Eğer gerçek olsa bile, ki zaten uydurma olduğu malum, islam ruhbanlıkla kuşatılma değil aksine ruhbanlığı yıkan bir dindir. Kimse peygamberin mezarını kurtarmakla ateşten kurtulmaz.
Zaten ateşlik değildir o başka; lakin ateşlik olup da böyle ilginç yollarla maziyi temize çıkarmak hayaldan öte de değildir.
Bakıyorum da atatürk ü ahirette cehenneme gönderenler yine gelmiş vakit kaybetmeden. Kimin cennetlik kimin cehennemlik olduğunu allah bilir yalnızca, sap yiyin ama saman sıçarken dikkatli olun kıçınıza batmasın.
atatürkü şerefsizlerin elinden kurtarmak için uydurulmuş bu hikayeyi kullanarak tekrar tekrar saldırmayın..
biz gerçek atatürkçüler olarak bu hikayenin uydurmasyon olduğunu biliyoruz..
ancak atatürk bu tür şeylere ihtiyacı yoktur..
Acaba neden kurtarmistir? Kendi ulkesini allah allah diyerek kafirden kurtaran turk milleti acaba mezarin yikildigini ogrense ne olurdu? Taze cumhuriyet oyle bir buhrana duserdi ki evlere senlik. Turk halki ulkesini iman dolu gogsuyle kurtarmistir. Vatan ve dini icin savasmis yokluk icinde direnmistir. Kimse muassir medeniyet seviyesine gelek yeter ya bu kapitalistler gun yuzu gormedik diye degil. Ilk meclis haci hoca seyh takimiyla doludur. Halkin dindarligi kurtulusa giden yoldaki tek cimentodur. Ulus birligi diye bir sey yoktur o donemde. Osmanli halka kimligini untturmustur. Halkin etrafinda toplandigi tek sey dinidir. Anayasa da bile devletin dini islam yazilidir. Istersen yazma. Kuffari kovan bu halk biz ne icin savastik deyip seni de alasagi eder. Devlet ne zaman kurumsallasti rayina oturdu o zaman laiklik anayasaya girdi. Simdi orduyu araplarin ustune salmak mi ( o donem icin) daha hesapli yoksa mezarin yikilmasinin ardindan cikacak ic karisikligi infiali bastirmak mi?
telgrafın gerçekliği de, gerçekliğinin çürütülmesi de muallakta olandır. ama ulu önderin dine saygılı bir müslüman olmasından mütevellit olması kuvvetle muhtemeldir. buradaki ana nokta atatürk e dinsiz diye bok atıp, bu olayın kurgu olduğunu söyleyenlerin şeriatla yönetilen ve peygamber efendimizin mezarının bulunduğu topraklara hükmedenlerin bu tip bir davranış yapmış veya yapabilecek olmasını hiç sorgulamamasıdır. ikiyüzlülük böyle bir şeydir zira.
''peki bu belge şimdi nerede? kimin koruması altında? bu da bilinmiyor'' yazılmış.
yani... yani... göttende uydurulmuş olabilir.
hele ki evren gibi atatürkçülük ile müslümanlığı sentezlemeye çalışan bir adamın eline böyle bir belge geçecek ve hadi saklayalım bunu diyecek.
bugüne kadar vatan ve millet için hiçbir şey yapmamış aksine dış güç destekli bölücü ayaklanmaların parçası olmuş ve zaten bölücülükten başka hiçbir işe yaramayan gerici, istemezükçü, şakirt ve yobazların çekemediği olay.
aynı atatürk gerici yobazları istiklal mahkemelerinde yargılayarak astırmış ancak malesef irticacıların kökünü kurutamamıştır.
hakkında yazılanlara bakıldığında, doğruluğu ya da yanlışlığı değil, özellikle atatürk illa da kötü görünsün isteyenlerce, ellerinde de hiç bir argüman, şahit, bilgi olmadığı halde reddedilen harekettir.
lan şerefsiz sapıklar; allah belanızı versin e mi. sadece bu ülkede değil, tümden islam dünyasında tanınan ve sevilen bir adam söylüyor bunu. hatırlayanlar bilirler, bir türk vatandaşı, ağır bir suçtan ötürü idama mahkum olmuştu suud ülkesinde. devlet ricali tüm çabalarına rağmen engelleyemedi bu infazı da, nevzat yalçıntaş, kral ailesi ile varolan sıkı ilişkisini ve karizmasını kullanarak herifin kelleyi kurtarmıştı. işte bu adam söylüyor, belgesini, delilini gördüğünü iddia ediyor. yok ama, illa kendi sapık, ingiliz ve vatikan ajanı hocasının dediği doğrudur bu sapık insanların.
diğer yandan, hiç bir şahidi ve delili olmasın diyelim. yahu sana ne zararı var böyle bir kurtarma operasyonunun. size giren çıkan ne. neyiniz eksiliyor atatürk böyle bir harekette bulununca. manyaklık derecesine varan bir saplantı oluşmuş bünyenizde, gidin tedavi olun. iki doz atasilin alın kalçadan, bak bişeyciğiniz kalıyor mu.
(#13646767) başlığının güncellenip hatalarından arındırılması sonucu açılmış başlık.ilk başlık 1919 demektedir ki o tarihte gönderilecek bir "ordu" yoktur.yine 1919 da suudi krallığı diye bir krallık da yoktur.
gelen ayarlar üzerine hikaye uptade edilmiş ve tekrar piyasaya sürülmüş anlaşılan.
yükselme dönemindeki yani en güçlü dönemindeki osmanlı devleti ile, istiklâl harbini tekalif-i milliye emirleri ile vermiş yeni türkiye cumhuriyeti'ni bir tutabilenleri görmemize sebebiyet vermiş yalandır.
bağnazlık öyle kötü bir şey ki, insanların sağlıklı bir mukayese yapmasına bile engel oluyor.
tekrar edelim:
yeni doğmuş türkiye'nin değil medine'yi, dibindeki toprağı, hatay'ı bile silahla almaktan imtina ettiği bilinen bir gerçektir. inanmayanlar mustafa kemal atatürk üzerine yazılmış eserleri bir gözden geçirsinler. bilhassa rıfkı atay'ın eserlerini. bu bir tenkit değil. mustafa kemal, realist birisi idi ve dibindeki hatay'a silahla yürümenin bile başına ne işler açabileceğini bilirdi.
fransa'nın bunu bir onur meselesi yapıp yeni bir savaş başlatmasından çekinirdi. çekinmekte de haklıydı. devletin imkânı kıt, gücü sınırlıydı.
diğer husus...
türk ordusunun olası bir medine yürüyüşünde karşısında bulacağı yalnızca arap kabileleri değil fransız ve ingiliz orduları idi.
mustafa kemal biraz yukarıda bahsettiğim ve şimdi tekrar söyleyeceğim gibi realist birisi idi.
gücünü ve gücünün nelere yetip yetmeyeceğini bilen; boşa kurşun sıkmayan bir liderdi.
coğrafya ve lojistik imkanları sorun olarak gören zihniyet hiç osmanlı dönemi haritası görmemiş demektir. kanuni sultan süleymandan sonraki osmanlı devleti haritalarını bir inceleyin bakalım uzaklık nedir, nereler kadar gidilmiş.o haritalara baktığınızda linkini gönderdiğiniz harita size küçücük gelecektir.
türk müslümanları için mezara saygı diye bir kavram vardır. ama suudiler puta tapma olmasın diye çoğunu yok etmişlerdir.
" allah isterse dinine bir düşmanı eliyle de yardım eder " sözünün gerçekleştiği durumdur. kemalist laik jakobenler bir yerlerini yırtmasın zoruma gitmedi, allahın bir sünneti gerçekleşmiş demekki sıkıntı yok.