son on iki yılda içeriğini birebir yaşadığımız durumu yıllar evvel sezip, 20 Ekim 2017 tarihinde dikkat çekmek isteyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Türk gençliğinin bu durumda dahi ülkeyi kansız din tüccarlarına bırakmaması için uyardığı hitabedir.
Mevcut vatan hainlerini Çok pis gocunduran hitabedir. Öyle bir üzerine alınırlar ki - ikdidara sahip olanlar.... Cümlesi ve sonrası suratlarına tokat gibi indiği iÇin, ulu önderin ileri görüşlülüğü konusunda şaşkınlıktan, bildiğin aptala dönerler ve bir an iÇin düşünürler - bu adam mübarek mi? Diye. Fakat cehalet kansızlık ve soysuzluk tekrar ağır basar ve - rte dinimiz amin- diyerek ihanetin bir parÇası olmaya devam ederler. Kulakları duymaz, gözleri görmez, beyinleri anlamaz. Çünkü bu ihanetin iÇinde onların rolü kaderlerinde yazılıdır.
ilkokulda türkçe hocamız her hafta yazdırırdı bir yıl içinde de bize bu şekilde ezberletti, bir şey kazanmamış olabilirim aslında ama bir şey kaybetmedim de.
şu sıralar açılıp ibretle okunması gereken hitabe'dır.
bu hitabe şimdiki bulunduğunuz anarşi durumuna, hükümetin haksız ve yanlış idaresine, düsmanların apaçık emellerine ve kör gözlerin inadına inadına beyinlerine sokulmak üzere yazılmıştır.
muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
her türk gencinin bildiği, ancak bugün ilk kez kulak verip ülkesine, kendi insanına ihanet eden, gerici ve faşist kuvvetlere karşı ayaklanırken zihninden tekrar tekrar geçirdiği hitabedir.
atamız vazifemizi belirtmiştir, bugün bunu uygulamak bizim görevimiz. duyarsız kalan da köstek olan da bu vatanın evladı olmaya layık değildir.
ne kadar doğru olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. atam büyük adamsın, ve ileri görüşlüsün.
''Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.''
ileri görüşlülüğün en büyük örneğidir. Neredeyse bir asır önceden bugün yaşanacakları görmüş bir önderin, gençliğe en büyük yol göstericisidir. iyi okumak, anlatılanı iyi anlamak ve yeri geldiğinde gerekeni yapman için sadece senin yettiğini anlatır.
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Lisede ezberledigimde hicbir anlam ifade etmeyen, ancak nutuk'u okuyup bitirdigimde kitabin sonunda yazan ve okudugumda gozyaslarimi tutamadigim, bana ustumde buyuk bi baski hissettiren metin.
türk gençliğinin bugünlerde daha çok okuması gereken hitabedir. zira bugünlerde ne yapmamız gerektiğini anlatıyor.
--spoiler--
Ey Türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Şu kısmının günümüzü anlattığı hitabe: '' ... Bütün bu şerâitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.''. Bu satırları her okuduğumda tüylerim diken diken oluyor gerçekten. Ama en bayıldığım kısmı ise '' ... muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.''