Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun'un "Türkiye'de işlenen cinayetlerde bile Atatürk'ün arkasına sığınıldığını" söylemesi üzerine Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Saray'ın kurduğu cümle. tamamı: "Ben böyle ahlakdışı bir konuşma duymadım. Birisi Atatürk'ü sevmiyorsa ya onun kanı bozuktur ya da sütü bozuktur".
not: ben sana profesör olamazsın demedim, at gözlüğünü çıkaramazsın dedim.
illa bir şeyi bozuksa atatürk'ün yakışıklı oluşunu kıskanan tipi bozuk olma ihtimali kanı ya da sütü bozuk olma ihtimalinden daha yüksektir gibi übergeyik kanaldan girip gelelim nitelendirmeye:
kanı bozuk ve sütü bozuk gibi nitelendirmeler, insana, doğuştan gelen özellikleri sebebiyle yücelik ya da alçaklık bahşedilmesi gibi ırkçı düşüncenin olmazsa olmazı özelliklerini açığa çıkarması bakımından dikkate değerdir.
ülkemizdeki kamplaşmanın göstergelerinden biri olan herhangi bir cümledir. tartışma kültürünün olmadığı* yerlerde son derece sık görülen cümlelerden biridir.
üzerinde düşünülmeden, hatta başkaları tarafından düşünülebilmesi bile hazmedilemeyen nice cümleden bir cümle üzerinde çok durmaya gerek yok. burada aslolan cümle ile ne ifade edildiği değil. çünkü biz tartışma, düşünce değil koşulsuz biat aldatmacasıyla kandırılmış bir toplumuz.
"faşizm, konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir" diye çok güzel bir lafı var barthes'in. her yere cuk diye oturtabiliyorum bu cümleyi.
sevgili mehmet saray, faşist (resmi) ideolojinin çocuğudur(bakın başka bir şeyin çocuğu demedim, dua edin). söyleme mecburiyetiyle yetişmiştir. bunları söylemek zorundadır. nasıl ki bizler atatürk'ü sevdiğimizi söylemek zorundaysak, mehmet bey de sevmeyene sütü bozuk demek zorundadır. bu boktan ideoloji bunu onun kafasına kazımıştır.
bu memlekette böyle. söyleme mecburiyetin var. atatürk'ü sevme mecburiyetin var. 10 kasım'da 9'u 5 geçe sokakta herkesle birlikte kazık gibi dikilme mecburiyetin var. sikerler adamı yoksa. sütü bozuk seni!
sarf edilişi tamamen reklam kokan, profesör olupta resmi tarihi ezber bellemiş gereksiz zihniyetin telaffuzudur. lüzumsudur. kafa yormaya gerek yoktur.
"bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. fikirlerini inkâr edenler ve beni yerenler çıkabilir. hatta bunlar, benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidirler ki bu fikirler, hint'ten, mısır'dan döner dolaşır gene gelir, verimli neticeleri kalpleri doldurur. " *
sevmemenin bir sonraki aşamasında -genelde üstü kapalı- hakaret etmek, karalamaya çalışmak, sevenleri sevmemek gelir. bunun da dozu giderek artar ve bu günümüze kadar gelir. günümüzde de boyutları şu hale gelmiştir: atatürk ü sevmediği için atatürk' ün yarattığı herşeyi yok etmeye çalışmak... asıl önemli olan bu kadar büyük işler başarmış bir lidere saygı duymamaktır. atatürk'ten nefret eden çesitli duşmanları bile ona karşı saygı beslerken, ve yüceltirken ondan nefret eden bir kişinin bile bu saygıyı gostermemesi kişinin kendi acizliğini ortaya koymasıdır. insanları doğru davranmaya iten, kanun korkusu değil, vicdan olmalıdır. vicdan, etiğe uygun bir değer yargısı, görgü gibi nitelikleri insanlarımıza ne derece yerleştirirsek o kadar iyidir. atatürk insanların önünde iyi bir örnektir. atatürk'ü sevmemek demek, bu vatana hizmet etmek için gerekli çok önemli bir unsurdan yoksunluk demektir.
atatürk'ü kötülemek, vatan hainliğidir, çünkü atatürk'ü kötülemek demek, atatürk'ün vatanı uğruna göstermiş olduğu çabadan hoşnut olunmadığı anlamına gelir. vatanına hizmet vermiş bir insanı kötülemeye çalışarak, vatanseverliği enayilik olarak göstermeye çalışmak bencilliği körüklemektir. her ne kadar vatanseverliği enayilik olarak görenler varsa, bu ülkenin değerlerinin yararı için kendi mutluluğundan ödün vermeye hazır insanlara ihtiyacı vardır.
