atatürk ün hayatından ibretlik kesitler

entry12 galeri0
    1.
  1. ulu önder mustafa kemal atatürk'ün hayatından ibretlik kesitler. gerçekten mustafa kemal'in hayatı her anı her saniyesi biz gençler için ibretlik.
    --alıntı--
    birgün gazi hazretleri bir kokteylde iken yanına bir genç yaklaşır. o esnada gazi hazretleri etrafındaki dost halakası ile sohbet etmektedir.

    genç usulca ve edeple sorar:

    - atam sizin için diktator diyorlar, doğru mu?

    gazi hazretleri acı bir tebessümle delikanlıyı şöyle bir süzer. yanıbaşındaki yaveri genci dışarı çıkarmak için atılır fakat gazi buna engel olur.

    - ah be çocuk, der, ben diktator olsaydim sen bana bu soruyu sorabilir miydin?

    salondakilerin, gencin ve yaverin gözlerinden yaşlar sular seller gibi akar..o gun orada bulunanlar bu ibretlik olayı nesilden nesile ağlayarak anlatagelmişlerdir.
    --alıntı--
    13 ...
  2. 2.
  3. --alıntı--
    Falih Rıfkı Atay'ın aktardığına göre Başkumandan Atatürk, yanında subaylar olmadan, tek başına şehri gezmeye çıkmış. Devrin ünlü oteli Kramer'e gitmiş. Otelin lokantası bir hayli kalabalıkmış. Garsonlar tek başına gördükleri Mustafa Kemal'i başta tanıyamamışlar ve yer olmadığını söylemişler. Sonra içeridekilerden biri tanıyınca, ortalığı bir telaş alıyor ve hemen Atatürk'e yer buluyorlar. Atatürk rakısını söylüyor. Sonra yanındaki şefe soruyor:
    - Kral Konstantin, bu otele gelip rakı içti mi?
    - Hayır Paşa efendimiz.
    - Öyleyse izmir'i niye almak istemiş ki?

    Görüleceği gibi rakı Atatürk'ün gözünde de kendi başına bir güzellik değil, bulunduğu mekanı da güzel kılan bir içkidir.
    --alıntı--
    3 ...
  4. 3.
  5. --spoiler--
    "bir gün bir köylü atatürk'ün orman çiftliği sınırları içindeki bir tarlayı, kendi tarlasıymış gibi sürüyordu. onu gördüler. uyardılar, dinletemediler. bunun üzerine atatürk'e söylediler.

    atatürk denetlemeye çıktığı zaman o tarafa gitti. yanındakiler toprağı sürmekte olan köylüyü göstererek:

    - işte budur, dediler.

    atatürk yavaş yavaş ona doğru yürüdü; yaklaşınca sordu:

    - burada ne yapıyorsun?

    köylü gülümsüyordu. son derece sevip saydığımız, fakat asla korkmadığımız bir insan karşısında nasıl durursak köylü de öyle duruyordu. sakin bir sesle cevap verdi:

    - tarlayı sürüyorum.

    - iyi ama, bu tarla senin midir?

    - değildir.

    - kimindir?

    - atatürk'ündür!..

    köylü bu cevapları vermekle suçu kabul etmiş oluyordu. bu itibarla dava kaybolmuş demekti. atatürk, kendi toprağına tecavüz edildiği için değil, haksızlık yapıldığı için sertlendi ve sordu:

    - iyi ama, sen başkasına ait bir toprağın ona sorulmadan ve izin alınmadan sürülüp ekilemeyeceğini bilmiyor musun?

    köylü hiç telaş etmiyordu. aynı sükunetle dedi ki:

    - biliyorum, fakat benim bu tarlayı sürüp ekmeye hakkım vardır!

    atatürk'ün kaşları çatıldı, büyük bir merak ve hayretle ona sordu:

    - bu hakkı nereden alıyorsun?

    - çok basit... atatürk bizim babamız değil midir? insan babasının tarlasını sürüp ekerse kabahat mi işlemiş olur?

    atatürk'ün yüzünde takdir ve sevgi duygularının en coşkununu anlatan engin bir gülümseme oldu; köylünün sırtını okşadı ve:

    - haklısın!.. diyerek uzaklaştı."

    bu davranış karşısında herkes boynunu bükmüş ve gözyaşlarını tutmaya çalışıyordu.
    --spoiler--
    4 ...
  6. 4.
  7. -alıntıdır-

    "Ben bu millete herşeyi öğrettim,uşaklığı öğretemedim"

    "ingiliz kralı VIII. Edward istanbul'a Atatük'ü ziyarete geldigi zaman,
    Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti. Ziyafetten önce,
    --"Bana ingiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur,
    onu bilen birisini, yahut bir aşçı bulunuz !...dedi.

    Ve nihayet bu sofra merasimini bilen bir zattan ögrenerek sofrayı o
    şekilde düzene koydular... Akşam kral sofraya oturunca kendisini
    kral sarayında zannederek memnun oldu. Atatürk'e dönerek:
    - "Sizi tebrik eder ve teşekkür ederim. Kendimi ingiltere'de
    zannettim" diyerek memnuniyetini bildirdi. Sofraya hep Türk
    garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak,
    elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de
    halılara dagıldı.

    Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Kral'a:
    - "Bu millete her şeyi ögrettim, fakat uşaklıgı ögretemedim!"
    dedi. Bütün sofradakiler Atatürk'ün bu sözlerine hayran oldular.
    Atatürk garsona da "vazifene devam et" emrini verdi
    2 ...
  8. 5.
  9. --spoiler--
    "bir keresinde yeni kazılmış bir siperin dışında oturuyordu. bir ingiliz bataryası sipere ateş açtı. toplar menzili buldukça, şarapneller gitgide daha yakına düşmeye başladı vurulması matematiksel olarak kesindi. kurmayları sipere girmesi için yalvarmaya başladılar.

    hayır dedi. saklanmak adamlarım için kötü bir örnek olacaktır

    ilgisiz ve soğukkanlı bir tavırla kurmaylarıyla konuşurken, bir sigara yakıp, gayet sakin onu içti.

    bu arada aşağıda siperin güvenliği altında duran adamları, büyülenmiş gibi onu seyrediyorlardı. düşman topları bir başka hedefe yöneldiler. patlayan şarapnellerin tozlarına bulanmış olsa da, mustafa kemal'e yine bir şey olmamıştı
    --spoiler--
    http://www.habercem.com.t...asil-dururdu-_103693.html
    2 ...
  10. 6.
  11. 7.
  12. 8.
  13. ''benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir, adeta halkı bir kapana kıstırırlar. benim halkım demokrasi ilkelerini gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. batıl inançlardan vazgeçilmelidir. isteyen istediği gibi ibadet edebilir. herkes kendi vicdanının sesini dinler. ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır.. ''

    atatürk-1926 (andrew mango, atatürk syf. 447)
    0 ...
  14. 9.
  15. «türkler arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne arapların, ne aynı dinde bulunan acemlerin ve ne de mısırlıların vesairenin türk'lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi.. bilakis, türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. bu pek tabii idi. çünkü muhammed'in kurduğu dinin gayesi milliyetlerin fevkinde şamil bir arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. bu arap fikri ümmet kelimesi ile ifade olundu. muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa hayatlarını allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular. bununla beraber, allah'a kendi lisanında değil allah'ın arap kavmine gönderdiği arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. arapça öğrenmedikçe allah'a ne dediğini bilmeyecekti. bu vaziyyet karşısında türk milleti bir çok asırlar ne yaptığını ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler.»

    dil tarih yüksek kurumu - atatürk'ün el yazmaları 1998 / prof. afet inan
    0 ...
  16. 10.
  17. «kimi yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına bir bez, ya da bir peştemal ya da benzer bir şeyler atarak yüzünü, gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere karşı ya arkasını çevirir, ya da yere oturarak yumulur. bu durumun anlamı, gösterdiği nedir?
    efendiler uygar bir ulus anası, ulus kızı bu şaşırtıcı biçime, bu vahşi duruma girer mi? bu durum ulusu çok gülünç gösteren bir görünüştür. hemen düzeltilmesi gerekir.»

    atatürk'ün söylev ve demeçleri, türk inkılap tarihi enstitüsü yay., c. ii., s. 217.
    0 ...
  18. 11.
  19. «mekkeliler arapları kendi mabetlerine çekebilmek için arap yarımadasının muhtelif yerlerinde mabut tanılan 360 putu kabede yerleştirmişlerdi. kabenin kutsiyetini yahudi ananelerine de raptetmişlerdi. bu uydurmalara göre ibrahim, karısı hacer ile oğlu ismail'i buraya getirmişti. bunların hepsi, bittabi, sonradan uydurulmuş masallardır.»

    kendisinin yazdığı tarih kitabı - cilt 2, sayfa85,

    bu kadar zeki ve muhteşem bir adamın ateist olması gerekirdi zaten.

    gaspiralinin uyarısı: atatürk atesit değil deisttir.
    0 ...
  20. 12.
  21. - O(sifir) nedir ?
    ? Sizin yaninizda benim atam.

    Kemalistleri anlatmak icin yazilan bir yazida gecen bir fikra.
    Mal lan bu insanlar.
    Cevaba bak.. allam ya, bir de utanmadan bunlar atam izindeyiz diye
    pankart tasirlar olur olmadik yerde. 10. yil marsini cigirirlar.

    Her babayigit cekemez o kadar sene bu kazmalari.
    Dusunsene ciddi konulari konusamazsin,
    Geyik yapamazsin bu andavallarla.
    Ne yapacan atsan atamazsin, satsan kimse almaz.
    Zor hacim zor.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük