evet yanlış duymadınız. atatürk'e hakaret olarak gördüğünüz kamâl ismi, atatürk'ün 1935 yılında bilerek ve isteyerek değiştirdiği adıdır. atatürk mustafa ve kemal isimlerini arapça olduğu için sevmezdi. bundan dolayı adını eski türkçe'de kale anlamına gelen kamâl olarak değiştirmiştir. dinci kesim ise kamâl'ın ibranice put anlamına geldiğini iddia ederek atatürk'ün yahudi olduğunu iddia eder. aslında atatürkçülerin kamâl adını hakaret olarak görmesinin nedeni de dincilerin bu iddiasıdır.
ayrıca atatürk'ün uşağı cemal granda'nın ‘atatürkun uşağı idim’ adlı kitabının 48.sayfasında yer alan ibareyi okuyunuz : “türk dilinin sadeleşmesine, özleşmesine, yabancı sözlerden arınmasına önem verildiği günlerdeydi. ‘kemalin arapça olduğu ve türkçede ‘kamâl’ diye bir söz bulunduğu ileri sürülmüş; atatürk de bu görüşü uygun bularak ‘kemal’ yerine ‘kamâl’ diye yazmağa başlamış. bizim bundan haberimiz yok. yine onu mustafa kemal diye biliyoruz. müstahdem arasında polislikten emekli olmuş kemal adlı bir de sofracı vardı. askerliğini köşkte hizmet ederek yapıyordu. bir akşam sofrasında üç kadeh içtikten sonra atatürk bize dönerek şaka şeklinde: "dünyada ne kadar kemal varsa hepsi eşektir..." dedi. sofracı kemal şaşaladı. ne diyeceğini bilemedi. toparlandı. dili tutulmuş gibiydi. dudakları titriyordu. gözlerini atatürkün yüzünden ayıramıyordu. hepimiz bunun altından ne çıkacak diye merakla beklerken, atatürk sözlerini şöyle bitirdi : "haaa anladım. sen bana bakıyorsun. sen de kemal'sin demek istiyorsun. ben artık kamâl oldum. kemal'ler başının çaresine baksın..." dedi. atatürkun son kartvizitinde ‘kamâl atatürk’ yazılıydı ve bu kartvizit, ölümüne kadar değişmedi. fakat ben bu kamâl adını hiç tutmadım. bir türlü ısınamadım. bu adı niye almış ? .... kamâl adını nereden çıkardılar bilmiyorum.”