Devrim hukukundan bihaber yazar düşüncesidir. Dünya üzerinde devrim yapmış bir örgüt yoktur ki, toplum yapısı için gerekli olan yönetim şeklini halka dayatmasın ve bunun uğrunda kendisine diktatör damgası yemeyi göze almasın! Evet efendim, devrimler böyledir, kan dökülür, baskı uygulanır, halka belli bir yaşam biçimi dayatılır... Devrim kavramı değerlendirilirken, yapılanlardan çok, bunun sonuçlarına odaklanmak ve devrimin etkisini o şekilde değerlendirmek gerekir. Mustafa Kemal Atatürk devriminden sonra ise demokratik bir yapı -en azından seçim sistemi açısından- gelmiş ve insan temelli bir yönetim biçimi oluşturulmaya çalışılmıştır.
demokratlığı geçelim de seçim sistemi çok orijinaldir.
çankayada oturulur, illerden kimlerin listelere konacağı (yani seçtirileceği) kararlaştırılır. zaten tek parti-tek liste.
burada aranan özellikler bellidir: dinci-şeriatçı olmayacak, atatürke karşı olan kişilerle ilgisi olmayacak, mümkünse milli mücadeleye katılmışlardan veya onların yakınlarından olacak, ilerde çıkıntılık yapabilecek kişilik sahibi birisi olmayacak...
listeler yapılıp yollanır, millet sandığa gidip oy verir ve listelere konan kişiler mebus olup ankaraya gider.
şimdi seçim nerede yapılmış oluyor?
millet kimi, niye seçmiş oluyor?
seçilmiş olanların işlevi/yetkisi nedir?
şimdiki seçimler bundan çok mu farklı, bunu da düşünmek lazım.
en azından akp ve chp de de bugün bunu benzeri birşey sözkonusu.
haa, kişileri bir kenara bırakırsak ayrı partiler ve tamamen zıt politikaların/partilerin seçilip başa getirilmesi sözkonusu, orası ayrı.