aslında çok önemli bir gerçek olup aynı zamanda ders kitaplarında neden gerçek tarih okutulmuyor sorusuna cevap veren olgu. kurtuluş savaşı sırasında isyan çıkaranların full sünni veya kürt olması ders kitaplarında yer alsa ne olur düşünebiliyor musunuz? bizim resmi ideolojiyi dörde katlayıp külah, tuzlık,gemi benzeri her türlü origami örneğini sergilerler.o yüzden kaç kişi olduğumuzu öğrenmesek daha iyi olur bence.
atatürk' ün sürekli bir yerlere çekilmesinin bu tarafını da gördüğümüz başlık. atatürk bektaşi değildir. o dönemde bir çok tekke vardır. eğer atatürk' ü o dönem bir öğretiye yakın bulmak istiyorsak bu yer mevlevilik olacaktır. atatürk vahdettin gibi mevlevi dergahına bağlıdır. tekke ve zaviyelerin kapatılması kanununda mevlana tekkesinin müze haline getirilmesinden bunu anlayabiliriz. eğer müze haline getirilmeseydi diğer tekke ve zaviyeler gibi kapatılması gerekecekti.
tüm tekke ve zaviyeler kapatılırken erzincan ocak köyündeki bektaşi dergahının kapatılmamasından bektaşi olmasa bile bektaşilere büyük saygı duyduğunu ve onların cumhuriyetin kuruluş sürecinde ne kadar katkı yapabileceğinin farkında olan atatürkün mezhebini merak eden kişinin söylemidir.
bektaşilik ve mevlevilik farklı kavramlardır. bektaşiliğin bir silsile halinde devam ettiği görülmektedir. ve belli bir benimsenmişliğin simgesidir. atatürk' ün bektaşi bir gelenekten geldiğine dair bir delalet görülmemiştir. sadece destekleyen bir yapıdadır.
türkiye pasaportlarında türkiye'nin simgesi (her sayfada en ortada gözüken) bektaşi yıldızıymış. pasaportların ortasındaki şekile bakıldığında bu görülebilirmiş.
atatürk'le ne alakası var diyenlere edit: sanırsam bu atatürk'ün isteğiymiş.
atatürk'ün bütün baba tarafının ve resmi olarak babasının da bektaşi olması,
kendisine kutuplar kutbu denmesi,
gençliğinde bol bol bektaşi toplantılarına katılması ve tekkelerde takılması,
anadoluda kurtuluş hareketini yürütürken bektaşilerin tam desteğini alması ve onlar tarafından korunması,
kurtuluş savaşında aleviler ve bektaşiler tarafından "mehdi" olarak nitelendirilmesi zaten hiç olmayan, benim salladığım şeylerdir. atatürk'ü bir yana çekmeyeçalıştığımı düşünenlere duyurulur. öptüm.
bunu düşünen kişiler acaba dersim olayına ne diyecekler diye düşündüğüm başlık. sanırım oradaki insanlarda bektaşi kültürüne bağlıydı. neden öldüler acaba? *.
atatürk'ün seceresini ne oldugunun saglamasinda hicbir etkisi olmayan iddia. bir insanin ailesinin ne oldugunun kendisinin ne olduguna kanit olmaz. atatürk ateisttir. anitkabirdeki el yazmalarinda bunlardan bahsetmistir. öpücük yollama yerine okumak daha faydali olur bunlari. ailesi dolayisiyla bektasi kültürü almasi onu bektasi yapmaz.
ben de gencligimde sünni kültürü aldim camiye gittim ama, su anda bir deist olarak hayatimi sürdürüyorum mesela.
sonrasinda sürekli bektasiler tarafindan korunuyor olmasi da tamamiyle politik nedenlerdendir baska birsey degil.
f.rıfkı atay'a göre: atatürk, selanik'te mevlevilik ayinlerine katılıyordu. ancak bu ayinler atatürk'ün dini duygularından çok klasik müzik sevgisinden öteye gitmiyordu.
can dündar'ın bir yazısında bahsettiği durum.
---
Aslında -genel olarak pek dillendirilmese de- Mustafa Kemal, zaten Bektaşiliğe çok yakındır. Doğup büyüdüğü Selanik ve genelde Rumeli bölgesi Bektaşi dergahlarının yoğun olduğu bir bölgedir. Hüseyin Şekercioğlu'nun Atatürk'ün babasoyu üzerine yaptığı araştırmaya göre (Türk Kültürü Dergisi, Sayı; 145) Ali Rıza Efendi, Anadolu'dan koparılıp Rumeli'ye yerleştirilmiş "Kızılkocalı Türkmenleri" boyundandır. Falih Rıfkı Atay, "Çankaya" kitabında, Kılıçoğlu Hakkı'ya atfen, Mustafa Kemal'in, Harbiye yıllarında tatillerde Selanik'e geldiğinde Şeyh Rıfat Efendi'nin tekkesine gidip, dervişler halkası içinde ayinlere katıldığını yazar. Mustafa Kemal de Nutuk'ta, Selanik'ten arkadaşı olan Abdülkerim Paşa ile telgraflaşmalarını anlatırken Paşa'nın, kendisine "Kutb-ul akrap" yani "Kutuplar kutbu" diye hitap ettiğini anlatır. Bu Bektaşiliğin en üst derecesi için kullanılan bir terimdir.
Bu mazinin de katkısıyla olsa gerek Mustafa Kemal, Çelebi Cemalettin Efendi ile çok iyi bir diyalog kurar. Şapolyo'ya göre o ziyarette Çelebi'nin oğlu Hamdullah Efendi'nin odasında "ayinicem" düzenlenir. Bir "ikrar töreni" ile Mustafa Kemal'e "kılıç kuşatılır" ve "yola kabul edilir." Bu buluşmada Cemalettin Efendi, Kuvayi Milliye'ye tamamen taraftar olduğunu söyler. Hatta daha da ileri giderek, Cumhuriyeti düşünmüyor musunuz?" diye sorar. Kemal Paşa, zamansız açılan bu konuyu geçiştirir. Ertesi gün Hacı Bektaş Türbesi'ni ziyaret eder ve Ankara'ya Aleviler'i kazanmış olarak girer.
konu hakkında herhangi bi tarihi bilgim yoktur fakat Atatürk'ün bu ülke için yaptıklarını düşününce açıkcası bektaşi yada farklı bi yönde olmasınında bi anlamı yoktur kanımca.
Biz O'nun kurduğu bu Cumhuriyet'i hakkıyla koruyo muyuz ki Atatürk hakkında bu tür yakıştırmalar yapalım?
Atatürk'ün yahudi,
Atatürk'ün Alevi,
Atatürk'ün Sünni,
Atatürk'ün Rum,
Atatürk'ün Yunan,
Atatürk'ün dönme,
Atatürk'ün top vs. olduğunu anlatan başlıklardan bir tanesi.
Zira kimse Atatürk'ün bir deha, hatta diplomasi dehası olduğunu düşünmez.
Kimse neden mustafa suphi'ye komünist parti'yi kurdurttuğunu öğrenmek istemez,
Kimse Atatürk'ün neden sivas kongresi'ne amerikan delegelerini çağırttığını öğrenmek istemez.
Atatürk'ün herkese dokunan bir yönü vardır. çünkü o çok iyi bir diplomattır.
çünkü o kime oynayacağını çok iyi bilmiştir yıllarca.
Mustafa suphi öldürüldü çünkü ondan bolşevik yardımı alınması için komünist parti'yi kurdurmasını istedi. ama o artık zıvanadan çıkıp rusya'dan yardım almaya ve bu yardımlarla türk milletini komünizm'e teşvik ettirmeye başlamış ve asıl işinden sapmıştı. islam ve komünizm sentezi fikircisi Çerkez Ethem ve komünizm teşvikcisi mustafa suphi gibi önderlerin düşürülmesiyle rusya artık bu eylemlerin başarıya ulaşılamayacağını görmüştü.
Sivas kongresi'nde boşuna mı amerikan mandacılığı ingiliz mandacılığı konuşuldu? Türk halkı nerden bilsin o yıllarda amerika'yı. amerika kim? o zaman amerika neyin nesi de amerikan mandacılığı konuşuluyor? adıvarlardan tabi ki mandacılık lafı çıkıyor. o istiklal için çarpışıcak insanlar neden o yıllarda amerikan mandacılığından ingiliz mandacılığından konuşuyor? böylece ingiliz siyasetine karşı olarak, yeni manda arayan amerikalıları her ne kadar "ya istiklal ya ölüm" denilse de bir nebze olsun bunun ihtimali olduğu gösterilip bir denge unsuru haline getiriyorlar.
buna da siyaset diyorlar, hatta diliniz dönerse: diplomasi!
yalan yanlış yarım bilgilerle, insanlar atatürk'ü hem amerikancı hem yahudi hem dönme hem alevi hem bektaşi hem her şey yaparlar.
amaç haticeye değil neticeye bakmak. hadi bütün bunlar; bu siyasetler tahmin edilemiyor da, neden hala kendisi şu an üstüne oturduğunuz yağ parçanızın rahat yerde oturmasına sebep olarak görmülmüyor?
hadi onu da yapamadı, bu sayede insanlar 2 dil konuşamıyor, bu sayede bu yüzden bundan sebep insanlar "ben eski fransız sömürgesinden geliyorum" ya da "ben ingiliz sömürgesinden geliyorum" diyemiyor -ki ben bunu bizzat söyleyen afrikalıları gördüm- o zaman kardeşim bu bağımsızlık size 2 numara fazla gelmiş, boşverin yahu, satın bu milleti himaye ettirin kendinizi yapın 2. dilinizi ne kasıyorsunuz kardeşim.
-kızım bu masaya 2 çay, abinin ki açık olsun.
osmanlı devletinde ki bütün askerlerin (örn; yeni çeriler) bekdaşi olduğunu göz önüne alırsak pekte imkansız olmayan durum.
edit: fena halde yanılmışım
Osmanlıda yeniçeriler bektaşi idi. Aşağıdaki açıklamada yazdığı üzere yeniçerilerin kaldırılması ile birlikte bektaşilik için de çok katı önlemler getirildi.
Yeniçeri askeri her şeye müdahele eder olmuş, buna karşılık gerçek görevi olan askerlikle ilgileri kalmamıştı. Zira onlar, askerlik yerine esnaflıkla uğraşıyorlardı(osmanlıda yeniçerilerin ek iş yapması yasak idi). 17. ve 18. yüzyıllarda sık sık ayaklanmışlardı. Bunun üzerine ocak, "Vaka-i Hayriye" diye isimlendirilecek olan bir karar ve hareketle 15 Haziran 1826'da Sultan II. Mahmut tarafindan ortadan kaldırıldı.
balkan kökenli olması sebebiyle doğru olma ihtimali oldukça yüksek bir iddiadır. zira balkan kökenlilerin çoğu ve bölgenin müslüman arnavutlarının hemen hepsi bektaşidir.
atatürk ün tekke ve zaviyeleri kapatırken bektaşi ve mevlana dergahlarını es geçmesi bu iddiayı güçlendirmektedir. dersim isyanının konuyla alakası yoktur tunceli evet alevidir ama dersim isyanı özünde dinsel değil etnik bir zaza isyanıdır. ayrıca alevilik ve baktaşilik aynı şey değildir.