmek isteyen düşünüp saygı çerçevesinde ifade edebilmelidir. zaten insanımız Atatürk 'ün yaklaşımını anlayabilmiş olsaydı ne bu dolandırıcı istismarcılar nede Atatürkçüyüm diye geçinen ahlaksızlar prim yapabilirdi atatürk üstünden.

    (bkz: olay okumakta bitiyor benjamin)
    0 ...
  17. 25.
  18. Din kişisel bir olgu olduğu üzere Atatürk'te bir yönetici ve komutan olması dışında insandır. Dini görüşleri onu ilgilendirir.
    1 ...
  19. 24.
  20. gençlik yıllarında ittihatçı olmasının da etkisiyle islam'ı arap dini olarak görmüş ve açıkçası biraz kötülemiştir. lakin annesi zübeyde hanım'ın dindarlığından etkilenmiş ve görüşleri değişmiştir. özellikle milli mücadelenin ilk yıllarında çok kuvvetli bir islam hatibi olarak milletin karşısına çıkmıştır. cumhuriyetin ilk yıllarında batılılaşma rüzgarıyla islam'a yine soğuk durmuşsa da anadolu seyahatleri sırasında milletin dinini eleştirmek yerine anlaşılır hale getirmek gerektiğini düşünmüş ve kur'anı hemen türkçeleştirmiştir.

    lakin her ne olursa olsun ölümüne yakın dönemde ciddi manada islam'a dönüş yapmıştır. bir çok çevre tarafından gizlenmiş olsa da yaveri ve en büyük sırdaşı salih bozok'dan öğrendiğimize göre son aylarını baya uhrevi bir havada geçirmiştir.
    0 ...
  21. 23.
  22. yozlaşma için suçlamak yanlıştır. o dönemi kim biliyor ki.
    1 ...
  23. 22.
  24. el yazısından yolka çıkarsak dini bütünleyen bazı temel ilkelere kökten karşı duruyor, eski köye yeni adet getirmek ister gibi, niyeti masum olabilir ama sonuçları iyi olmadı kesinlikle, şu anki ahlaki yozlaşma ve dinden uzaklaşma bunun somut kanıtı.
    2 ...
  25. 21.
  26. üzerine kitaplar yazılmış konudur.en önemli nokta şudur,atatürk kur'an ın anlaşılabilmesi için kur'an i türkçeye çevirtmiştir.ezanı ve hutbeleri türkçe okutmuştur.
    1 ...
  27. 20.
  28. atatürk müslüman değildir. yani hiç bir dine bağlı olmadığı büyük ihtimaldir.
    *

    yani islamiyeti övmüştür bir çok kez ama sanırım politik bir hamleydi bunlar.

    yalnız ölmeden son sözü ve aleyküm es selam olmuştur.
    0 ...
  29. 19.
  30. insanları birleştirme kenetleme amacıyla söylenen sözlerdir.tıpkı rusya'nın desteğini almak için ''ilerde komunizm'i düşünebiliriz'' dediği gibi.
    2 ...
  31. 18.
  32. Can Dündar'ın "Mustafa" adlı filminden.Atatürk"ün meclis konuşması.
    "Bizim devlet idaresindeki ana programız CHP programıdır.Bunun kapsadığı prensipler,idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır.Fakat bu prensipleri "gökten indiği sanılan!!! kitapların" dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır.Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil,doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz..."
    Bu sözlerin yeterince açık olduğuna inanıyorum...
    1 ...
  33. 17.
  34. cumhuriyet öncesi ve sonrası diye iki kısma ayrılan sözlerdir.
    3 ...
  35. 16.
  36. dikkat edilirse atatürk islam ile ilgili övgü dolu sözlerini kurtuluş savaşı başlangıcı ve sürecinde halka hitaplarında söylemiştir. çünkü halk kurtuluş savaşına gavur ile savaşmak, dinin elden gitmesine engel olmak mantığı ile katılmıştır.

    atatürk'ün cumhurbaşkanı olduktan sonra islamiyet ile ilgili hatırladığım sözü şudur:

    "bizim devlet idaresindeki ana programımız cumhuriyet halk partisi programıdır. bunun kapsadiği prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. biz, ilhamlarımızı gökten va gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz"
    4 ...
  37. 15.
  38. 14.
  39. Din, bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir.

    Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz.

    Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır.
    *
    2 ...
  40. 13.
  41. 12.
  42. --spoiler--
    Paşa'nın el yazısıyla kaleme aldığı o notların "Millet" bölümünden satırlar:"

    Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilâkis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammedin kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu.

