atatürk ün bursa nutku uydurmadır

entry37 galeri0
    17.
  1. yalana boğulmuş kemalistler için soğuk duş etkisi olan gerçekliktir.
    1 ...
  2. 18.
  3. bursalıların halim selim insanlar olduğunu düşünürsek, insanları taşlı sopalı kavgaya çağıran bu metnin de yalan olma ihtimali epey yüksek olur..
    0 ...
  4. 18.
  5. değildir. yanlış bilgidir.
    0 ...
  6. 19.
  7. bedava gazete dağıtıp "biz 1 milyon tiraj yapıyoruz" diyen gazetenin iddiasıdır.
    nedense sırf bu yüzden inanamıyorum.
    0 ...
  8. 20.
  9. mustafa armağan her ne kadar yorumlarını beğenmesem de sağlam bir araştırmacıdır. (tabi bunda aileden zengin olması ve yapacak başka bir meşgalesi bulunmamasının da payı vardır) araştırılabilir isteyen belgelerle karşı tez öne sürebilir. tartışmalar bilimsel olduğu sürece bir problem yok.
    1 ...
  10. 21.
  11. mustafa armağan isimli şahsın amerikan gizli servisinin "paravan şirketlerinden" zaman gazetesindeki yazısındaki iddiadır.

    iddiaların hiçbirisi kanıt niteliği taşımayan "zanna" dayalı söylemlerdir. ortaya atılan söylemlerin birbirini tamamlamayan bir durumu vardır, atatürk´ün o nutku "13-14 kişinin bulunduğu bir içki masasında söylediği" "iddia edilmektedir"...ne demektir ?...iddia eden kimmiş? o belli değil.bu bir.

    atatürk´ün saat 16´da akşam yemeği yemediği söylemi genele bakaraktan belki doğrudur, ama o gün de akşam yemeğini o saatte yemediğini bilebiliyor muyuz?....belki o gün kahvaltı etmediğindden öğleden sonra "ortaya bir çilingir sofrası" kurdurtmuştur...öyle mi?....seninki iddiaysa ahanda bu da iddia, senin iddianın bu iddiadan daha mantıklı olduğunu senden başka kimse iddia edebilir mi?...edemez.

    atatürk´ün o "nutku" bir kalabalığa karşı yapmadığının "söylenti" olduğunu kendisi iddia ediyor armağan. "öyle söylendiği"...demek ki bal gibi de kalabalık bir grup önünde söylenmiş olabilir.

    atatürk´ e yapılan bir saldırıdır bu. b.o.p. un eşbaşkanınının durumunu güçlendirmek, onun elini kuvvetlendirmek için yapılan bir siyasi çalım hareketidir.

    ama, uyuyan uyumaya gene devam eder, o da bizim konumuz değildir. ayrıca kaynak gösterilen yazıdan "uydurmadır" diye bir sonuç çıkartmak da ayrıca gariptir. bir adamın kaynak gösterdiği yazıyı yazan adam bile, "söylentilerden" bahsederken, sözlük yazarı bunu bir "kur´an emri" gibi algıladı mı, ben o şahsın algılama gücünden şüphe ederim. kaynak gösterilen yazı içinde bir sürü boşluk taşımaktadır, ve kesinlikle "kesinlikle uydurmadır" diyememektedir. bu durumda bu başlığın ortaya koyduğu çıkarım, yanlıştır.
    0 ...
  12. 22.
  13. bursa nutku sanıldığı gibi atatürk'e ait bir şey değil. lafı direk kaynağa getireceğim. buyurun efenim.

    --spoiler--

    neredeyse 60 yıldır atatürk'e izafe edilip durulan "bursa nutku"nun ona ait olmadığını artık daha kesin olarak söyleyebiliriz.

    zira eski gerekçelere iki güçlü kanıt eklendi. bu kanıtları görmeden önce eski gerekçeleri sıralayayım:

    1) 'bursa nutku' adı verilen metin, bir "nutuk" değildir, olsa olsa bir sohbetten alınmıştır.

    2) atatürk'ün sağlığında hiç yayınlanmadığı gibi, ölümünden 9 yıl sonra bir kitapçıkta yayınlandığı zaman dahi onu kimseler ciddiye almamıştı.

    3) birilerince darbelere gerekçe olarak gösterilen bu sözde "nutuk", başka hiçbir bağımsız kaynak tarafından (tartışmalar başladıktan sonra yazılmış olan şike kokanlar hariç) doğrulanmış değildir.

    4) atatürk gibi otoriter bir devlet başkanının anarşiye prim verecek ve gençleri sokağa dökecek bir konuşma yapması mümkün değildir. (geniş bilgi için bkz. küller altında yakın tarih adlı kitabım.)

    şimdi daha kesin konuşmama sebep, doğrudan doğruya "bursa nutku"nun içinde yer aldığı kitabı incelemem oldu. şimdiye kadar bir "bursalı gazeteci" diye takdim edilen rıza ruşen yücer'in "atatürk'e ait birkaç fıkra ve hâtıra" adlı 1947'de basılan kitapçığına eğilen bir çalışmaya pek rastlamadım. tartışmalarda genellikle ikinci, hatta üçüncü el kitaplar kullanılmış. bu da meselenin niye arapsaçına döndüğünü açıklıyor zaten.

    rıza ruşen yücer, hepi topu 24 sayfacık tutan kitabındaki 16 adet "fıkra ve hatıra"nın doğruluğuna nedense garanti verememektedir. kitabının yıllar sonra bu kadar ciddiye alınacağını hiç düşünmediğine eminim. nitekim yazarın önsöz'de yer alan itiraf mahiyetindeki şu sözleri ibretliktir:

    "naklettiğim fıkra ve hâtıralar gerçekten olmuş mudur? bunu da kesin olarak temin edemem [garanti veremem]. çünkü ben, belgelendirmekten ziyade ve sadece işittiklerimi, -duyduğum şekle sadık kalarak- tesbit ve nakle önem verdim."

    demek ki, yazar bile anlattıklarının gerçekliğinden emin değildir. önemli bir kısmını başkalarından işitmiştir ve bunların gerçekten vuku bulup bulmadıklarını araştırıp soruşturmuş da değildir.

    böylece "bursa nutku"na neden 'sözde nutuk' dediğimizi ve bu "sohbeti" aktaran kişinin de olay yerinde bulunmadığını, konuşulduğu söylenen ve etrafında fırtına kopartılan sözleri başkasından işittiğini, onların gerçek olup olmadığına dair bir bilgi ve kanaatinin olmadığını bizzat kendi sözlerinden öğrenmiş oluyoruz.

    --spoiler--
    0 ...
  14. 23.
  15. --spoiler--
    1975 yılında; ilk kez yazılı metin olarak, Cafer Tanrıverdi tarafından halka dağıtılmasından sonra, Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan kovuşturmada, dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Enver Ziya Karal ve Öğretim Üyesi Sami N. Özerdimir'in katkılarıyla Atatürk'e ait olduğu mahkemece karara bağlanan nutkun mahkemedeki orijinal metni aşağıdaki gibidir. Sonradan bulunan, mahkeme dosyasına da konulan, 1935 yılı yayını bir dergide vardır. Bursa'da Türkçe ezan okunmasına halkın karşı çıkması üzerine Bursa'ya giden Atatürk tarafından söylenen bu konuşmadan bir bölüm de, Celal Bayar tarafından meclis kürsüsünden okunmuştur. Daha sonra Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu'nun 24 Ekim 1966 tarihli toplantısında Bornova Asliye Hukuk Hakimliğinin 27/9/1966 tarih ve 1966/338 sayılı yazısı ve bu yazıya ekli Atatürk'ün Bursa Nutku ile ilgili sözlerin üzerine gerekli incelemeler yapılır. Bu incelemeler sonunda bu sözlerin Atatürk'ün 1933 Şubatı'nda Bursa'da yaptığı konuşmadan mealen alınmak suretiyle çeşitli tarihlerde basılmış olduğu kanaatine oybirliği ile varılır. Bu mahkeme kararından sonra, nutkun tamamı, serbestçe okunur, söylenir ve dağıtılır hale gelmiştir.
    --spoiler--

    http://tr.wikisource.org/...Crk%27%C3%BCn_Bursa_Nutku
    1 ...
  16. 24.
  17. zaten ilgili metnin üslubu, Atatürk'ün bilinen hiçbir nutkuyla uyumlu değildir ama bizde tohumuna para sayılmadık çakma Atatürkçüler, dinsel ikon haline getirdikleri Atatürk'ü zerre kadar tanımadıkları için metni ona atfetmekte beis görmezler, hiçbiri de demez ki arkadaş bu ne iş. Kalkmış cumhuriyet kurmuş, öyle ya da böyle bu sistemin oturması için yeri gelmiş en yakın silah arkadaşları ile ayrı düşmüş. Eee sonra? Bunca uğraş verdiği sistemin yıkılması için "polisi var jandarması var demeyin alın sopayı girişin" diyecek he mi? La yürüyün gidin, polis jandarma demem alırım zopayı haa!
    0 ...
  18. 25.
  19. 1960lı yıllarda bursa mesajı okunur.
    yine o yıllarda eskişehir garında yine rivayet bir kelamı.

    biri isyana dairdir,
    biri ezmeye.

    yakın tarih bilirsiniz,
    onu seven onu seveni ezdi.

    geride kan revan.
    o ona ait değilmiş. ne çıkar allah aşkına bu saatten sonra.

    peki peki ne bursa ne eskişehirde garda
    kemal paşa sarfetmedi o sözleri. ama tarih değişmedi ki. kan bu, geri damarda vücut bulmuyor. akan aktı, asılan asıldı.
    1 ...
  20. 26.
  21. irticanın gerçek olmadğını kanıtlamak için elinden geleni yaptığı nutuktur. bursa nutku gerçek olmasa ne yazar ? sanki, bursa nutku'nun gerek olmadığı kanıtlanırsa, atatürk'ün irticaya hoşgörü gösterdiği gibi ahmakça bir yorum haklılık kazanacak !

    atatürk'ün düşünceleri zaten aynen nutuktaki gibidir. irticayı gördüğü yerde boğmak, onun temel düsturudur. cumhuriyeti ve devrimlerini emanet ettiği gençlere bu yönde telkinlerde bulunması da gayet tabiidir.
    2 ...
  22. 27.
  23. aşırı dozda devrimcilik içeren bir nutkun, 'karşı devrimciler' tarafından "yok öyle bir nutuk" denilerek yok sayılmaya çalışılmasıdır.
    (bkz: at yalanı sikeyim inananı)
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük