7. sınıfa giden kıuzenimin bana yönelttiği soru. inanın bu soru karşısında ne diyeceğimi bilemedim.
-sevmeye çalış, yoksa zorlanırsın
dedim.
sınıf öğretmenleri atatürk ile ilgili kompozisyonlar yazdırıyor, şiirler ezberletiyor, onlarca kitabı zorla okutturuyormuş. sebeblerini sordukların da ise "onu sevmeniz" için diyormuş. bu yaşta, bu çocuklara bu kadar ağır bir empoze şekli gerçekten acımasızca.
6 tane küçük kuzenimden hiç birinin sormadığı soru. demek ki hepsi hayatlarından memnun.
hee olur da bir gün bana böyle bir soru sorarsa birinden biri şu cevabı veririm:
-küçüğüm hayatında kendin istemedikçe kimseyi sevmek zorunda değilsin. ama bazı insanlar vardır ki istesen de istemesen de saygı duymak zorundasındır. tarihe iyice bir bakıp büyüdüğünde ne demek istediğimi anlayacaksın.
evet benim cevabım bu olurdu. sevmeye çalış yoksa zorlanırsın demek kaba olmaktan da öte iki yüzlü bir bakış açısı.
sevmeyecekse bırak zorlansa da sevmesin. bırak insanlar birbirlerine dürüst olsunlar.
ama sırf sen öyle istediğin için sevmiyceklerse de hangi hakkın hukukun, adaletin, özgürlüğün, demokrasinin anlamı var.
böyle demokrasi yok, çünkü manipüler demokrasi diye bir şey yok. saçmalık bu.
insanlar birbirlerine dürüst olsunlar, sonra kimin kimi sevip sevmediği çok önemli değil.
Sevme arkadaş ama saygısızlıkta etme. şimdi kalkıp onun özel hayatından bana gazel okumayın. onun görevi kumandanlık ve ülkenin kurtulması idi ve bunun gerçekleştirdi. şimdi eğer sevmiyorsan susup saygı göstereceksin.
bir çocuğun bunu sormaması için yapılacak çok iş var. Kimse kimseyi sevmek zorunda değildir bir kere. okullarda her şey tarafsız, kimseyi yüceltmeden ya da aşağılamadan anlatılırsa, sanırım çocuklardaki kişilik ve düşünce gelişimi daha özgün olur. sen herhangi birinin fikirlerini empoze etmeye kalkarsan o iş ezberci siyaset nutukları atan üniversite öğrencisi yetiştirmek olur, baika da bir şey olmaz. yalnız atatürk değil, bunu başka siyasiler için yapan öğretmenler de var, biliyorum.
kısacası, doğruyu bulnayı çocuklara bırakırsak, çocuklar bizden daha mantıklı bir temele dayandırarak istedikleri şeylere inanırlar. ha siz zaten sizin istediğiniz şeylere inanmalarını istiyorsanız, bilemem. ben, kemalistim. ezber gitmeyi bu yüzden sevmiyorum işte. lise bitti, kemalizmi kendi kendime yeniden öğrendim. okuldan hiçbir şey öğrenmediğimi fark ettim. öyle yani.
kimse kimseyi sevmek zorunda değildir ama birisi seni birileri tam it yerine koyacakken, tekrar adam yerine koydurduysa, işte o zaman onu saymak zorundasın.
not: ha bu kadar saymak zorunda olduğun kişiyi sevmeyecek kadar ısrarla malsan ona da elbet yapacak birşey yok tabi.
sevmek zorunda değilsin ama bak 7. sınıfa gelmişsin aç bi tarihi oku o zaman zaten seveceksin derdim. ha zaten senin zaeka yaşın kuzeninden de küçükmüşki cevap verememişsin.
böyle bir cümle kurabiliyorsan yazıklar olsun sana!
bu günlere nasıl geldik sanıyorsun. hiç mi ders dinlemedin, kitap okumadın. bu kadar mı acizsin sen. ayıp be ayıp. eğer bir bayrağın varsa kim sayesinde sanıyorsun? böyle rahatça konuşabilmeyi bile ona borçlusun, farkında değilsin. görüşün şu ya da bu farketmez. o senin önderin. her şeyden önce onun rütbesine saygı duymak zorundasın. evet bu böyle! artık bunu şu kıt beynine sok! bir daha da böyle sorularla gelme karşıma.
bu soruyu da sordurdunuz ya, artık size yazıklar olsun. atatürk'ü ekmek kapısı yapanlar; sözüm sizedir. insanları nefret ettirdiniz la atatürk'ten. aşağı atatürk yukarı laiklik sağa türban sola irtica. bıktırdınız amk yeter ya.
şu an tabii ki değilsin,büyüyüp her şeyi öğrendiğinde kimin sevileceğini anlayacaksın zaten, ancak saygı duyman gerekli. ha bu arada sana bu akılları verenlere dikkat et, laf arasında okyanus ötesinde yaşayan ve sana ''sevme'' dedikleri insanın yerine göz dikmiş sümüklü zırlak bir çemişi sevdirmeye kalkmasınlar.