sendikaları, karşıt gazeteleri ve dergileri kapatmıştır. atatürk zamanından bir gazete veya derginin aleyhte yazması imkansızdır. hatta genelde hep kapalıdırlar. liberal kanatı oluşturan hürriyet ve itilaf fırkası üyeleri hep hapistedir. generallere üniformanızı çıkarıp siyaset yapın deyip generaller orduyu bıraktıktan bir ay sonra hepsini hapse attırmıştır. kazım karabekir de dahil. bu generaller saltanat yanlısı yani bir yerde atatürk karşıtıdır. tek parti dönemini hep sürdürmüş, rejim tehlikede olduğu gerekçesiyle çok partili hayata geçmemiştir. burada da amaç kendini korumaktır biliyordu ki sistem yürümezse ilk giden kendisi olacaktır. cumhuriyeti bir atatürk istemekte olup bu olay tam bir fait accomplidir. anlamak gerekir ki atatürk hakkında idam kararı vardı diğer arkadaşlarını dinleyip saltanat yanlısı olması hiç ama hiç mantıklı bir şey olmayacaktı.atatürk ün yasama döneminde şükrü bey döneminde bir milletvekili yasaya, atatürk e rağmen karşı çıkmış, daha sonra ölüsü bulunmuştur. tek adam olmuş, saltanatı en son noktasına kadar yok edip kendini güvene aldıktan sonra istanbul a ancak 1927 yılının ortalarına doğru gitmiştir. ankara stratejik olduğu için değil işe burada başlandığı için başkent olmuştur. son derece kanlı bir şekilde bastırılan isyanlardan, şapka takmadığı için asılan insanlardan hiç bahsetmiyorum bile. heykelleri de herkes görmekte.
(bkz: erik jan zürcher)
(bkz: feroz ahmed)
(bkz: bernard lewis)
bırakacaktı herşeyi kendi haline, amerikan mandası mı, ingiliz aygırı mı neyse artık, gelip alayımızı dikecek, ülkeyi de 1573 parçaya ayıracaklardı. şimdi o ipnelere hizmet ediyor olacaktık hepimiz ne güzel.
(aslında düşündüm de, şu anda da zaten dolaylı yoldan da olsa aynı şeyi yapmıyor muyuz?)
Kendinden sonra onu zerre miktar anlamayacak olan nesillerin bağımsızlığında baş rol oynamasıdır.
Bilseydin böyle yanlış anlaşılacağını yapar mıydın atam?
bazı orospuevlatlarına yönetmediği savaşlarda dahi taktik hata aratacak kadar özgürlük getirmiş olması. bak ne diyor getirdiği cumhuriyet düktatörlükmüş, bu lafları ancak tarih bilgisinden yoksun acizler söyleyebilir, çünkü bilmezler mustafa kemanl' in isteği ile bir muhalefet partisi kurulduğunu ancak bu partiye anında rejim karşıtları doluştuğu için kapatılmak zorunda kalındığını. kazım karabekir çok büyük bir komutandır, hakkını hiçbir zaman ödeyemeyiz ancak ispanya iç savaşından sonra yanındakilere; ''gördünüzmü tankın, uçağın bir ordu için hiçbir önemi yok'' diyebilecek kadar yeniliklere kapalı bir insandır.
Hata ariyorsan zaten her Tarafi hata da demokrasiyi olene kadar getirmemesi kendisi ve yardakcilari acisindan en buyuk basaridir. Bir kez daha tebrik ediyoruz Buradan.
demokrasiye geçişi sağlamasıdır. buradan bakınca demokrasi iyi birşey gibi gözüküyor. o zamanlar öyle idi. evet. ama şuan da demokrasi adına yapılan dalavereleri görseydi, ve demokrasi adı altında milyonlarca insanı sömüren devlet büyüklerini görseydi. sokarım böyle demokrasiye derdi büyük ihtimal.
ya da atamız demokrasiyi halka çok daha geniş anlamıyla ifade edebilseydi ve herkesin anlayabileceği düzeyde gösterebilseydi şuanda başımızda bu demokrasi düşmanı, faşist yönetime sahip, kendisini padişah sanan adamlar olmayacaktı.
Hata gibi görünen olaylar aslında bir şeylere önayak olmuş ilkadımlardır.
ilk Türk tarih tezi örneği, tez içerisinde birçok hatayı, birçok yöntemsizliği barındırır. Ama ilk Türk tarih tezi Atatürk'ün eseri değildir. Bilimadamlarına söylemiş, bakın bakalım neler var ön-türk tarihinde diye ve o devrin bilimadamları doğru yanlış birçok olguyu tez haline getirmiştir. Lakin bu tez hatalarıyla beraber bilimsel birçok araştırmaya neden olmuş ve bu araştırmalar neticesinde ön-türk tarihi yavaş yavaş da olsa farklı bir mecrada şekillenmeye başlamıştır. Nasıl ki bilim dünyası Darwinin evrim teorisinin vakti zamanında birçok yanlışı olduğunu bugün kabul ediyorsa ama o teorinin biliminsanlarının aklında yaktığı ışıkla, genetikten, ekolojiye birçok dalda birçok ilerleme kaydedildiyse bu olayda benzerdir.