    Bu Arap fikri, ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammedin dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, hayatlarını Allah kelimesinin, her yerde yükseltilmesine hasretmeye mecburdurlar. Bununla beraber, Allaha kendi milli lisanlarında değil, Allahın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe, Allaha ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok asırlar, ne yaptığını bilmeksizin, adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuranı ezberlemekten beyni sulanmış, hafızlara döndüler. Başlarına geçebilmiş olan haris serdarlar, Türk milletince karışık, cahil hocalar ağzıyla, ateş ve azap ile müdhiş bir muamma halinde kalan, dini, hırs ve siyasetlerine alet ittihaz ettiler. Bir taraftan Arapları zorla emirleri altına aldılar, bir taraftan Avrupada Allah kelimesinin ilâhî parolası altında Hıristiyan milliyetleriylerine ilişmeyi düşünmediler. Ne onları ümmet yaptılar ne de onlarla birleşerek bir kuvvetli millet yaptılar. Mısırda, belirsiz bir adamı halifedir diye yok ettiler, hırkasıdır diye bir palaspareyi, hilafet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular, halife oldular. Gâh şarka, cenuba, gâh garb veya her tarafa birden saldıra saldıra, Türk milletinin Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlarını, benliğini unutturacak Allahla mutevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. Milli duyguyu boğan, fani dünyaya kıymet vermeyen, sefaletler, zaruretler, felaketler his olunmaya başlayınca, asıl hakiki saadete öldükten sonra ahirette kavuşacağını vat ve temin eden dini akide ve dini his, millet uyandığı zaman onun şu acı hakikati görmesine mani olamadı. Bu feci manzara karşısında kalanlara, kendilerinden evvel ölenlerin ahiretteki saadetlerini düşünerek veya bir an evvel ölüm niyaz ederek ahiret hayatına kavuşmak telkin eden dini hissi; dünyanın acısı duyulan tokatıyla derhal, Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. Türk vicdanı umumisi, derhal, yüzlerce asırlık kudret ve küşayişiyle, büyük heyecanlarla çarpıyordu. Ne oldu? Türkün milli hissi, artık ocağında ateşlenmişti. Artık Türk, cenneti değil, eski, hakiki büyük Türk cedlerinin mukaddes miraslarının son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. işte dinin, din hissinin Türk milliyetinde bıraktığı hatıra…“
    --spoiler--

    dini eleştiriden daha çok islamiyeti yanlış yaşayan kişi eleştirisi gibi durmaktadır.
    3 ...
  43. 11.
  44. edit: eksi veren arkadaşa sesleniyorum!! burada alta üste "elçiye zeval olunmaz" diye eşşek kadar yazdım!! olmaz böyle ya..

    not: elçiye zeval olunmaz..

    Paşa'nın el yazısıyla kaleme aldığı o notların "Millet" bölümünden satırlar:"

    Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilâkis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammedin kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu.

    Bu Arap fikri, ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammedin dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, hayatlarını Allah kelimesinin, her yerde yükseltilmesine hasretmeye mecburdurlar. Bununla beraber, Allaha kendi milli lisanlarında değil, Allahın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe, Allaha ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok asırlar, ne yaptığını bilmeksizin, adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuranı ezberlemekten beyni sulanmış, hafızlara döndüler. Başlarına geçebilmiş olan haris serdarlar, Türk milletince karışık, cahil hocalar ağzıyla, ateş ve azap ile müdhiş bir muamma halinde kalan, dini, hırs ve siyasetlerine alet ittihaz ettiler. Bir taraftan Arapları zorla emirleri altına aldılar, bir taraftan Avrupada Allah kelimesinin ilâhî parolası altında Hıristiyan milliyetleriylerine ilişmeyi düşünmediler. Ne onları ümmet yaptılar ne de onlarla birleşerek bir kuvvetli millet yaptılar. Mısırda, belirsiz bir adamı halifedir diye yok ettiler, hırkasıdır diye bir palaspareyi, hilafet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular, halife oldular. Gâh şarka, cenuba, gâh garb veya her tarafa birden saldıra saldıra, Türk milletinin Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlarını, benliğini unutturacak Allahla mutevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. Milli duyguyu boğan, fani dünyaya kıymet vermeyen, sefaletler, zaruretler, felaketler his olunmaya başlayınca, asıl hakiki saadete öldükten sonra ahirette kavuşacağını vat ve temin eden dini akide ve dini his, millet uyandığı zaman onun şu acı hakikati görmesine mani olamadı. Bu feci manzara karşısında kalanlara, kendilerinden evvel ölenlerin ahiretteki saadetlerini düşünerek veya bir an evvel ölüm niyaz ederek ahiret hayatına kavuşmak telkin eden dini hissi; dünyanın acısı duyulan tokatıyla derhal, Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. Türk vicdanı umumisi, derhal, yüzlerce asırlık kudret ve küşayişiyle, büyük heyecanlarla çarpıyordu. Ne oldu? Türkün milli hissi, artık ocağında ateşlenmişti. Artık Türk, cenneti değil, eski, hakiki büyük Türk cedlerinin mukaddes miraslarının son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. işte dinin, din hissinin Türk milliyetinde bıraktığı hatıra..

    kaynak: medeni bilgiler sayfa 364 - 403 ( atatürk'ün kendi el yazması )

    atatürk'ün orjinal el yazması metinleri;
    http://www.merih.net/ata/atayaz2/Ata365.jpg
    http://www.merih.net/ata/atayaz2/Ata367.jpg
    http://www.merih.net/ata/atayaz2/Ata369.jpg
    http://www.merih.net/ata/atayaz2/Ata371.jpg
    http://www.merih.net/ata/atayaz2/Ata373.jpg
    http://www.merih.net/ata/atayaz2/Ata375.jpg
    http://www.merih.net/ata/atayaz2/Ata377.jpg
    http://www.merih.net/ata/atayaz2/Ata379.jpg
    http://www.merih.net/ata/atayaz2/Ata381.jpg
    http://www.merih.net/ata/atayaz2/Ata383.jpg

    hatırlatma not: elçiye zeval olunmaz..
    13 ...
  45. 10.
  46. "Biz ilhamımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.."
    K. Atatürk ( 1 Kasım 1937)
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük