atatürk ü niçin seviyorum onunla niçin meşgulüm

entry11 galeri0
    1.
  1. ATATÜRK'Ü NiÇiN SEViYORUM, O'NUNLA NEDEN MEŞGULÜM?

    Son otuz yıllık çalışmalarımın önemli bir kısmını Türk Kurtuluş ve Aydınlanma Savaşı ile o savaşın başbuğu Mustafa Kemal’e ayırdım. Neden?

    Gazi ile ilgili araştırmaların hayatımı vakfettiğim Kur’an araştırmalarının bir parçası olduğunu açıkça gördüğümden.
    Benim Atatürk’le meşguliyetimin sebebi, bazı eblehlerin (ve bazı namussuzların) iddia ettikleri gibi ‘ulusalcılık takıntısı’ falan değildir. Ben hayatımın hiçbir döneminde kendimi ulusalcı olarak tanımlamadım, tanımlamam. Toplamı otuz bin sayfayı aşan eserlerimin hiçbir yerinde kendimi ulusalcı olarak tanımladığımı gösteren tek cümle yoktur. Çünkü benim, ulusalcılık diye bir meselem yoktur. Benim şahsiyet, iman, ideal dayanaklarım son derece açık ve şu iki kelimeyle özetlenmiştir: Akılcılık, Kur’ancılık.
    Bir fikir, eylem, anlayış, siyaset ve şahıs bu iki ana değerden birini veya her ikisini taşıyorsa o benim otomatik olarak meşgale alanıma girer. Mustafa Kemal Atatürk, bu iki değerin ikisini de taşıyor ve bu yüzden, benim meşgale alanıma girmektedir.
    Gazi Mustafa Kemal, birçok boyutu olan bir liderdir. Egemen boyutu hangisidir, tartışılır. Tartışmasız olan gerçek şu: Atatürk, aynı zamanda teolojik bir fenomendir ve bu yanıyla bir ilahiyatçı olan Yaşar Nuri’nin doğrudan doğruya çalışma alanı içindedir. Aynen bunun gibi, Atatürk’ün zafere ulaştırdığı Türk Kurtuluş ve Aydınlanma Savaşı da aynı zamanda bir teolojik fenomendir. Ve bunun böyle olduğu, benim bir yorumum veya iddiam değildir, çağın en büyük tefsir bilginleri (ki büyük çoğunluğu Araptır) tarafından da tescil ve ifade edilmiştir. O halde, Türk Kurtuluş Savaşı ve onun muzaffer kumandanı, akılcı ve Kur’ancı ilahiyat bilginlerinin meşgale alanı içindedir. Mesela ben, ‘Kur’an Penceresinden Kurtuluş Savaşı’na Bir Bakış’ı yazarken, bir ‘Mâûn Suresi Böyle Buyurdu’yu, bir ‘Allah ile Aldatma’yı, bir ‘imamı Âzam’ kitabımı yazmak gibi bir iş yaptım. Çünkü bu konuların tümü, Kur’an penceresinden baktığımda Kur’an’ın bana “Gör ve değerlendir” emrini verdiği konulardır. Biri neyse öteki de odur.

    VAROLUŞSAL GAYEMiZ AYNI

    Atatürk’ün, kendi varoluşsal amacını ifadeye koyan cümleleri, benim ve akılcı-Kur’ancı birçok selefimin varoluşsal amacının da aynen ifadesidir. Burada sadece üç sözünü verebileceğim:
    “Bu milletin şimdiye kadar Arapların, Acemlerin din maskeli iğfalleriyle aldatılmış olduğunu ispat etmek isteyen bir adamım.”
    “Kur’an’la uyarmak istiyorum!”
    Dini yozlaştırıp yalan ve hurafeyi din diye pazarlayarak halkı perişan edenlerle mücadelenin gereğinden söz ederken de şöyle diyor:
    “Tek başıma kalsam yine de gider onları tepelerim.”
    Elli yılını Kur’an’ı anlayıp anlatmaya adamış bu satırların yazarının varoluşsal amacı bu sözlerde ifade bulan idealden başka nedir ki?! Atatürk, imanı ve eylemleri bakımından benim, aynen imamı Âzam gibi, Kadı Abdülcebbar gibi, Necmuddin Tûfî, izzüddin bin Abdüsselam gibi akılcı seleflerimden biridir. Dahası, Atatürk, akılcı din bilginlerinin hasret ve ideallerini hayata geçirmede başarılı olmuş tek selefimdir. Benim selefim, öncekilerin halefi. Öyleyse, ben, benim tarih yaratmış böyle bir selefimi nasıl göz ardı ederim?! Atatürk’ü anlayıp anlatmak benim hem imanıma hem de akılcı ve Kur’ancı teolog seleflerime saygımın bir gereğidir.