Bununla beraber Hata gibi görünen diğer icraatları da tek adamın çevresinde onu anlayan birkaç insanın bulunması ve zaman darlığının getirdiği eksikliklerdir.
Atsız'ın da belirttiği gibi Mustafa Kemal yobazları olabildiğince toplum hayatından soyutlamaya çalışmış ama bu soyutlamadan sonra o yobazların yerine gelecek bütün ülkeyi kapsayacak Büyük din adamlarını yetiştirecek şansa sahip olamamıştır. Nasıl olsun ki?
Göksultan Abdulhamid'e gelen Japon elçisi, "bize gerçek islamiyet'i öğretecek din adamı gönderin" diye istekte bulunmuştur. Lakin göksultan abdulhamid bu isteği yerine getirememiştir bunu da şöyle açıklar " Benim ülkemde benim halkıma gerçek islamiyet'i öğretecek din adamları yetersiz ben nasıl olur da japonya'ya da yeterdim" Yani bu topraklar yüzyıllardan beri gerçek Din adamı yetiştirememiştir, bu da bildiğiniz üzere osmanlı'nın sonunu getirmiştir. Şimdi yüzlerce yıllık bu köhnemişliği Başbuğ'un faal tek adam iktidarı 15 yıl bile değilken nasıl tamamen düzeltmesi beklenir?
Keza Osmanlı'nın halkçı, Milletçi siyasetçi yetiştirmemesinin ceremesini Başbuğ Çok çekmiştir. Düşünün yeni bir meclis kuruyorsunuz ama içini donanımlı kendini halka kabul etmiş insanlarla dolduramıyorsunuz, kendini halka ailesinin nüfuzundan dolayı kabul ettirmiş Adnan menderes'i Milletvekili yapıyorsunuz. Meclise Menderes'i ilk sokan Başbuğdur. Düşünün adamın halini, Koyunun olmadığı yerde keçiye ...
Haliyle Halk partisi döneminde hatalı politikalar da bu Halkçı, milliyetçi donanımlı halkın da kabulleneceği siyasetçilerin eksikliğindendir.
Ah be Başbuğum bir 10-15 yıl daha yaşasaydın, istediğin herşeyi hayatta en hakiki mürşitin ilim olduğu Türkiye'yi, Milliyetçi Türkiye'yi var edecektin. Ama ömrün yetmedi.
Gerçi yüce Allah'ın da bir planı vardır. Türk Milleti bir kişinin değil kendinin çabasıyla ayakta durmayı öğrensin ki çabucak kaybetmesin kazandıklarını. O yüzden bizi terkettin, Yüce Allah çok sevdiği seni yanına aldı.
Rahat uyu, biz senden de yaptığın her icraatten de sonuna dek razıyız, Art niyetli olarak yaptıklarını saptıranların, uyduranların, dedikoducuların baskılarına ise, Tabutluklara kapatılsak, silivri zindanlarında çürüsek de boyun eğmeyip Türk Milletinin kendi ayakları üzerinde durması için çabalayacağız.
konuşulmaz diye bir şey yok, konuşulan ve konuşulması gereken konulardır.
mesela güneş dil teorisi ve ona bağlı tarih görüşü, bugün herkese hatalı bir görüş gibi görünüyor. tarihin bütün medeniyetleri köken olarak türk müydü yani? bütün diller, türkçe'den mi doğdu?
o gün farklı anlaşılıyordu bu konular. yunanlılar'ın bile aslı türk'tür denebiliyordu. bugün sadace tabu nevrozluları böyle düşünüyor.
-yok bu böyle yapmış
-yok söyle yapsa daha iyiymiş,
-çok alkol aldığıymış,
-birçok kadınlarla yatmalarıymış,
-yok halifeliği kaldırmakmış, vs,vs...
arkadaşlar bırakın bu sefilce konuşma ve yazarlığı da olmayan beyninizin
%0.000000001'iyle düşünmeye çalışın.hata bulmak isteyen adam kendi doğru
ve yanlışlarına bakarak bulur.önemli olan kendisinin bile gözünden sakındığı
bir milleti,bir coğrafyayı,bir ulusu,bir etnik kültürü yüceltme ve herkezden önce
bir sonraki safhaya çıkarma isteğiyle göstermiş olduğu gayreti birilerinin
gözüne soka soka değil de birilerinin ağzından duyulmasını sağlaması bu millet için
bir onurdur.