atatürk ü sevmek için tek bir sebep

entry58 galeri1
    58.
  1. Atatürk olmasaydı cübbeli Ahmet tarzı bir adam karımıza, kızımıza göz koyup bir şekilde alırdı.

    Ötesi var mı?
    2 ...
  2. 57.
  3. Kurduğu ülkede her şeye rağmen güvenle yaşıyor olmak.
    0 ...
  4. 56.
  5. Afganistan ya da iran gibi olmamamız yani laikliği getirmiş olmasıdır efendim. Ne olursa olsun laikliği korumamız ve yaşatmamız gerek.
    1 ...
  6. 55.
  7. bunun için 2021 yılında hala sebep arıyorsanız kusura bakmayın ama gidin kendini skin bir yerlerde. zira aldığınız oksijen insanlık için israf.
    1 ...
  8. 54.
  9. atatürkçü kişilere çokça neden vardır ancak Ehl i sünnetin atatürk'ü kafir olarak nitelendirmesi tüm ehli sünnetin atatürk'ü sevmemesine sebep olabiliyor. seven seviyor, sevmeyen sevmiyor...
    1 ...
  10. 53.
  11. çomarları tanımak yeterli.
    2 ...
  12. 52.
  13. Birileri osmanlı sevdasıyla bilmem hangi padişahın bilmem hangi torunu tivitırda mesaj attığında götünü yalarken...

    Sırf soyadı osmanoğlu diye...

    Bu cumhuriyetin bir vatandaşı olarak "sen kimsin amın oğlu!" Deme şansını vermiş olduğu için.
    3 ...
  14. 51.
  15. kör değilseniz etrafınıza bakınca 1 değil de 2 sebep akla gelebilir.
    1- suriyeliler.
    2- afganistanlılar.

    ya da gidip ayasofya'da namaz kılmak.
    sultanahmet selimiye vb yerleri müze değil de cami olması.
    0 ...
  16. 50.
  17. ortadoğu bataklığına komşu olmak.
    1 ...
  18. 49.
  19. Atatürk, dinlenmek için gittiği istanbul'daki Florya Köşkü'nden, yanında yalnızca şoförü ile Küçükçekmece'ye doğru giderken tarlasında sabanla çift süren bir çiftçi görür. Çiftçinin sabanında koşulu olan öküzün yanında, koşulu bir de merkep vardır.

    Atatürk şoförüne;

    - Arabayı durdur, der.

    Arabadan iner. Tarlaya doğru yürür. Çiftçi kendisine doğru geleni görmüştür. Sabanında koşulu olan öküzü ve merkebi durdurur. Atatürk, yanına gelince,

    - Kolay gelsin Ağa, der.

    - Sağolasın Bey! Hoşgeldin.

    - Hoşbulduk Ağa. Yoldan geçerken dikkatimi çekti. Öküzün yanına merkep koşmuşsun. Hiç öküzün yanına merkep koşulur mu? Bunlar denk değil.

    Köylünün canı sıkkındır. Biraz da alınmıştır. Bezgin bir ses tonuyla,

    - Merkeple öküzün yan yana koşulmayacağını
    bilmiyom mu saniyon Bey. Sen bunu bana mi söylüyon?

    - Kime söylemeliyim Ağa?

    - Sen bunu git vergi memuruna söyle.

    - Vergi memuruna mı?

    - He ya! Bu sene ürünüm kit oldu. Vergi borcumu ödeyemedim. Dört gün önce vergi memurları öküzün eşini "vergi borcunu karşılar" diyerek alıp götürdüler. Sattılar. Benim öküzün eşi sizin gibi Beylerin sofrasına et, sucuk oldu Bey..
    Atatürk, çok sinirlenmiştir. Alışkanlığı gereği kızdığı zaman kaşlarını çatmaktadır. O'nun bu halini gören köylü,

    - Bana niye kaş çatıyon bey. Yalan söylediğimi mi saniyon? Sana ne söylediysem hepsi doğru. Ben Küçükçekmece köyündenim, Muhtara sor istesen. Atatürk,

    - Neden Kaymakam Bey'e gidip durumu anlatmadın Ağa?

    - Gittim bey.

    Köylü duraksamıştır. Bunu anlayan Atatürk, devam eder.

    - Kaymakam ne dedi?

    - Git borcunu öde, dedi.

    -Sen de Vali Bey'in yanına gitseydin.

    Köylü Atatürk'ü bir müddet süzer. Atatürk, konuşmadan dinlemektedir. Köylü konuşmaya devam eder.

    - Sen hiç Vali'nin yanına gitmemişsin bey. Halından belli oluyor.

    -Halimden belli mi oluyor?

    - He ya! Hem gitseydin bilirdin.

    - Neyi bilirdim?

    - Kapıdaki jandirmaların adamı içeri koymadığını, bey. Atatürk,

    - Başvekil ismet Paşa'ya telgraf çekip, durumunu niye izah etmedin?, diye sorar.

    Köylü gülümseyerek,

    - insanı güldürme bey. Başvekilin kulağı sağır, duymaz diyola, der. Atatürk, kızmıştır.

    - Peki! Gazi Paşa'ya niye telgraf çekmedin?,diye sorar.

    - O'nunda bir gözü kör, görmez diyola. Hem, sen zenginsin. Tomofilin bile var. Bunları heç duymadin mi?

    Atatürk, cüzdanından elli lira çıkarır.

    - Bunu kabul et ağa. Öküzün yanına bir eş alırsın, der.

    Elleri titreyen köylünün, elini sikar. Yanından ayrılır. Hızlı adımlarla arabasına doğru yürür. Florya Köşkü'ne döner. Başbakan ismet Paşa'ya şu telgrafı çeker.

    -Derhal Heyeti Vekileyi (Bakanlar Kurulu'nu) topla, istanbul'a gel."

    Başbakan başkanlığında Bakanlar Kurulu Florya. Köşkü'ne gelirler. Atatürk, şoförünü köylüyü alıp gelmesi için yollamıştır. Arabanın içinde sıra sıra dizilmiş Jandarmaların arasından Florya Köşkü'ne gelen köylü "Eyvah ben ne yaptım" diye için için dövünmektedir. Kendisini kapıda karşılayan şık giyimli bir beyefendi nazik bir sesle "beni takip edin efendim" deyince içi biraz ferahlasa da çok korkmuştur. Adamı takip ederek büyük bir toplantı salonuna girerler. Salon kalabalıktır. Ortada büyük bir masa, etrafında sandalyelere oturmuş şık giyimli insanlar ile ayakta duran iki kişi daha vardır. Tanıdık bir ses duyar.

    - Hoşgeldin Ağa. Gel yerin burada.

    Diyen Atatürk, sağ tarafında, yanında ayırdığı boş sandalyeyi eliyle işaret etmektedir. Köylü, zorlanarak yürür ve yığılırcasına sandalyeye oturur. Durumunu anlayan Atatürk,

    -Sakin ol Ağa. Korkacak hiç bir şey yok.

    - Sağol Bey! Sağol.

    Köylünün soluklanmasını ve rahatlamasını bekleyen Atatürk, bir müddet sonra,

    - Seni buraya niye çağırdım biliyor musun Ağa?

    - Hayır Bey, bilmiyom.

    - Dün bana anlattıklarını, bu gün burada anlatmanı istiyorum. Ama; bir tek kelimesini dahi atlamadan, eksiksiz olarak anlatmanı istiyorum. Haydi başla, seni dinliyoruz.

    Köylü başından geçenleri bir bir anlatır. Daha önce söylediklerinin eksik olanlarını Atatürk, tamamlar.

    Köylünün konuşması bitince Atatürk, masada oturanları tek tek tanıtır. Kendisinin de Gazi olduğunu söyler. Sonra ayağa kalkar. Elini masaya sertçe vurarak, öfkeli bir sesle;

    - Beyler, ben çiftçinin koşumluk hayvanını sattıran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tohumluk buğdayını sattıran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tarım aletini, sağımlık hayvanını sattıran kanun istemiyorum.

    Ankara'ya dönecek ve bu işi hemen halledeceksiniz.

    Bu olaydan sonra aşağıdaki kanun bir gecede hazırlanıp yasalaştırılmıştır.

    icra iflas Kanunu Madde 82/4: Borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer teferruati ve tarım aletleri haczedilemez.
    11 ...
  20. 41.
  21. Türk tarihi ve türk dili adına yaptığı çalışmalar.
    Eskişehir-Kütahya savaşı sırasında zor şartlara rağmen maarif kongresini ertelememesi, vatansever olması.
    Herkes konuşur herkes icraat yapar ama eğitimi her şeyden üstün tutmak ancak atatürk gibi bir liderin özelliği olabilir.
    1 ...
  22. 40.
  23. 39.
  24. Din yerine bilime değer vermesi. Daha büyük bir sebep göremiyorum.
    2 ...
  25. 38.
  26. 37.
  27. içinde ata kelimesini barındıran bir ünvana sahip olmasıdır. ata baba demektir çünkü. normal bir insan babasını sevmez mi?
    http://www.tdk.gov.tr/ind...S.5259841c8ae843.96312567
    2 ...
  28. 36.
  29. itiraf etmeliyim ki uzun zaman boyunca atatürk'ten nefret ettim, ama artık yavaş yavaş onu anlamaya başladım. atatürk'ü anlamaktır atatürk'ü sevmek için tek bir sebep.
    2 ...
  30. 36.
  31. afedersiniz ama orospu cocuklarını ayırt edebilmemizde cok yardımcı olması, atam'ızı sevmek icin yeterli sebep. Zira ona daygı duymanlar bu sıfatın icinde yer alır.
    1 ...
  32. 35.
  33. vizyonudur.

    sene olmuş 2013 bir takım kafaların oy verip başımıza getirdiği adamlara bakıyorum bir de rahmetliye.
    arada buradan andromeda kadar fark var.
    2 ...
  34. 34.
  35. Kutsal kitabin yazarının kim oldugunu bilmesi. Ne kadar milleti onu bundan dolayı sevmesede.
    0 ...
  36. 33.
  37. 32.
  38. 57. Alayın başındayken gösterdiği üstün başarı tek başına sevmeye yeter.
    2 ...
  39. 31.
  40. 30.
  41. 29.
  42. tek bir neden: ders kitaplarındaki yalan yanlış uydurma bilgilere inanmak.
    0 ...
  43. 28.
© 2025 uludağ sözlük