atatürk ün bıraktığı türkiye ve şimdi

entry37 galeri0
    37.
  1. butun kadinlarimiz ayseli goksoy gibi cumhuriyet kadiniydi, basini orten yok idi. var idiyse de .ot korkusundan kamusal alana cikamiyorlardi. butun kurtler turk'tu. ocalan'in dedesi diyarbakir chp il baskani, tayyip'in dedesi kasimpasa halkevleri sorumlusu idi.

    (bkz: vay babam vay)
    0 ...
  2. 36.
  3. atatürk'ün zamanında turkiye içine kapanıktı , yok simdi açıldık global olduk düşüncesine sahip olabilirsiniz.ancak gelişmiş toplumlar ve ivmeli bir şekilde gelişen uzak doğu ülkelerine göz önünde tuttuğumuzda su gerçeği unutmayalım.bütün bu toplumlar globalleşmeden önce,açılmadan önce , kendi içlerinde üretimlerini yapmışlar , önce sanayilerini devletin de desteğiyle güçlendirmiş , güçlenen ekonomi daha sonra dışa açılmıştır.

    zayıfsan dışa açılırsan sen ne üreteceksin.kendin üretmezsen, kendin yeni birşeyler yaratmazsan nereye kadar?
    ülkeler ancak bu şekilde gelişmiş bugune kadar.amerika bile 20yy'ın ortalarından sonra koruma politikalarını azaltmış.bugun guney kore, koruma politikaları sayesinde dünya'nın hızlı buyuyen ekonomilerinden biri haline gelmiş ve ihracatıyla cok uluslu şirketleriyle dünyada yerini almıştır.
    lafın kısası,gelişmek isteyen hiçbir ülke elindeki üretim yerlerini satmamalı,heleki yok pahasına hiç....

    atatürk işte bunu görmüştü, o zamanki koşullarda devlet eliyle bir takım sanayi yatırımları yapmış onları destekleyen politikalar güdülmüş.. sonra kapanmış tabi hepsi birer birer (!)

    belki şunu diyorsunuzdur..; ''bizi yabancılar kalkındıracak, gelecekler fabrikalar kuracaklar,içinde biz çalışacağız,milli gelir artacak ha bi de yanına hukuki devrimler,özgürlükler koyduk mu tamam olacak.. ''

    hangi gelişmiş toplum bu yontemi izlemiş? biz ilk mi olacağız? umarım yanılmışımdır...

    edit: üretmeden tüketmenin önüne geçebilirsek herşey çok güzel olacak.
    0 ...
  4. 35.
  5. yokluklar içindeyken bile üreten bir toplum olma yönünde ilerlerken , sadece tüketen bir toplum haline dönüştük,üretim yapan yerlerimizi bile darma dağın ettik.
    0 ...
  6. 34.
  7. Atatürk'ün bıraktığı ülke kendisi için dikilmemiş bir elbiseyi giymeye çalışan birine benziyordu. Şimdiki ülkemiz ise kendisi için dikilmiş bir elbise arıyor çıplak bir vaziyette.
    0 ...
  8. 33.
  9. 1938 senesindeki türkiyeyi düşündüğümüz zaman ifade özgürlüğü olmayan, demokrasiye geçememiş, muhalefete izin verilmeyen, hukuktan ziyade gücün hakim olduğu, özel mülkiyet hakkının sınırlı olduğu, inançların baskı altında olduğu bir ülke görmekte güçlük çekmiyoruz.
    bunların hepsini, yeni kurulmuş bir devletin sağlam bir temele oturtulması adına verilmiş tavizler olarak kabul edebilir, haklılığını tartışabiliriz.

    diyelim ki bu tartışma neticesinde yukarıda saydığımız olumsuzluklara haklı gerekçeler gösterebildik ve bunları ülkenin birlik bütünlüğünün devamı için ödenen bedeller olarak yorumladık. o zaman şöyle bir şey diyebiliriz : '' yıkılan bir imparatorluğun küllerinden varolan , zor şartlarda bağımsızlık kazanan ve kısa zamanda önemli devrimler yapan türkiyeyi biz hakettiği yere getirebildik mi aynı ivmeyle gelişimimizi sürdürebildik mi?'' bu üzerinde düşünülebilecek, farklı cevaplara gebe bir soru olabilir.
    ben de bu cumhuriyetin ilerleyen yaşında katettiği mesafenin yeterli olmadığı görüşünü savunanlardanım. bizle beraber savaştan yenik çıkan hatta sonra ikinci dünya savasında da yenilmiş almanyaya ya da dibimizdeki yunanistana bir de kendimize baktığımızda bu kanıya varmak çok da zor olmasa gerek.

    ama işin bokunu çıkarıp ''ahh yüce atatürkün bıraktığı ülkeyi ne hale getirdik'' diye hayıflanmak güldürmek amacı taşımıyorsa eğer ancak cehalet göstergesi olabilir.1938 türkiyesiyle günümüzü mukayeseye başladığımızda öncelikle görüyoruz ki ilk paragrafta saydıklarımızın hepsinde bir ilerleme söz konusu. demokrasi gelmiş bi kere ülkeye, insan hakları, özgürlükler, hukukun üstünlüğü (türkiyede bunlar elbette istenilen düzeyde değildir hala fakat bir karşılaştırma yaptığımızda açık gelişim inkar edilemez) azımsanacak şeyler değil tabi bunlar ; ''muasır medeniyetler seviyesi'' diyoruz ya işte o medeniyetin esaslarıdır saydıklarımız. sadece bu değerlere sahip olması bile bir insan için daha yaşanılabilir kılar o devri.

    mukayesede kullanılan diğer parametrelere de baktığımızda mesela o zaman ağırlığımız vardı diyorlar. ne demek ağırlık ? kaç kiloyduk o gün bu gun kac kıloyuz? böyle soyut ispatlanabılırlıgı olmayan nesnel bir yaklasımla degerlendırılmesı mumkun olmayan kavramlarla bir sonuca varamayız. kaldı ki agırlık dıyorsun bak bugun sınırlarımız otesıne hem de abd nın kontrolunde bır yere operasyon yapıyorsun. ''abd ızın verıyor da yapıyorsun'' diyeceksin belki. peki ırak a girişinde destek vermediğin muttefıklıgınızın bıtme noktasına geldıgı abd nın,hem de ırak savası sırasında ve sonrasında abd yı bolgede en cok destekleyen kurtlerın ıstememesıne ragmen seni desteklemesi ağırlık değil midir? hadi yine bir karşılaştırma yapalım. atatürk olsa bundan fazla ne yapacaktı? savaş mı açacaktı abd ye ?

    bir de özelleştirmelere bu gun ulkeyı satıyolar diyenler var. devletin ekonomik sistemde sadece vergi toplayan ve ilişkileri düzenleyen hukuki yapıyı oluşturan birim olarak var olması gerektiği
    söylenen ve ülkemizinde kabul ettiği günümüz hakim düşüncesinde özelleştirmelere eleştiriyi ancak hakedilen bedel temin edilememiştir diye yöneltebiliriz.

    sonra ülkeler arası ekonomik ya da siyasi etkileşimlerin ülkenin bagımsızlıgına bir zeval getirdiği düşünülmektedir kimileri tarafından. bu gun abd de kı devam eden resesyon surecınde tuketım mallarına olan talebın azalmasından dolayı cın krız korkusu yaşayabilmektedir örnegin. sen hıc bır dıs dınamıkten etkılenmeyecegın dıyorsan o zaman robınson gibi bir ada bulacaksın kendine istersen bi de cuma alırsın yanına ancak o şekilde dünyadan izole olur tam bağımsızlığını da kazanırsın.

    günümüzde dış siyasete laf edenler var. kıbrıs meselesini halledemiyoruz kıbrısı veriyoruz diyenler. okul tarih kitaplarında yazmaz az bi zahmet etsinler araştırsınlar ''misak ı milli içerisindeki kaç yer verilmiş lozanda?'' diye.

    fazla da uzatmak istemiyorum , verdiğim bir iki örnekle günümüz konjonktürünün ayrıca evrensel kabul görmüş değerlerin de hesaba katıldığı realist bir perspektiften konuyu değerlendirmenizde yardımcı olabildiysem ne mutlu bana. nihayet 1938 le 2008 in mukayesesi mümkün değildir arkadaşlar.
    1 ...
  10. 32.
  11. karşılaştırıldığında yedi farktan daha çok fark olacak karelerdir.
    1 ...
  12. 31.
  13. 30.
  14. ekonomik kalkınma planları ve üretimin teşvik edilmesi ile dış borcunu ödemiş, devletçilik ilkesi ile özel sektör ve devlet yatırımlarını aynı potada eritmiş, istihdam yaratmış, rejimini oturtmuş, iç işlerine kimseyi karıştırmayan, dış politikada etkin(hatay'ın vatana katılması), tek eksiği çok partili hayata geçiş olan türkiye'ydi atatürk'ün bize mirası.

    şimdi bir sürü parti var hiç biri bir boka yaramıyor. hala "rejim elden gidiyor mu?", "malezya olur muyuz?" tartışmaları yapılıyor. dış borç 400 küsür milyar dolar. işsizlik almış başını gitmiş. tam anlamıyla dışa açılmış ve sadece tüketen bir toplum. 60 senedir bir bok yiyememişiz anlayacağınız.
    0 ...
  15. 29.
  16. elden bırakılan kar topunun giderek çığ halini alması gibi bir şey olsagerek. zira atatürk cillop gibi bir türkiye bırakmadı. her sistem bir öncekinin çürüğünden varolur. o dönemde de vardı problem. şimdi o dönemdeki ufak tefek pürüzlerin alıp başını gittiği dönemdir. gün silkelenme günüdür.
    0 ...
  17. 28.
  18. o zamanlar adı cumhuriyet olan saltanata eyvallah çekmeyeni asarlardı, şimdi internette gerçek ismi maskeleyen nickler altından sövüyorlar.
    1 ...
  19. 27.
  20. atatürk'ün bıraktığı türkiye, tam bağımsızlığı baz alan ve üretime teşvik edilen bir türkiye idi. ancak günümüze bakıldığında sanki inadına sömürü haline gelmiş* tüketim toplumu olmuş, dışa bağımlı bir ülke olup çıkıvermiş bir türkiye var. heleki şu anda, akp nin iktidar olmasından sonra milli kamu mallarımız sağa sola satılmış, amerika'nın himayesi kabul edilmiş, ab nin ülke çıkarına ters düşen reformları imzalanmış, terör tavan yapmış ve bir başbakanın halka nasıl söveceği, nasıl davranacağı gözler önüne serilmiştir. ama halkım bu gelişmelerden gayet memnun olarak* oyunu birdaha, hemde büyük bir oranla akp ye vermiştir. bu zihniyet var oldukça, harbiden:

