Geleceği görebilmenin bu kadarı dedirten hitabe. Mustafa Kemal Atatürk yıllarca önceden şu durumu görebilmiş ve gençlere yapması gerekenleri mesaj etmiştir.Ne kadar anlaşıldığı şüpheli olan aslında gayet açık olna bir yazı.
insanın içinden "kahin misin be mübarek" dediği, "memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, mustevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler." sözüyle resmen günümüzdeki durumu analatan, atamız, kanımız, canımız tarafından yazılmış eşsiz eser.
sınıfımdaki 35 öğrenciye tek bir fire vermeden ezberletebildiğim ve sadece ezberlemekle kalmayıp anlamını ve ne tür bir durum içinde yazılmış olduğunu da kavradıklarına inandığım ulu önder MUSTAFA KEMAL iN GENCLIGE HiTABESiDiR.
hele ki bunu kavrayabilenler doğuda yaşayan ve bir çok imkansızlığa rağmen okumaya çalışan öğrencilerse ve bunu siz başardıysanız, derin bir mutluluk sebebidir.
sürekli düşünüyorum.. müstevlilerden bahsediyor.. müstevlilerin ve iktidar sahiplerinin şahsi emellerinin işgalcilerle (emperyalistlerle) işbirliğinden bahsediyor.. bu günkü durumla o kadar benzer ki.. ürperiyor insanın içi..
yalan olmuş hitabedir. Ayrıca ismet inönü tarafından kaleme alınmış olduğu yönünde iddialar mevcuttur. Zaten Atatürk'ün hedef seçtiği genç kitle günümüz gençliği değildir. Çünkü öyle bir gençlik türkiye cumhuriyeti'nde bulunmamaktadır.
vatan topraklari ingiliz'e yunan'a, fransiz'a bilmemneye peskes cekilirken kayitsiz kalan, kerkuk'ten musul'dan banane diyen, ulke sorunlarindan bihaber yasayan,vatanina sahip cikmayan, zevkinin ve uckurunun derdine dusmus sehvet pesindeki gunumuz gencligini gordukce her okundugunda acaba bahsettigi genclik simdi nerede diye dusundurup, umutsuzlandirandir. taa ki son cumlesine kadar..
tum bunlar icin senden ozur dilemekle birlikte, muhtac oldugumuz kudretin damarlarimizdaki asil kanda mevcut oldugunun farkinda oldugumuzu bilmeni isterim ulug ataturk.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bağımsızlık hediye ettiği toplumu ne kadar iyi tanıdığının ve analiz ettiğinin göstergesi olan konuşma metnidir.
Günümüz türkçesi ile yazılmasını gönülden destekliyorum. Tıpkı kutsal kitap gibi bu metin de anlaşılmadan, içindeki mesajlar algılanmadan duvarlarda asılı durmaktadır.
Atatürk olmasaydı piç olurdun önermesine geyik olarak bakan gerizekalı bünyelerin, özellikle ata'nın ileri görüşlülüğünü, onu herkesten farklı kılan dehasını ve dolayısıyla türk toplumunun bağımsızlık yolunda yanan ışığını anlayabilmeleri için günümüz türkçesine çevrilerek her yere asılması kesinlikle gereklidir. Eğer hala anlamamakta ısrar ederlerse sonlarının hüsran olması da kaçınılmazdır.
atamız gençlere sahip çıkmak için, onlara hayal edemiyecekleri bir gelecek verdi. ama biz atamıza sahip çıkmadık. hitabesini bile sadece dilimizde ezberledik.
1000 yıl bile geçse insanlara ışık olacak cümleler topluluğu. dediği gibi ata'nın onun naçiz bedeni toprak oldu ama düşünceleri bizimle. bize kılavuz olmak için. sadece az biraz akıl.
memleketini seven, aklı başında, dürüst, haysiyetli her türkiye cumhuriyeti evladının** bilmesi, benimsemesi ve yeri geldiğinde söylenenleri uygulamaya çalışması gereken, ulu önderin hitabesi. bursa nutku da bu hitabeyle beraber ele alınmalıdır.
Özellikle bu aralar, Türk gençliğinin günde en az bir kere olmak üzere her gün okuması gerektiğine inandığım, Atatürk ün Türk gençliğine seslendiği yazıdır. işin ilginç yanı, şu sıralar okunduğunda, Atatürk ün uzun yıllar öncesinden sanki şu anda bulunduğumuz rezalet durumu görüp bu seslenişi kaleme almış olmasıdır. Ve artık hiç bir şeyle ilgilenmeyen, farklı bir dünyada yaşayan, kendini başka başka ve tuhaf şeylerle meşgul eden Türk gençliğini uyandırmada (eğer okunursa) birinci derecede aktif rol oynayacağına inandığım hitabedir. Zira artık, yumurta kapıya dayanınca, genci yaşlısı demeden, bir uyanma hissi oluşmuş durumdadır. Muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğuna Tandoğan ve Çağlayan mitinglerinden sonra aşırı derecede inanmış durumdayım. Fakat benim endişem damarlarımızda gerçekten asil bir kanın dolaşıp dolaşmadığı değildir.
Acaba, şu an aşırı derecede muhtaç olduğumuz damarlarımızdaki asil kanda bulunan kudret bu milleti kurtarmaya yeter mi? Muhtaç olduğumuz kudreti niye daha yeni yeni farkına varıp da ancak harekete geçebiliyoruz? Yumurtaya kapıya dayandıktan sonra damarlarımızdaki asil kan gerçekten işe yarar mı?
"Atatürk ün Gençliğe Hitabesi" olmasa, bu kendi kendime sorduğum sorulara yanıtım pek de iç açıcı olmayabilirdi. Fakat, ne kadar geç olursa olsun uyanıp da harekete geçtiğimiz taktirde(ki geçtik, hem de fazla fazla) bizi kimsenin durduramayacağını söyleyen Atatürk e sonsuz derecede inanıp güvendiğim için, Atatürk ün bu kadar ileriyi görebildiğini bildiğim için, Atatürk ün Türk milletinin ortak bağımsızlık duygusuna sonuna kadar inandığı için, her zaman, her şart her koşulda bu millete güvenim sonsuzdur..