bir tarafın hz. muhammed'e bir tarafın atatürk'e hakaret ettiği şu durumda yazılması gerek diye düşündüm.
yıllar önce ismini hatırlayamadığım bir kitapta okuduğum görüş.
bu hikayeyi bazılarınız bilir, ben eksik anlatıyor olabilirim bilmiyorum.
bir gün mustafa kemal gazetecilerle söyleşi yapmaktadır. rutin bir söyleşidir. muhabbet tarihteki büyük liderlerden ve başarılarından açılmışken gazetecilerden biri şu soruyu yöneltir:
- paşam siz kendinizi fatih sultan mehmet'ten başarılı buluyor musunuz?
mustafa kemal net bir şekilde cevap verir: 'tabi ki hayır. onun zamanın da istanbulu feth etmek, şimdinin kurtuluş savaşını kazanmaktan çok daha zordu.' der.
- peki paşam sizce dünyanın en büyük en başarılı insanı kimdir ?
paşa susar, cevap vermez.
- napolyon mu?
+ ...
- edison mu?
+ ...
- kanuni mi?
+ ...
- ozaman sizsiniz paşam sizin yaptıklarınızdan daha büyük kim ne yapmış ki?
+ hayır. ben de değilim.
- ozaman kim?
+ hz. muhammed s.a.v. efendimiz.
- neden.
+ o ki yazdığı kitap binlerce yıl sonra hala milyonlarca kişi tarafından okunmaktadır. milyonlarca kişi o kitabı ezbere bilmektedir. bundan daha büyük bir başarı olabilir mi? bu ancak en büyük saygıyı ve sevgiyi hak etmektedir.
hikaye böyle. ancak hangi açıdan bakarsanız bakın söyledikleri çok mantıklıdır.
ilgin bir hikayedir. doğruluğundan emin olamasak da atatürk'ün böyle alçakgönüllü bir yaklaşımda bulunabileceğini tahmin etmek hiç zor değil. kendisin de söylediği gibi 1400 yıl sonra bile milyarlarca insan hz. muhammed'in peşindedir. atatürk zamanın ötesine geçebildiği için geçenbilenleri de iyi bilip değerlendirebiliyor.
"biz ilhamlarımızı gökten indiği sanılan kitapların dogmalarından değil doğrudan doğruya hayatın kendisinden alıyoruz" (bkz: atatürkün son meclis konuşması) celladına secde etmiş bir milletin evladı olmanın acısını yüreğinde hissetmiştir.
milliyetçi olması bu dayanılmaz manzaranın acısını daha da katlamıştır. kuranın Türkçe mealini hazırlatarak bin yıldır tek kelime anlamadan kuran okuyan milletine kuranı anlama fırsatı vermiştir ki, bu kuranı eleştiriye açık hale getirmek amacıyla yapılmıştır.
FUSSiLLET 44
Şayet biz, bu Kur'ân'ı yabancı bir dille meydana getirseydik, (inkarcı müşrikler) derlerdi ki: O'nun âyetleri açıklansaydı ya.. Arab'a yabancı dille mi? De ki: O, imân edenlere doğru yolun rehberidir, (gönüllerde) şifâdır. inanmayanların ise kulaklarında bir ağırlık vardır. Kur'ân, onlara kapalı ve karanlıktır. Sanki onlar uzak bir yerden çağırılırlar (gibi bir halleri vardır).
ayeti mucibince bin yıl gecikmeli de olsa, türke türkçe kuran okuma fırsatı vermiştir ki ,okuyup anlasınlar doğru yolu bulsunlar diye..