    Benim Kur’an’a iman ve hizmetimin varlığını kabul eden herkes, benim Atatürk’ü anlamak ve anlatmak gibi bir görevimin olduğunu da kabul etmek zorundadır. Bu görevi bana Kur’an yüklüyor. Yalnız ve sadece Kur’an…
    Atatürk, bir teolojik fenomen olarak benim selefimdir. Böyle olunca, tarih yaratmış bir lider sıfatıyla benim önderimdir. Ulusalcı olduğu için değil, teolojik bir fenomen olduğu için. Atatürk, elbette ki, birçok insanın meşgale alanına ulusalcılık, askerlik, siyaset yanlarıyla girmektedir. O meşgaleler de önemlidir ve saygındır ama ben onlarla meşgul değilim. Ben, teolojik fenomen olan Atatürk’le meşgulüm. Yani ben kendi işimi yapıyorum.
    Son bir söz: Bu yazımı, “Tutturmuşsun bir Atatürk, bırak şu işi” diyen iyi niyetli zavallılarla kötü niyetli namussuzlara ithaf ediyorum. Umarım beni artık anlarlar.

    yaşar nuri öztürk
    4 ...
  2. 2.
  3. saçma sapan bir yaşar nuri öztürk yazısı... *
    son zamanlarda çok da arttı bunlar. atatürk'ün ne kadar müslüman, ne kadar dindar olduğunu ispatlamak için bin dereden su getiriyorlar. yakında atatürk'ü cübbeli ahmet kılığında görürsem, şaşırmayacağım.

    ben kestirmeden bir şey söyleyeyim: sevin veya sevmeyin, saygı duyun veya duymayın; atatürk dine inanmayan biriydi. bunu ne kadar zorlarsanız zorlayın, başka türlü gösteremezsiniz. abdülhamid'in dinsiz olduğunu anlatmaya çalışmak kadar saçma olur bu...

    bence bırakın da tarih olduğu gibi kalsın. siz yeniden uydurmayın onu. evet, atatürk dine inanmayan biriydi ve bu toplumda ipleri ele geçirmek için bazen dini kullandı ve sonunda da herkesi kendine itaat ettirdi.

    gerçek budur!

    echleme: oha, bi dünya eksi almış. isterseniz bin tane delil de getiririm!
    1 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. yaşar nuri yazısının sonunu "umarım beni artık anlarlar" diye bitirmiş.yazıyı okumayı tamamlamadan "neden biz karşı görüşte olduğumuz insanları bunca ikna etmeye çalışıyouz, yanlış yapıyoruz" diye geçirdm aklımdan.doğrusu da buydu biz dünyaya anlaşılmak için değil anlamak için gelmiş insanlardık.ve bazılarının da bizleri anlamaması işimize gelmeli halbu ki.çünkü tabiatta hiçbir şey zıttı olmadan varolamaz.
    1 ...
  7. 5.
  8. "bir peygamber olarak atatürk" e peygamber payesinin verilmesine ramak kaldığını gösteren bir durum.
    "atatürk, aynı zamanda teolojik bir fenomendir " bu da zurnanın zırt dediği yer.
    1 ...
  9. 6.
  10. 24 Kasım 1934'de Türkiye Büyük Millet MECLiSi tarafından TÜRKLÜĞÜN EN BÜYÜK SiMGESi Olan "ATATÜRK" soyadıyla onurlandırıldı.

    yeterli olur galiba.
    2 ...
  11. 7.
  12. ataturk dine inanmayan biri degildi. geregi kadar herseyi yasayan biriydi. ipleri ele gecirmek deyimi biraz agir olmus bir ip varsa o hep onun elindeydi eline almayi bildi ortada ne devlet ne din ne cumhuriyet ne yonetim vardi bagimsiz turkiye cumhuriyeti olmasaydi saniyor musunuz din olgusu bukadar yayilacakti. tek kelimeyle ataturk akilliydi *cok akilliydi.
    1 ...
  13. 8.
  14. 9.
  15. bize hiçbir liderin vermediği hakları vermiştir. bütün ülkeler cumhuriyet için iç savaş yaparken bize Atatürk tarafından sunulmuştur. belki bu yüzden Atatürk ün ve cumhuriyetin düşmanı bu kadar çoktur.
    1 ...
  16. 10.
  17. --spoiler--
    atatürk’ün, kendi varoluşsal amacını ifadeye koyan cümleleri, benim ve akılcı-kur’ancı birçok selefimin varoluşsal amacının da aynen ifadesidir. burada sadece üç sözünü verebileceğim:
    “bu milletin şimdiye kadar arapların, acemlerin din maskeli iğfalleriyle aldatılmış olduğunu ispat etmek isteyen bir adamım.”
    “kur’an’la uyarmak istiyorum!”
    dini yozlaştırıp yalan ve hurafeyi din diye pazarlayarak halkı perişan edenlerle mücadelenin gereğinden söz ederken de şöyle diyor:
    “tek başıma kalsam yine de gider onları tepelerim.”
    elli yılını kur’an’ı anlayıp anlatmaya adamış bu satırların yazarının varoluşsal amacı bu sözlerde ifade bulan idealden başka nedir ki?! atatürk, imanı ve eylemleri bakımından benim, aynen imamı âzam gibi, kadı abdülcebbar gibi, necmuddin tûfî, izzüddin bin abdüsselam gibi akılcı seleflerimden biridir. dahası, atatürk, akılcı din bilginlerinin hasret ve ideallerini hayata geçirmede başarılı olmuş tek selefimdir.
    --spoiler--

    söylediği sözler ve yazdığı kitapların çoğunda yukarıdaki düşünceleri doğrultusunda laflar eden, türk insanının özellikle gündüzleri televizyon başında zaman geçiren gerçek dindar türk kadınının dikkatle izlediği ve bu yüzdendir ki belli çevrelerce sürekli eleştiri ve hakaret yağmuru altında tutulan önemli bir ilahiyat profesörünün yazısıdır.
    0 ...
  18. 11.
  19. Atatürk'ün dini kullandığını yeni öğreniyorum.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük