Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün anayasasını yeterli görmeyen zihniyetin ta kendileridir.
--spoiler--
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, istiklal Savaşı kahramanlarından Ali Fuat Paşa ve Kore gazisi Tahsin Yazıcı da tutuklananlar arasındaydı.
Milli Birlik Komitesi ülke yönetimini üstlendi. 3. Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala'nın, eğer darbenin lideri kendisinden daha kıdemli değilse ordusuyla Ankara'ya yürüyüp isyancıları yakalayacağını söylemesi üzerine darbeden haberi olmayan Emekli Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi'nin başına getirildi.
Sosyal, ekonomik, kültürel hiçbir hedefi ve felsefesi yoktu. Tek amacı vardı, o da, iktidarı Cumhuriyet Halk Partisi ve onun tarihsel lideri ismet inönü'ye teslim etmekti.
Teğmen rütbesindeki genç subaylar, general rütbesindeki yaşlı başlı subaylara emir veriyor, hatta hakaret bile ediyorlardı. Beş bine yakın subayı ordudan bir çırpıda tasfiye etmişlerdi. Sert ve acımasız davranıyorlardı. Öyle davranmakla, hareketlerinin ihtilal ya da devrim özelliği kazanacaklarını sanıyorlardı.
Darbecilerin böyle davranmalarında jakobenci aydınların da rolü vardı. O aydınlar ki, General Cemal Madanoğlu, Harp Okulu'nda gözaltında tutulan Demokrat Parti mensuplarını salıvermeye başlayınca, 'Aman Paşam, siz ne yapıyorsunuz, ihtilal meşruiyetini kaybeder' diyerek karşı çıkmışlar, bu yüzden salıverilenler toplanarak tekrar Harp Okulu'na kapatılmıştı.
Hangi hareketin ihtilal ya da devrim, hangi hareketin darbe olduğunu ayıramayan veya Demokrat Parti'den acı bir şekilde öç almak isteyen o gününün jakobenci aydınları, Adnan Menderes ile iki arkadaşını darbecilere idam ettirmekten çekinmemişlerdi. Güya bu idamlar sayesinde 27 Mayıs hareketi ihtilal ya da devrim özelliği kazanacaktı.
Yakın tarihimizin en dramatik olaylarından biri olan 27 Mayıs 1960 darbesi, aradan 44 yıl geçmesine rağmen hala araştırılmaya muhtaçtır.
--spoiler--