kimseye
ulan illa seveceksin atatürk'ü diyemezsin
desen de bir halta yaramaz...
ama
kimse bağımsızlık sınırları içinde,
cebinde türkiye cumhuriyeti nufus kağıdını taşırken,
yok efendim manda gelsin altına yatağım, öküzü tatmin edeyim, ingiliz danası gelsin benimle ilişkiye girsin diyemez.
atatürk ilkelerine aykırı bir soruşturmadır. bu ülkede herkes hürdür ve özgürdür. atatürk ' ü sevmiyorsa bırakalım o onun terbiyesizliğidir. kendi utansın dediğinden..
sonu iyi olmayacak bir soruşturmadır. olur ki bu kız soruşturma sonunda mahkemeye çıksa ve ceza bile alsa, o karar avrupa insan hakları sözleşmesi'nin 10. maddesini ihlal etmediği gerekçesiyle avrupa insan hakları mahkemesi tarafından geri çevirilecektir. bu da bizim 10. maddeyi ne kadar farklı yorumladığımızın bir kanıtı daha olarak karşımıza çıkacaktır. çünkü söz konusu olayda sözleşme açısından bakıldığında düşünce özgürlüğünün kötüye kullanılması gibi bir durum yoktur.
umarım iş o boyutlara taşınmaz diyelim de biz yine..
atilla yayla'nın başına gelenin bir değişik versiyonu. soruşturma, kovuşturma, savcıların 6 ay dosya düzenleme, delil toplama vs. hakkı: 6 ay yatarı var. vaveyla koparanların özgürlük anlayışı; ona, buna, sana yok! (ötekileştirilmiş sen avcunu yala)
bir kimseyi ya da kuruluşu sevmemek ona hakaret etmek anlamına gelemez. Aldığı yanlış eğitim veya yanlış yönlendirmeler kişiyi atatürk'ü sevmemeye itmiş olabilir. Bu tarz kişiler toplumda oldukça fazladır ve bu şekildeki soruşturmalar, kesin ve sert yargılar kişileri kazanma değil onları nefret ettirir ve toplumdaki yüzdelerini çoğaltır.
soruşturmalık bir şey yoktur. sevip sevmeme hakkı var ancak "atatürk'ü sevmiyorum, hümeyni'yi seviyorum" demek sadece dışarıdan bakıldığında manasız ve komik. tabi ek olarak cahillik... ancak yine de hakaret yok ortada, dolayısıyla da davalık bir şey yok.
"başıma birşey gelmeyecekse"diye şerh düşen kızın şerhinin işe yaramadığının ispatı olan durumdur.
sinan çetin abimiz güzel bir kısa film çekmişti "mutlu ol bu bir emirdir" isimli,yeni versiyonu bir film değil;gerçeğin ta kendisi: "sev,bu bir emirdir"
Soruşturma kısmına bir şey diyemem.Ama bu kişler provakatör lerdir.Amaçları durgun suyu bulandırmak Sadece bu kişiler yüzünden Başörtüsü bu hale gelmedi mi bunlara kanmayın arkadaşlar bu kişilerin oyunları yüzünden ülkemiz geriliyor.
''memleketi germeyin'' diyen medyalamaların neden olduğu, korkutan gelişmelerin habercisi olay. sanırsam filmin ikinci kısmı.
section 1: 28 şubat 1997 süreci; (bkz: reha muhtar)
section 2: 5 haziran 2008 süreci; (bkz: fatih altaylı)
(bkz: göte kına yakmak)
bağımsız türkiye cumhuriyeti için, manda ve yabancı devletlerin boyunduruğuna girme talep eden bir insana elbette ki dava açılır, normaldir. bu, söylediği sözleri, gerekli kanunlara uyduracak şekilde kullanılarak yapılabilir. belki sömürge olmak için yanıp tutuşmaya ceza yoktur ama bu sözlere varsa, bu sözler aracılığı ile açılır, bunu hukukçular bilir.
kimse kusura bakmasın, sen bağımsız ülkemin, sömürge olmasını isteyeceksin, birileri de buna "demokrasi" diyecek. bu saçmalık.
efendim milleti biz-siz diye ayırıp, sonrada biz sizi yakmayız atatürk'ü sevmiyorsunuz diye, uğur mumcu, sivas,* hebele hubele....haydeee....diye höykürenlere sözüm;
arkadaşım, kadın başıma bir şey gelecek derken zaten sizin yakıp yıkmanızı beklemiyordu. çünkü kız sizin zihniyetinizdeki insanların devletin bürokrasisini ele geçirdiğini biliyordu. zaten güç sizin gibi yasakçı zihniyette. yakmaya yıkmaya gerek yok. içeri atarsınız olur biter.
evet yakmazsınız, yıkmazsınız. sadece legaL YOLDAN verirsiniz cezasını. helal olsun. bu kıza 4.5 yıl bile az. 10 yıl vermeliyiz ki ulu önder atatürk böylece daha iyi korunsun.
1-bu insanları başımıza saran siz değil misiniz? nur cemaatini bu derece desteklerseniz, imam hatip liselerinin sayısını 5'e katlarsanız, diyanet işleri başkanlığını yalnızca sünni-islam kurumu haline getirip her sene devasa oranlarda kaynak akıttırırsanız, din derslerini zorunlu kılarsanız ne olmasını bekliyordunuz?
2-samsun'dan ankara'ya mustafa kemal yürüyüşü düzenleyenleri, mustafa kemal'e sonsuz saygı besleyenleri ve özgürlükçü bi anayasa isteyenleri asan siz değil misiniz? tam bağımsız türkiye diyenlerin, 6. filoyu istemeyenlerin, türkiye amerika'nın sömürgesidir diyenlerin üstüne köpekler salan siz değil misiniz?
3-eğitimi ideolojik hale getiren, üniversitelerdeki özgür düşünceyi ve özerkliği yok eden, benim mirasım yalnızca akıl ve ilimdir diyen bi adamı tanrılaştıran ama köy enstütüleri gibi eğitim araçlarını kapatan, yök gibi ne idüğü belirsiz bir kurumu kurduran siz değil misiniz?
4-yıllardır laikliği anlatmaya çalışan uğur mumcu'yu, bahriye üçok'u, ahmet taner kışlalı'yı, turan dursun'u katleden, sivas'ta şeriat isteriz diye bas bas bağırtan kişiler devletin adamı değil miydi ve örgütler bizzat devlet tarafından kurulmadı mı, desteklenmedi mi?
5-özgür düşüncede olan, birkaç kişi için değil, herkes için daha iyi bir hayat diyenleri işkenceden geçiren, onları adeta hayatından bezdiren, çoğunu işkence odalarında öldüren siz değil misiniz? 1972 ve 1980'de türkiye'nin aydınlık gençliğini bir kalemde silen siz değil misiniz?
tüm bunları yapan sizsiniz ama en iyi atatürkçü de sizsiniz öyle mi? bu insanların önce beynini yıkıyorsunuz, sonra türkiye demokratiktir diyorsunuz ama bu insanlar sizin söylemenizi istediğiniz şeyleri söyleyince de onları yargılıyorsunuz öyle mi? insanları cahil bırakıyor, aç, üç kuruşa muhtaç bırakıyor, bir koy üç al vaatleriyle büyük şehire göçen nice ocağı söndürüyor, onların kaçak yapılaşmasını oy kaygınız için görmezden geliyor, onlara adam gibi yer göstermediğiniz gibi bir de elektrik su bağlatıyor, okul değil ama cami yaptırılması için ödenek ayırıyor, 80 yılın 60 yılı aç ve eğitimsiz bırakılan kürtler'i gene onların bıçağın kemiğe dayanıp isyan etmeleriyle ancak hatırlıyor sonra da ''akp neden %47 aldı yahu'' diye şaşırıyorsunuz, hayır ben atatürk'ü değil humeyni'yi seviyorum diyenleri siz yetiştiriyor ama tüm bu bokları yedikten sonra halkın karşısına geçip kusura bakmayın efendiler kazayla oldu diyorsunuz. objektif'den gelsin: yuh!
başına bir iş geldiği için artık atatürk ü seven kıza açılan soruşturmadır. gereksiz şeyler yapıyordur boşuna polemiklerle zorları daha da zorlaştırıyordur.
eğer doğru ise -ki inanasım gelmiyor- son zamanlarda duyduğum en saçma soruşturma konusudur.
biri bir diğerini sevmiyor diye soruşturma başlatılması sanırım işgüzarlıktan başka bir şey değildir.
ayrıca, kimse kimseyi sevmek; kimse kimseye saygı duymak zorunda değildir.
sanırım yasalarımızda da böyle bir zorunluluk yoktur. kaldıki atatürk'ü sevmemek suç da değildir. bir şeyi suç sayılması başka unsurların olması gerekir ki sevmemeni de suç olmasına imkan yoktur. -çok iyi bilmiyorum ama daha bilgili olan arkadaşlar uyarabilirler beni- türkiye'de atatürk'ü sevmemek suç değildir; ve yine sanırım sadece atatürk'ün maneviyatına vs. hakaret etmek suçtur.
mevzu bahis açıklamayı yapan kızın konuşmasını sonuna kadar izlemiş biri olarak o mülkatta kızın ağzından atatürk'e hakaret içeren söz çıktığını duymadım.
bazı arkadaşlar kızın sarf ettiği "atatürk'ün padişahtan yetki alması" lafını "atatürk'e üçkağıtçılık yakıştırması" olarak algılamışlar ama genele bakıldığında bu kızın zaten tarih bilgisi tam bir fecaatır. zira, sütçü imamı imam sanmasından tutun da, ilk direnişin maraş'ta başlaması beyanına, nene hatuna kadar hepsi yanlış bilgi içermektedir, zira böyle bir tarihi bilgisizlik içerisindeki kişiden "atatürk'ün padişhatan yönetimi devraldığı" sözlerini duymak normaldir. halbuki ne bilsin, lozan konferansına gidilmeden önce salatannat'ın meclis oyu ile kaldırılıdığını ve yönetimin devralınmadığını...
bilmiyor işte, üzerine falza gitmemek gerek. zaten kızın kafasının karışık olduğu gün gibi aşikar, düşüncelerini tutarlı savunamamasından belli oluyor.
ayrıca, zorla da sevgi olmaz, sevmezse sevmez, kızın kendi tercihidir.
kızın, "vay lan sen atatürk'ü nasıl sevmezsin" diye üzerine yürünmesi de anlamsız bir sinir halidir. ne yani siz böyle yapıca kız birden vahii gelmiş gibi "aman tanrım ben nasıl bir hata yapmışım" deyip 40 yıllık fikriyatını mı değiştirecek?
komik...
zaten türkiye cumhuriyeti vatandaşı da değilmiş, kanada vatandaşı. sevse ne olur sevmese ne olur?
George Orwell'in 1984 adlı kitabındaki düşünce suçu kapsamında düşünce polisi tarafından açılan soruşturmadır.*
Akıl hastanesinde iki deli iyileşmek üzereymiş ki doktor*:
"Gelin bakalım yanıma siz ikiniz." der.
iki deli doktorun yanına gelir ve doktor der ki:
-Bakın şu buzdolabını şurdan şuraya taşıyın sizi taburcu edeceğim.
Delilerden birisi tamam deyip işe başlar ve dolabı doktorun dediği yere koyar.
Doktor sorar:
-Öbür arkadaşın nerede? Deli cevap verir:
-O dolabın içinde rafları taşıyor!
Bir soruşturma açan zihniyete bakıyorum bir de soruşturmaya uğrayan zihniyete arada hiçbir fark göremiyorum .
kesinlikle münferit olmayan, "yaa işte arada oluyor böyle şeyler" deyip geçemeyeceğimiz soruşturmadır. atilla yayla daha hatırlarımızda. kemalizmi eleştirdiği için yasaklanan kitaplar, üniversiteden atılan hocalar, hapis yatan aydınların sayısı bir hayli kabarık. 10 kasım'larda siren sesi geldiğinde, saygı duruşuna geçmeyip yürümeye devam edip linç edilen kişileri de yazdı gazeteler zamanında...
birde durumun vehametini sadece soruşturma ve fiili şeylerle ölçmek de neyin nesi? bu ülkede milyon kişi "sen nasıl komünist olursun, atatürk'ün bu konuda dedikleri belli" cümlesini üretmiyor mu? tartışmalarda sunulan en büyük ve tartışmasız otorite atatürk değil mi bu memlekette? geçenlerde okudum, urfa'da adamın teki gidip atatürk büstüne dilekçe sunmak istemiş, polis gözaltına almış durumu anlayamayıp. durum budur abilerim... kişi başına düşen kitap sayısında dünya diplerinde, msn ve chat kullanımında hatırladığım kadarıyla dünya ikincisiyiz. nasıl olmasın...
"başıma bir şey gelmeyecekse" edasıyla söylenen sözler sonucunda ortaya çıkan ve 5816 sayili ataturk'u koruma kanunu kapsamında değerlendirilecek olan soruşturmadır. savcılık kurumu ilgilenecek ve kanımca gereğini yapacaktır. humeyni'yi seven vatandaş'a persepolis filminden sadece bir kare ile cevap vermek gerekirse:
"-Atatürk gibi yapacağım! Ülkeyi modernleştireceğim."
"-Bir cumhuriyet yaratacağım!"
humeyni'nin iran'ında acaba bu kadar rahat konuşabilir miydi? onu da artık bizim değil kendisinin düşünmesi gerekmektedir...