    (bkz: durmak yok yola devam)
    1 ...
  21. 26.
  22. atatürk'ün öldüğü tarihte ki türkiye ile günümüz itibariyle türkiye'nin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik farklılıklardır.
    o zamanlar petrol karşılığı musul ve kerkük'ü vermişiz. sınırlarımızı da ingiltere'nin çizmesine eyvallah demişiz.
    şimdi ise bir toprak satma ya da sınır çizdirme olayı söz konusu olamaz kanımca.
    0 ...
  23. 25.
  24. atatürk bir süreç başlatmamıştır. zaten tanzimattan beri devletin resmi politikası olan batılılaşma sürecine çok büyük bir ivme vermiştir. osmanlı'nın siyasi ve idari yapısında görülen değişimler zaten padişahın yetkilerinin iyice sembolikleştiği parlamenter sisteme çok yakındır, özellikle de bu ittihat ve terakki devrinde had safhadadır. ne zaman ki ittihatçılar yurdu terketmişlerdir, işte o dönemde padişahın otoritesi biraz da olsa geri dönmüştür.
    0 ...
  25. 24.
  26. atatürk'ün bıraktığı türkiye kapalı ekonomisi olan dolayısıyla kendi kendine yeten ancak arada açlıktan kırılan bir ülkeydi. dış ticaret açığı yoktu zira ithal edilen mal yoktu. hatta istanbulda doğu tarzı hani şimdi restorasyonlarına milyonlarca dolar harcanan o cumbalı evlerin inşasının batı tarzı evlerle tezat oluşturacağından dolayı yasak olduğu bir ülkeydi. ezan falan türkçeydi ne güzel günlerdi o günler.
    1 ...
  27. 23.
  28. okuma çağındaki 640 bin kız çocuğu okula gitmiyor. 15 yaş üstü kadınların %23 ü okuma yazma bilmiyor bu rakam doğu ve güneydoğuda %40.
    gelişmişliğin en önemli ölçütü olan bebek ölüm hızı % 0.28.
    kan davasından,namus davasından hala ''dava'' olarak bahsediyoruz.
    farklı düşüneni ve düşündüğünü söyleme cesareti göstereni 301'liyoruz ya da çocuk katillere (tetikçi) havale ediyoruz. cezaevlerinde konuşlanan mafya, yazarlarımıza fakslar çekiyor, mahkeme önlerinden çemkiriyor, akıllı olun diyor.
    sokakta, işyerinde, kuyrukta sürekli kavga eden insanlar var. gülümseme yok, nezaket yok.
    ormanları yakıp denizin içine sıçıyoruz.
    para için her yol mübahtır diyen şark kurnazları ile dolu ortalık.
    ev yapıyoruz çöküyor, yol yapıyoruz asfaltı eriyor.
    insanlar asgari ücret adı altında açlık sınırında yaşıyor.
    evsiz çocuklar köprü altlarında üşüyor, karnını doyurabilmek ve üşümemek için çalıyor. acılarını unutabilmek için çekiyor baliyi ve ''çocuklarını nasıl doyuracağını'' düşünen ayşe teyzeyi bıçaklıyor çantasını kapmak için.
    memlekette ne varsa satışa çıktı.
    kafatasının içinde kuş kadar beyni olan çapulculardan oluşan çeteler orada burada ''bu ülkeyi benden daha çok sevdiğini!'' söyleyerek cirit atıyor, kafa kesiyor, racon kesiyor.

    cumhuriyetin 85 nci yılı...
    iyi insanlar kötülerden daha fazladır mutlaka bu ülkede ama her nedense bizim başımıza gökten...
    0 ...
  29. 22.
  30. geri kalan herşeyi bir kenara bırakın,şu an ki türkiye 1. dünya savaşının osmanlı devletinden "dış politika"(altını çiziyorum) anlamında hiçte farklı değil.o zamanlar nasıl avrupadan medet umuluyorsa şimdi de aynı.çok uluslu şirketler ellerini atmışlar her yere.sıcak para diye acaip haklar söz konusu.acaip bi özelleştirme merakı sarmış.konjonktür insanı dediğimiz türler çoğlmış,medyadan da fevkalade ilgi görmüşler.etnik anlamda sayıca 1-2 milyonu bulan ve ayrı bir millet olduğunu iddia eden herkez pay peşinde.ermenilerin sırf uluslararası hukuktan pay koparmak için atmadığı takla kalmadı.dierleri zaten malum.çözüm için
    (bkz: türk devrimi ve atatürk)
    her ne kadar atatürkün yanına yazılacak kadar olmasada,
    (bkz: putin ve rusyanın enerji politikası)
    0 ...
  31. 21.
  32. musul, kerkuk, batum, bati trakya ve dahi kibris'in guneyi de hep bizim idi. ama almanya yenilince biz de yenilmis sayilinca, bir de ustune tayyip iktidara gelince kaybettik canim topraklarimizi.
    (bkz: misak-i milli)
    (bkz: yagmur yagdi boyle oldu)
    3 ...
  33. 20.
  34. ataturk zamaninda bir ucu hicaz'da bir ucu estergon'da olan canim turkiyem alcak seriatcilar ve dahi kurtler; bunlar da yetmezmis gibi tum dunyanin bize ibnelik etmesi ile bugunku minimincacik toprak parcasina hapis oldu. 50.000 dolar idi milli gelirimiz, ucak gemilerimiz new york limanina demirlemisti; amerika'dan alacakalarimizi tahsil etmek icin. tum dunyaya teknoloji satiyor, hic bir sey almiyorduk; ulkede zekat-fitre verecek adam yok idi. her olimpiyatda destan yaziyor, her nobel'de gogsumuz kabariyor idi... vs.vs.vs
    (bkz: hey gidi gunler)
    2 ...
  35. 19.
  36. 18.
  37. lozan antlaşmasında ismet inönü önlerine koyulan antlaşmada kendilerine söylenen maddelerin değiştiğini görerek gazi mustafa kemal'e telgraf çekerek durumu bildirir.

    mustafa kemal cevap olarak: bana asker botlarımı tekrar giydirmesinler der.

    bugün kü devlet liderlerimiz ise gereken cevabı vermek yerine antlaşma yolları aramaktadır.

    not: günümüzde ki şartlar ile o zamanın şartları göz önüne alındığında daha iyi anlaşılacak durum.
    1 ...
  38. 17.
  39. * "bir yabancı gazeteci sorar kendisine ;

    -efendim, milletler cemiyeti (birleşmiş milletler) konusunda ne düşünüyorsunuz? üyelik için başvuracak mısınız?

    - biz başvurmayacağız...lakin üyelik için davet gelirse düşünürüz, kararımızı bildiririz..."

    .........

    *"bir gazeteci sorar kendisine?

    - sayın başbakan, avrupa birliği teklifinize olumsuz yanıt vermesi halinde , tavrınız ne olur?

    - endişeye mahal yok, b ve c planlarımız var..."

    FARK BUDUR.
    6 ...
  40. 16.
  41. atatürkün bıraktığı türkiyeye göre "demokrasi" göreceli olarak gelişmiştir. bütün devlet kurumları gelişmiştir. ancak atatürkün bıraktığı ülke o tarihlerde avrupa devletlerine kafa tutuyordu. yani o günlerden bugüne türkiye gelişmiştir. ancak avrupa devletlerinin gerisine düşmüştür.
    0 ...
  42. 15.
  43. o zaman topraklarımızı kanla alıyorduk, şimdi parayla peşkes çekiyoruz...
    1 ...
  44. 14.
  45. giderek batmaktadır. gemi su almaktadır. deliği kapatacak siyasiler başa gelememektedir.
    0 ...
  46. 13.
  47. bir çok zaman değişime, yeniliğe açık olsa da bir taraftan kazanılanların kötü rejimlerle kaybedilmesi aynı kimya hesaplarındaki nörtleşmeye benzemiş, kazanılanların daha iyiye gitmesi yönünde elde olan fırsatların degelendirilmemesi ya da elde olan imkanların yeteri kadar kullanıma elverişli olmaması her zaman olduğumuz yerde saymamıza neden olmuştur. bu kadar güzellik, imkan, bu kadar genç nüfusa ragmen yerine saymamız pek hoşa giden bir şey olmasa gerektir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük