üzerinde büyük spekülasyonlar yapılarak Türk'ün en büyük başbuğlarında ve bütün Türklüğün itaat ettiği kişiyi karalama kampanyası güdülen soru.
Oysa ki bilinmelidir ki kılınsa ne kılınmasa ne.Bu Türk Milleti için önemli değildir.Asıl Önemli olan ATatürk'ü karalayarak Türk devletine ve devrimlerine düşmanlık yapanların Cenaze namazının kılınmadığı hatta Cesetlerinin bile nerde olduğunun belli olmadığıdır ki bunun için en güzel örnek zamanın Kürtçüsü sonranın ingiliz ajanı siyasal islamcısı said nursi verilebilir.
diyanet işleri hiç bir sakıncasının olmadığını belirttiğine göre ve kutsal kitabımız kuran'ı kerim'de de caiz olduğu belirttiğine göre tartışılacak hiç bir yanı olmayan konudur.
ayrıca bazı kendini bilmezlerin atatürk'e "dinsiz" yakıştırması yapmasına şu cevabı veriyorum.
"madem atamız dinsizdi, o zaman neden vefat etmeden önceki sözü "aleykümmeselam" idi ?"
"az sonra şahane pazar'da" diye devam edecek sandım, olmadı.
devlet töreninin ne olduğundan habersiz bir spekülatif islam modeli * neferiymiş.
çok aklına takılmış bu lüzumlu konu, güzel güzel aramışsın bulmuşsun. o dönemde yaşamış yakınlarının ağızlarından açıklamalarını okumuşsun, atatürk'ün cenaze namazı kılınmış, öğrenmişsin.
neymiş, neden hiçbir dini simge yokmuş cenazede.
herhalde genconun bütün dertlerin bitti de, atatürk'ün tabutunun üzerindeki türk bayrağı zoruna gitti.
osmanlının türklüğünden koptuktan sonra yıkıldığı gerçeğini hazmedemeyen zerzevatın, atatürk'ün adı üzerinde; "atatürk" olduğunu idrak edememesiyle alakalı bir sorudur.
atatürk, bu coğrafyada yaşayan; alevi, sünni, bektaşi, şaman, hristiyan, musevi vs. bütün türklerin atasıdır. osmanlı padişahı veyahut halife değildir. bu durumdan mütevellit namazının kılınıp kılınmaması kimseyi alakadar etmez.
çünkü atatürk'ün hiç bir zaman için bir takım palyançolar gibi şova yönelik dini yaşantısı olmamıştır. atam bilmezmiydi camilerde koruma ordusuyla popülist propaganda yapmayı.
maksat haysiyetli liderlikse; şimdikilerin öğreneceği çok şey var.
ma'un;
2,3. işte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir.
4. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,
5. Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
6. Onlar namazlarıyla gösteriş yaparlar.
Atatürk'ün cenaze namazı 19 Kasım 1938 sabahı saat sekizi on geçe kılındı.
Dolmabahçe Sarayı'ndaki namazı Diyanet işleri Başkanı Şerefeddin Yaltkaya kıldırmış...
Halkın atamıza olan yoğun talebi ve o anki şartlar bunun bir camide kılınmasına olanak vermemiş olabilir...
Atatürk üzerine söylenmeye çalışılan, esasında farklı bir atatürk var düşüncesi, tamamen kurgusal bir hikayedir. Bugün buna aydın diye geçinen birçok yazarında, sanki atatürk'ün olumsuz bir tarafını yakaladık düşüncesiyle yaklaşmaşları üzüntüyle karşılanmaktadır...
Size son olarak bir kişi ve kitabından bahsedeğim... Bugün bu mustafa filmini çeken arkadaşımız alıp okur inşallah. Kitap almanca ve alman bir yazar tarafından yazılmış. Klaus Kreisers tarafından yazılmıştır. Kitabın kapağı buradadır. http://img88.imageshack.u...mage=gercekmustafayg6.jpg
Kitabın Başlangıcı da şöyle: Atatürk birçok isme sahip bir lider. Atatürk nasıl bir insan ki ona bukadar çok isim layık görülmüştür.
Kitabın girişi çok etkili ve gerçek belgelere dayalı... Bugün üzülmemiz gereken bir nokta, yerli aydınlarımızın bile bu yabancı yazarın yazdığı ayrıntıdan hiç bahsetmemeleri...
öncelikle bu adamı irdeleyelim. kendisi osmanlı yı dünyanın en harika devleti ve sadece doğrulara imza attığını, yanlışı olmadığı dile getiren bir zat idir. osmanlı da osmanlı. buradan sesleniyorum kendisine. osmanlı bitti güzel amcam. osmanlı kalmadı artık. onun yerine cumhuriyet ilan edildi. devrim oldu.. uyan artık.
abdülhamit ise dünyanın en büyük kahramanı değil. bunu da böyle bil. atatürk ü kötüleyerek atatürk gibi birisi için yok
cenaze namazı kılınmış mı?
nutuk u keşke yazmasaydı..
kadın haklarına karşı; kadınlara hakları verildi mi, aldılar mı?
atatürk masonluğa girdi mi?
atatürk ün sansürlenen fotoğrafları;
bu yazısına değinmek istiyorum. 5 tane fotoğraf koymuş ve hepsi de çarşafla ilgili. kadınlar çarşaf için gitmişte çarşaf için bulunmuş falan. atatürk ün suratından da ne dediğini anlayabilecek derecede mükemmel insan sarrafı imiş kendisi. neymiş efendim;
''Yüz hatları ve tavırları kadının başındaki örtüyle değil, içiyle ilgilendiklerini yeterince gösteriyor sanıyorum''
sanıyorsun işte. sanrı o amcacım. sanmak ile bir yere varamazsın..
şimdi ise yazısına gelelim. atatürk dinsiz miydi? tartışmasına son verecekmiş eğer böyle bir fotoğraf olsaydı. ben de diyorum siz ve sizin gibi insanlar her daim bir şey çıkarır ve kişilerin dinini yine sorgulardınız.. kişinin dini sizi neden ilgilendiriyor, sizene, size mi düştü?
sen öncelikle bulunduğun gazetenin sahibini araştır güzelce. neden hacca gitmemiş, sen önce çok övdüğün osmanlı padişahlarının neden hacca gitmediğini araştır, öğren. sen önce çok sevdiğin çarşaflı insanların hayat tarzını, yaptıkları provokeleri sor, soruştur. önderimize laf atma. bu ülkede yaşıyorsan bu ülkede yiyip içiyorsan yediğin tabağı pisleme. saygı duy, 10 kasım gibi bir gün de böyle bir yazı ile çıkma karşımıza. amacının ve amacınızın ne olduğu apaçık zaten, bu hareketlerle de kanıtlama.
kılındı ya da kılınmadı? kılınmadı varsayalım. 85 senedir biz dua ediyoruz o nun için, atatürk için her gün dua eden de mevcut. eğer amacın bu ise. cenaze namazının kılınması şart olmayan dinimizde bile sen çıkıp yazı yazıyorsun. biraz kendinde araştır bazı şeyleri..
kılındı kılınmadı, 10 kasım denildiğinde aklına cenaze namazı gelenler sizi aydınlatacak ışık, gözlerinizdeki karanlığı kaldıracak, beyninizdeki yozlaşmayı törpüleyecek sizi ilim yoluna sevk edecek hiçbir başarı gelişme lider ideoloji yok. sizi daracık hücrelere hapsedip iğne deliğinden dünyaya bakmanızı sağlayan zihniyetlerde suç. sizler körpecik beyinlerinizle zehiri çocuk yaşta aldınız insani vasıflardan maddeden bilmediklerinizden korkar hale getirildiniz. bilimi onların hizmetinde kullandınız. hiç kimse sizden değerli değil siz insanlığın her dönem karşısına çıkan kaybedilmiş gençlersiniz, siz toplumun ayıbı gelecekte ilimin karşısına çıkacak yobazları yetiştirecek anne - babalarsınız.
yok namazı kılındımı kılındıysa nıye göruntu yok gıbısınden sacma sacma yazı yazmayın.hem dınıne duskun insanları yobazlıkla vs... suclarsınız, hemde ATATURK'UN DININI arastırıyorsunuz. (bkz: buraya ATATURK'UN cenaze namazı kılındımı)* dıye baslık acacagınıza gıdın kumda oynayın...
müslüman değil farzedelim atatürk,namazı da kılınmadı...o kadar müslüman siyasetçi ne yaptı müslümanlar için?yanlış anlaşılmasın müslüman olmak kötü demiyorum.kemalist olmamama rağmen böyle saçma eleştiriler de oha dedirtiyor artık...insanların inancı kendisinedir biz bize yaptıklarıyla değerlendirmeliyiz liderleri...aydınlık bu mudur?
tanım: arşivleri sadece fotoğraf olarak ele alındığında (ki nedenini sormamak lazım, mantık olsa böyle bir soru sorulmaz) belki sorulabilecek bir sorudur fakat bazen okumayı, ondan sonra öğrenmeyi de bilmek gerekir.
harbi lan fatih sultan mehmet'in ki kılındı mı ki acaba? hiç minyatürünü göremedim. niye saklıyorsunuz lan! kakalar!
Tam başlık açayım diyecektim ki,baktım zaten açılmış.
bende Mustafa armağanın bu konudaki yazızını paylaşıyorum.
--spoiler--
Atatürk'ün cenaze namazı neden camide kılınmadı?
Hatta Atatürk'ün cenaze namazı kılındı mı? Anadolu Ajansı'nın haberine bakılırsa evet, kılındı. O sırada ajansın muhabiri olarak töreni takip eden Cemal Kutay'a göre de kılındı, başkalarına göre de. iyi ama neden herhangi bir görüntü yok ortada? Madem kılındı, tek bir fotoğraf karesi olsun neden esirgendi milletten? Sessuzluk.
Bir adım daha atalım ve artık sorulmasının zamanı gelen, o ucu zehirli soruyu soralım: Atatürk'ün cenaze töreni boyunca neden hiçbir dinî simgeye yer verilmedi?
Şimdi bunu sordum ya, birtakım işgüzarlar buradan kim bilir kaç demet nane devşirecekler. Vay, Atatürk'e dinsiz dedi, falan filan. Yahu burada ölmüş bir Atatürk'ten söz ediyoruz. Kendi cenaze törenini kalkıp kendisi düzenleyecek değildi ya. Törenin birinci derecedeki sorumluları, o sırada cumhurbaşkanı olan ismet inönü ile Başbakan Celal Bayar ve bir de Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak'tır. Görünüş böyle. Ancak her üçünün de cenaze namazı camilerde kılınmıştı ve 'dinsel simgeler' şöyle ya da böyle eşlik etmişti son yolculuklarına.
O zaman tekrar soralım o zehirli soruyu: Atatürk'e bu 'ladinî' cenaze törenini kimler düzenledi? Dolmabahçe Sarayı'ndaki tabutunun etrafına o kocaman 6 adet meşaleyi kimler dikti? (Güya Cumhuriyet Halk Partisi'nin 6 okunu sembolize ediyordu bunlar. 'Meşaleler ebediyete kadar yanacaktır', diyordu zamanında yayınlanan bir dergi.)
Baksanıza, az kalsın, cenaze namazı dahi kılınmayacakmış. Annesi gibi dindar biri olduğu belli olan Atatürk'ün kızkardeşi Makbule Hanım, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'ı sıkıştırıp da, "Ağabeyimin cenaze namazı hangi camide kılınacak?" diye sormasa onu bile gürültüye getirecekleri anlaşılıyor. Bunun üzerine Diyanet işleri Başkanı Rıfat Börekçi'ye durum sorulmuş, o da namazın camide kılınmasının şart olmadığını söylemiş: "Onun cenaze namazı" demiştir Börekçi, "tertemiz hale getirdiği bütün vatanda bu farizanın yerine getirilebileceği her yerde kılınabilir."
Anadolu Ajansı Muhabiri Cemal Kutay 19 Kasım 1938 günü yaşanan o görüntülenemeyen sahneyi şöyle anlatır:
"Dolmabahçe Sarayı'ndaki hazırlıklar erkence başlamıştı. Büyük ölünün son ihtiram (saygı) nöbetini bekleyen yaverleri ve dostları, büyük üniformalı subaylar, vali ve belediye reisi, bu hazırlıklara nezaret ediyorlardı. (...) içeride merasim başlamadan, ailesinin talebi ile büyük ölünün namazı kılınmak suretiyle hususi merasim yapılıyor. Tekbir Türkçe verilmiş, namazı islam Tetkikleri Enstitüsü direktörü Ord. Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırılmıştır."
Hakkı Tarık Us ise kendi çıkardığı "Kurun" gazetesindeki yazısında ilginç bir ayrıntıya yeniden dikkatimizi çekiyor. Atatürk'ün çok sevdiği bilinen Hafız Yaşar, sandukanın başında "Türkçe ezan" okumuştur. Muhtemelen namaz sonunda da Türkçe telkin verilmiş ve yine Türkçe tekbirler getirilmiş olmalıdır.
Bu kırıntı kabilinden bilgiler şöyle bir manzara doğuruyor gözümüzde:
Makbule Hanım ağabeyinin cenaze namazı kılınmadan gömüleceğinden endişelenerek müdahale etmiş ve namazın kılınmasını istemiştir. Bunun üzerine dışarıda bir camide, muhtemelen en yakında bulunan Dolmabahçe Camii'nde cenaze namazının kılınması gündeme gelmiş, ancak "bazıları" buna, laikliğe aykırı düşeceği endişesiyle karşı çıkmışlar ve sarayda kılınmasını istemişler, Diyanet'ten de "caizdir" fetvası alınınca "sayısı mütevazi olan" bir cemaat ile (kaç kişi olduğunu bilmiyoruz, 10-15 kişi olduğu tahmin edilebilir) Türkçe ezan ve tekbirlerle kılınan cenaze namazının ardından dua edilmiş ve böylece dinî tören tamamlanmıştır.
Ancak bu sırada bütün fotoğraf makineleri ve varsa kameralar kapattırılmış ve herhangi bir görüntü alınmasının titizlikle önüne geçilmiş olduğunu hatırlatalım. Elimizde böyle bir fotoğraf olsaydı laiklik elden mi giderdi? Anlamak zor hakikaten.
Halbuki Atatürk'ün en yakın silah arkadaşlarından Fevzi Çakmak ve ismet inönü'nün son anlarında ve cenaze namazlarında açıkça 'dinsel simgeler' yer bulabilmiş ve hiç de laiklik elden gitmemiştir.
Buyurun, torunu Gülsün Bilgehan anlatsın bize inönü'nün son anlarını:
"Aile fertleri, koruma polisleri, yakınlar sırayla yanına girip, sessizce Kur'an okuyorlardı.(...) Mevhibe Hanım kefen ve cenaze gereçlerini almıştı, yıllardır sandığında saklıyordu. Hocalar gerekli dini işlemleri yaptılar, koruma polisleri ve yakınların yardımıyla kütüphanede bekleyen tabuta yerleştirdiler. (...) Hareket etmeden önce hoca cemaate bir konuşma yaptı ve bahçe kapısına doğru omuzlarda tabutla yol alındı [ve] cenaze namazının kılınacağı Maltepe Camii'ne doğru uzun bir yürüyüş başladı."
Atatürk'e dinî motifleri de olan bir cenaze töreni düzenletmeyen inönü'nün kendi cenazesinde normal bir Müslüman'a yapılması mutad olan son görevlerin eksiksizce yerine getirildiğini görünce şaşkınlığımız daha da artıyor.
Peki Fevzi Çakmak'ın cenaze töreni? Onunki zaten bir askerin değil, bir evliyanın cenaze töreni gibidir. Üzerine Kâbe örtüsü serilmiş, tabutu yüz binlerin elleri üzerinde taşınmış, istanbul sokakları o gün Arapça tekbirlerle tam 7,5 saat boyunca inlemiş ve cenaze, Eyüpsultan Mezarlığı'na, şeyhinin yanı başına dualarla gömülmüştür.
En yakın silah ve çalışma arkadaşları böyle dinî törenlerle gömülürken, neden aynı tören Atatürk'ten esirgenmiştir? Şöyle yüz binlerin katılacağı muazzam bir cenaze namazı görüntüsü, onu bu milletin kalbinin daha derinlerine yerleştirmez miydi? Ve hâlâ devam edip giden "Atatürk dinsiz miydi?" tartışmasına bir son nokta konulmuş olmaz mıydı?
Yazılarımın sonuna kıymık yerleştirmeyi seviyor muyum ne? Buyurun Abdülhalık Renda, Refik Saydam, Fevzi Çakmak, Kemal Gedeleç, Celal Üner ve Nevzat Tandoğan imzalı 'protokol'e. Aktarıyorum:
"Ebedi şef Atatürk Etnoğrafya Müzesi dahilinde muvakkaten yaptırılan medfene... 31 Mart 1939 Cuma günü saat 14.00'te konulmuştur." Nasıl? Biz 21 Kasım 1938'de konulduğunu bilmiyor muyduk Etnoğrafya Müzesi'ne? Aradan geçen 4 ay içerisinde Atatürk'ün naaşı neredeydi ki?
--spoiler--
Şimdi bunu sordum ya, birtakım işgüzarlar buradan kim bilir kaç demet nane devşirecekler. Vay, Atatürk'e dinsiz dedi, falan filan. Yahu burada ölmüş bir Atatürk'ten söz ediyoruz. Kendi cenaze törenini kalkıp kendisi düzenleyecek değildi ya.
--spoiler--
"şimdi ben kalkıp atatürk'e çamur atamam, götüm yemez" in türkçesi bu...
"öyleyse, alışıla geldiği üzere, ismet paşa'ya sallayayım" a gelmiş bulunuyoruz.
--spoiler--
Atatürk'e dinî motifleri de olan bir cenaze töreni düzenletmeyen inönü'nün kendi cenazesinde normal bir Müslüman'a yapılması mutad olan son görevlerin eksiksizce yerine getirildiğini görünce şaşkınlığımız daha da artıyor.
--spoiler--
yobaz sorusu. açık açık yobazlıktır bu. kurtuluşu ve ilerlemeyi islam'da görenlerin sorusudur. bu demek değildir ki efendim islamiyet yok olmalı. hayır asla öyle demiyorum. islamiyet elbette ki olmalı, son hak din olduğu her yerde açık açık belirtilmiştir. lakin bunu devletin içine sokmanın manası yoktur. teokratik devletlerin uzun süre ayakta durması saçmalıktan ibarettir. osmanlı'ya bakmayın, o süper güç idi, şartlar uygundu vs... günümüz dünyasında imkansızdır. bu yobazların istediği şey kadınların taşlanarak öldürülmesi. kendi ağızlarıyla söyleyenleri var içlerinde. islam'ın emirlerinden o kadar habersizler ki. bakara suresi'nin kaç ayet olduğunu bilmeyen şeyhlerin peşindeler. kemalizm denen şeyin ismet inönü kanunları olduğunu bilmeyecek kadar da cahiller. araştırmadan sorgulamadan her şeye inanıyorlar bunlar. dogmatik kurallarla doğmuşlar, öyle yaşıyorlar, öyle de ölecekler. islam'ın emirlerinin yerine getirilmesine şu ülkenin hangi kanunu karşı, hangi kurumu karşı? kim orucunu tutamıyor ramazan'da, kim teravihe gidemiyor, ya da kim zekatını veremiyor, parası olanlardan hangi birisi hacca gidemiyor? bre zındıklar nesi var şu ülkenin de neyini beğenmiyorsunuz? gidin iran'a. iran'da bile taşlarlar sizi bu yobazlıkla be.