ayakkabıcı cinlerin, tekboynuzların dünyasında var olan gerçekliktir. ha, evet, atatürk üzerinden insanlara bir şeyler dayatılıyor, doğrudur. şahsen bu konudaki en acı örnek, küçük prens' in sansürlenmesidir. kitapta atatürk' e atfen geçen bir türk diktatör ibaresi türkçe' ye lider olarak çevrildi, sanırım hâlâ bu ifade duruyor. bir yazarın demesiyle atatürk diktatör olacak değil; ama yazarın şahsi görüşünü yasaklamak, hatta deforme ederek yayınlamak mı demokrasi? (diktatör ile lider arasındaki fark ortada) tamam, atatürk benim liderim ama elin fransız' ı ona lider demiş, diktatör demiş, bu mudur mesele? atatürk değil; ama ondan sonra gelenlerde var bu onu kutsallaştırma, dokunulmazlaştırma sevdası. bu eylemleriyle zaten insanların kafasında atatürk diktatörleştiriliyor, bunu da bilmiyorlar mı bilmiyorum.
kendi seçtiği üyelerden kurulu meclis'ten zaman zaman "kafa kesme" tehdidiyle kanun çıkartarak devrim yapılabileceği sanrısı ile gizlenmiş bir gerçektir.
diktatör olduğu için seçim yaptırıyor adam, muhalefet partisi kurduruyor değil mi?
amına kodumun gerzekleri ya.
sanki atatürk ''efendiler, yarın mutlak monarşiyi ilân ediyoruz, kral da benim'' dese ağzını açabilecek vardı.
yaptı mı öyle bir şey, hayır!
ama sizi kırbaca vurmadan, bok yedirmeden sizin aklınız başınıza gelmez. ana avrat küfür ettiğimiz darbecilere özendirirsiniz adamı. insanlığından utandırırsınız.
çünkü siz nankörsünüz güzel kardeşim. size iyilik yaramaz.
siz de anlayın diye türkçe ezan okutur adam, neye taptığınızı bilin diye; siz arapça istersiniz.
siz de insan gibi yaşayın, kaderinizi kendiniz seçin diye demokrasi getirir; şeriat istersiniz, aşağılarsınız.
işte o yüzden sizi kırbaçlamak, insan gibi davranmaktan evla amına kodumun yerinde.
gayet tanımı başlıkta yapılmış zaten. burada benim canımı sıkan bu gerçek değil, hala daha üstüne bastıra bastıra söylüyorum; aramadan başlık açmak..
nedir aramadan başlık açmanın sebepleri?
1. arama butonundan haberdar olmamak ne işe yarar ne için kullanılır bilmemek.
2. sikine sallamamak. "ne arayacağım amk zaten sözlükte kimse 1. entryden sonrasını okumuyo belki bunu okurlar" demek.
3. popülizm. bunun hakkında daha önce de bir çok kez yazdım ama tekrar söyleyeyim, ilk entry benim olsun, e bide atatürk'ü falan övsün. bu arada kürtlere de ara ara söveyim puanlarımı alayım.
4. saygısızlık. evet en büyük neden saygısızlık. senden önce biri aynı başlığı açıyor ve sen bunu bile bile, " olsun ya aman ne olacak" diyorsan yaptığın büyük bir saygısızlıktır.
burda daha önce açılmışı vardı kardeş! niye zahmet ettin?
stalin olsun mao olsun hepsinde bir dikte rejimi vardı bunu yadsımak inkardan öte birşey olmaz,zafere giden bir yolda tabi ki bu yola çıkan kurucuların insanlara yaptırım gücü olması gerekir, takdir edilmeli ki; radikal değişimler yapılırken her kafadan çıkan çatlak sese kulak verilirse o radikalizm radikalizm olmaz lakin rejim kurulduktan sonra yönetimi halkın iradesine bırakmamak dikte eylemini yapan kişiye süre gelen eyleminden ötürü diktatör sıfatını verir,ama atatürkü diktatör olarak adlandırmak hatadır, yanlıştır .özetle dikte köklü değişimlerin başlangıcında gereklidir ama devamlılığında durumu diktatör rejimine dönüştürür, ki atatürk asla bir diktatörlük rejimi kurmamıştır,stalini, lenini , mao yu teorisyen düşünce adamı diye nitelerken mustafa kemal'i diktatör diye yaftalamak neyin kafasıdır anlamış değilim..
atatürk'ün yaptıkları,hayata geçirdikleri ve kişiliğiyle kesinlikle bağdaşmayan ve gayet tezat bir durumdur.nitelendirirken bazıları olarak adlandırdığımız sığ düşüncelere sahip insanların uydurduğu yalanlar bütünüdür.
böyle bir iddaayı sunan kişinin geleceği yer burası değil mahkeme olması gerekir ki,kendisi de buna inanmadığı bu uydurma anca başlık olur.
(bkz: laf olsun torba dolsun)
menemen olayı gibi olaylar yaşanırken '' ay canım olmaz ki şimdi siz hemen silahlarınızı bırakıp gideceksiniz, kırılırım vallahi'' diyen bir lidere sahip olmak isteyenler tarafından ulu önderimize yakıştırılan saçmalıktır. o dönemki türkiye güllük gülistanlıktı sanki de hiçbir baskı olmaksızın yönetilecekti. diktatör olmak istese idi atatürk, niye cumhuriyet'in ilan edilmesini için en yakın arkadaşlarıyla fikir ayrılığına düşsün? niye önce halk desin? biraz mantıklı düşünün.
"ben diktatör değilim. benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar. evet bu doğrudur. benim isteyip de yapamayacağım bir şey yoktur. çünkü ben zoraki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. ben kalpleri kırarak değil kazanarak hükmetmek isterim."
Mustafa Kemal'in cumhuriyet dönemi siyasal yaşamındaki rolününden çıkarılabilecek bir gerçekliktir. ifadesinin ardından derhal yeni tartışmalar başlar zira bir kısım insan bunun gerekli olduğunu zaten ülkede o zamanlar Atatürk ve çevresinden gayri herkesin "gerici" olduğunu düşünmektedir. Bunun böyle olmadığı pek çok noktaya dikkat çekilerek gösterilebilir. Mesela, resmi tarih kitaplarında "gerici" yaftası yapıştırılan 1. ve 2. TBMM'deki ikinci Grup, Atatürk ve çevresine eleştirilerini hep demokrasi dışı davrandığı iddiası üzerinen yapmış, ve ısrarla, ülkedeki reformların gerçekten demokratik yöntemlerle yapılabilirliğini savunmuştur.
Ancak özellikle 1925'ten sonra, ikinci dünya savaşı sonunda kapitalist demokrasilerin zaferine değin Türkiye'de çoğulculuk bastırılmış, dernekler ve sendikalar kapatılmış, hatta bir dönem CHP il başkanları vali yapılarak açıkça faşist devletlere özenilmiştir.
2. Dünya savaşı sonrası Türkiye Batı tarafında yer alınca, "canım zaten biz demokrasiye zemin hazırlamak için böyle sert tedbirler aldık, Atatürk diktatör gibi davranmasaydı ülke bu kadar ilerlemezdi" savunması kurgulanmıştır. Oysa o zamana kadar genç cumhuriyetin hemen hiç bir belgesinde demokrasi kelimesine dahi rastlanmaz, hiç bir yerde ileride kurulacak bir çoğulcu demokrasiden söz edilmez. Atatürk'ün dönem itibariyle ve çevresindekileri bir rekabet içinde tutarak fazla palazlanmalarını önlemek amacıyla kurdurduğu yapay parti denemeleri de yine ikinci dünya savaşı sonrasında, Türklerin demokrasi isteğinin gerekçesi olarak sunulmuştur. Oysa bizzat Atatürk'ün kaleme aldığı Vatandaşlık Bilgisi kitabında demokrasi kelimesi geçmez, demokrasi anlamına gelecek ifadeler de pek yoktur, buna karşılık bol bol otoriter ifadeler bulunur. (Bütün bu eleştiriler S. Nişanyan'ın Yanlış Cumhuriyet kitabında da özetleniştir)
Ayrıca Atatürk'ün diktatörce tutumu olmasaydı bu kadar ilerleyemezdik diyenlerin hemen hiçbirisinin 20. yy başı Osmanlı'sı hakkındabir fikri yoktur. O dönemde yapılan ilerlemeleri görmez, o dönemde dönen modernleşme tartışmalarını bilmezler. Oysa ittihatçıların Osmanlı'yı savaşa sürükleyen kanlı diktatörlüğü öncesi ve Abdülhamit'in kansız diktatörlüğü sonrası ara dönemde, Osmanlı bugün için bile son derece demokratik gözüken ve ilerlemeci bir dönemi, başlarında Atatürk de olmadan yaşayabilmiştir. (KAdınlara seçme-seçilme hakkının verilmesinin ya da kıyafet devriminin Atatürk'ün icadı olduğunu, daha önce Osmanlı'da hiç kimsenin bu fikirleri tartışmaya bile cesaret edemediğini düşünenleri, Lise 2 inkılap tarihi kitabının ötesine geçmeye, gerçek tarih kitabı okumaya davet ediyorum bu arada)
Peki buradan Atatürk'ün yaptıkları kötü olmuştur sonucu çıkar mı? Sanmıyorum, Türkiye'nin bugünkü durumu hiç de fena değil. Yine de, bugün yaşanan olumsuzluklarında kaynağının o dönemin yanlış, muhalefeti ve fikri çoğulculuğu tanımayan, gereksizce sert politikaları olduğunu düşünüyorum. Mesela, Güneş dil teorisine karşı çıkan darülfünun hocalarının kovulması ve yerine Recep Peker'in profesör atanması, bu yeni profesörlerle düzenlenen tarih kongreleri, veya Dersim bölgesinin Osmanlı'dan miras özerkliğini yok etmek için askeri operasyonlara girişilmesi ve masum-sivil ayırmadan katliamların gerçekleşmesi gibi (bkz: Darülfünun un Kapatılması) (bkz: Dersim isyanı) Yine de Atatürk'ün bize bıraktığı mirasın artıları eksilerinden çok daha fazladır. Sonuçta bir kahramanlık öyküsünün başındaki kumandandır o. Belki de yanlışlık o dönemde değil, o dönemi bir "asr-ı saadet" gibi okuyan, devlete-imgelere tapıcı zihniyetimizdedir. Belki yanlışa yanlış desek herşey daha iyi olacak, Atatürk'ün neredeyse tüm yabancı kaynaklarda bir diktatör olarak betimlenmesinin ne derece normal ve makul olduğunu anlasak Atatürk'le de barışmış olacağız.
insanın kendi tarihini anlayabilmesi için tarihteki olayları o günkü koşullarda değerlendirmesi gerekir.o günlerde yapılması gerekenler sayesinde bu vatan kurulmuştur.bütün bunlar atatürk'ü diktatör yapıyorsa varsın yapsın.
Şöyle ki döneminde kelimenin tam anlamıyla olmasada diktatörlük yapmıştır evet.Bu o dönemin şartlarında belli bi süre için gerekli bi durumdu çünkü o kadar devrimi tek başına düşünüp uygulamaya geçirebilcek başka hiç kimse yoktu.Bu açıdan düşünüldüğünde evet diktatördü. iyiki de öyleydi.
gerçeklerle ilgisi olmayan uydurmadır. ulu önder'i hazmedeyen kişi/kişilerin söyleyip, değil başkalarının kendilerinin bile inanmadığı saçmalıktır. bu kişilerin "diktator" kelimesinin anlamını bilmediği de muhtemeldir.