atatürk resmen geleceği görmüş, bugünü anlatmıştır.
"... memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet
ve dalâlet
ve hattâ hıyanet
içinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî
menfaat
lerini,müstevlî
lerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. millet, fakr ü zaruret
içinde harap
ve bîtap
düşmüş olabilir. ..."
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
---
bir asır öncesinden günümüzün fotoğrafını çekmiştir Kemal Atatürk.
Birinci vazifen,
Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkânve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemişbir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgaledilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap vebîtap düşmüş olabilir.Ey Türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
ölümünden bir asır sonrasını görüp bizi uyaran ulu önderimizin biz gençlere hitabesi..
ne yazıktır ki çok sevdiğim atam bir asır sonrasını görüp bizi uyardığı halde, burnumuzun dibinde bitenlere seyirci kalmaktayız.
bu vatanı koruyup kollamakla görevlendirdiğin gençlerden biri olarak sorumluluklarımı yerine getiremediğimi, büyük utanç duyduğumu ve gözlerim dolu bir şekilde bu enrtyi girdiğimi de belirtmek isterim..
onun yerine şu hitabe okunsa ve içselleştirebilse belki şimdi daha özgür, demokratik ve barış dolu bir ülke olabilirdik;
_________________________________
ey türk gençliği! birinci vazifen, insan olmaktır.
insan olmanın yegâne temeli insana sevgidir. hayatın boyunca, insanlara güzelliği, aklı ve adaleti öğretmeyi görev bileceksin. bilgin varsa, bedel beklemeden paylaşacaksın. buna imkân ve şeraitin müsait değilse, yanındaki üç veya beş kişiye katıksız sevgini vermeyi deneyeceksin; onların hayat yükünü bir nebze hafifletmeye çaba göstereceksin. bunu yaparken türk mü, yoksa hindu mu, yamyam mı diye sormayacaksın. çünkü insan, galiplerin hasbelkader çizdiği sınırlara sığmayacak kadar kıymetli bir hazinedir.
dahili ve harici bedhahlarla etrafın çevrili olabilir. sen şerri bahane etmeyecek, hayırhahlığını ilelebet muhafaza ve müdafaa edeceksin. zira kötülük, esarettir. manevi istiklalini ve manevi hürriyetini ancak insan olmakla kazanabilirsin.
düşman bütün tersanelerine girmişse, vazifeye atılmadan önce düşüneceksin. önce, düşman mı diye soracaksın. (çünkü bugün düşman olan yarın dost olabilir.) sonra onu kendine düşman etmek için ne hata yaptığını düşüneceksin. (çünkü düşmanlık, herkes için ağır bir yüktür.) gönlünü kazanmayı deneyeceksin. tersaneyi beraber işletmeyi teklif edeceksin. (öylesi her ikiniz için daha kazançlı olabilir.) sonuç alamasan, bir tersane uğruna düşman olmaya değer mi diye bir kere daha kendine soracaksın. bunları yapabilirsen, inan, dünyanın tüm tersaneleri senin olur. tüm ordular sana boyun eğer. tüm kalelerini terkedecek gücü ve güveni kendinde bulursun.
memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar sana “düşünmeyeceksin!” diyebilirler. kendi çorak ve bencil emellerine seni muhafız ve müdafi yapmak isteyebilirler. kuşaklardan beri süren iktidarlarını bir gün daha korumak için senin damarlarındaki kanı talep edebilirler. memleketin bütün tepeleri kan ve intikam bayraklarıyla donatılmış, bütün mektepleri zaptedilmiş, bütün mahkemeleri elde edilmiş, bütün gazete köşeleri bilfiil müstevlilere terkedilmiş olabilir. millet, cehalet ve propaganda içinde serseme dönmüş olabilir.
ey insan evladı! işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, insan olduğunu unutmamaktır. muhtaç olduğun kudret tanrı vergisi olan vicdanında ve her gün çalışarak geliştireceğin aklında mevcuttur.
bu ülkede sadece hrantın öldürüldüğünü bir tek onun hesap sorcağına sana cahillerin yazı yazdığı yerdir - hranttan başka bir çok gazeteci öldürülmüştür bu ülkede uğurlar - ahmet tanerle-necipler nereye hesap sorsun anladık biz efenim!
-yurttaşlık bilincinin olduğu yerde hepimiz eşitiz ve aynı bayrğın altında yaşadığımız sürece eşietizx -hukun üstünlüğü ve demokrasinin olduğu yerde zaten eşitiz zaten herkesin eşit olduğu zeminde cumhuriyet inşası olsun diye uğraşılmıştır!
türk halkının en asil duygularını hazmedemeyenlerin türk halkını 36 enstise gibi gösterenlerin hoşuna gitmeyen gençliğe hitabedir efenim!
-ne mutlu türküm diyene!
ey turk, kurt, laz, cerkes, bosnak, arap, arnavut, ermeni, yahudi, rum, suryani, hemsin, pomak, cingene ve sayamadigimiz kultur, din ya da etnisitenin gencligi!
birinci vazifen, herhangi bir milletin digerinden ustun olmayacagi gerceginin geregi olarak herkesin esit birer insan oldugunu kabul etmek olmalidir. muhtac oldugun kudret kan grubunda degil vicdaninda mevcuttur.
Ülkenin şu andaki durumu bu değilse nedir sayın okuyucular ?
Artık vatanın bölünmesine ramak kalmış vatan hainleri ülkenin en stratejik noktasına çöreklenmişler oturuyorlar. Ama diyorum hep de diyeceğim bu adamlar aslında hiç bir şey değil. Asıl sorunumuz "cehalet"
tüm bunlara rağmen inadına ak parti diyenler var. artık ben bu insanları aptal olarak değil vatan haini olarak görüyorum. nerde cahil var orada vatan haini var. iki, iki daha dört eder.
--spoiler--
memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler
--spoiler--
şu yukarıdaki satırlar bile atatürk'ün ne kadar elleri öpülesi bir adam olduğunu doğrular niteliktedir.