küreselleşen dünyada ulus-devletin sorgulanmaya başlamasının türkiye'ye bulaşan virüslerinden biridir. üniversitelerde, 1 aylık siyaset tecrübesi bile olmayan muhterem akademisyenlerin faucoult ve giddens okudukları için siyaset bildiklerini zannetmeleriyle başlamıştır.
atatürk de insandı, o da hata yapar, onu dogmalaştırmayın, ulus-devlet eskidi, modernizm artık muasır medeniyet değil, atatürk ilkeleri çağın gerisinde kaldı filan diye uzayıp giden laflar.
dünya küreselleşiyormuş, atatürkçü olduğumuz için mi küreselleşemiyoruz biz. acaba türkiye'nin dünyaya açılamamasının sebebi atatürkçü olmak mı? atatürk devletçidir, doğru, eğer yaşasa esnafını süper sermayeye yem etmeye küreselleşme demezdi. onları bir araya toplar, güven verir, durumu açıklar ve birleşerek markalaşmalarını, süper marketleşmelerini, yurt dışına açılmalarını sağlardı. atatürk asla gelişen dünya şartlarının arkasında kalmazdı.ama bugün esnafı, küçük ölçekli sanayiciyi dünyanın para patronlarının akşam yemeği yapmaya ilerleme deniyor.
ulus-devlet eskimiş. sanki biz robespierre iz. kardeşim kim diyor ki türkiyeyi roussou nun kitapları ışığında idare edeceğiz. bugün atatürkçülerin kaygısı türkiye egemenliğinin halk arasında paylaşımıdır. türkiyenin her karış toprağı her türk vatandaşınındır. kürtçe öğrenilmesin, konuşulmasın demek mi atatürkçülük, hayır. atatürk yaşasa kürtçe eğitim veren üniversite kurardı. mesele edirne'nin diyarbakırlıların, diyarbakır'ın da edirnelilerin toprağı olduğunu anlamak. diyarbakırı kürtler, konyayı şeriatçılar, artvini sosyalistler, izmiri liberaller...vb idare edemez. artvinin egemenliği artvinde otursun oturmasın bütün türk halkınındır. o yüzden artvin kendi valisini kendi seçemez, seçse bile o vali yürütme kapsamını aşarak yasama ve egemenlikle ilgili konularda hüküm veremez. amerike'da new york önce new yorklularındır sonra amerikalılarındır. türkiyede artvin önce türklerin, sonra yine türklerin, hep türklerindir. atatürkçülük budur.
atatürkü çok seviyor muşuz, hiç eleştirmiyor muşuz. bizi bir arada tutan, koyduğu ilkelerle cumhuriyetimizin aidiyetini oluşturan bir şahsı sevip sevmeyeceğimizi size mi soracağız. sizin atatürkünüz yoksa; mussolininiz, hitleriniz, bushunuz varsa o sizin sorununuz. bizim göğsümüzü gere gere devletimizin teminatı olarak görebileceğimiz bir ulu önderimiz var. ulusal değerlerimizi sadece bildirgelerle, ilkelerle değil, o ilkeleri hayata geçiren, uygulayan örnek insanlarla da anabiliyoruz.
eleştirilebilir..bilimin özünde vardır eleştirellik.. atatürk'e tek soru sorma imkanımız olsa ve 2008 türkiyesine birlikte baksak;
atamız bana göre kesinlikle şunu söylerdi:
-evet,bu ülkede ben öldükten sonra bir çok yanlışlık oldu..ama en büyük yanlışlık silah arkadaşım olan ismet inönüye bu ülkeyi teslim etmek oldu..
diyecektir..
emin olun kendini eleştirecek kadar objektif bir lider olan atamız;
-evet,olabilir,bazı inkılaplar için acele etmemek lazımdı diyecektir..
tamam,şunu kabul ediyorum..
2008'den 1920'lerin muhasebesini yapmak evet çok kolay..
ama;
otur da b.okunu kurcala sen. atatürk'ü eleştirmek için önce bir türkiye yaratmak gerekir ki; değil yaratmak elindekine sahip çıkamazken, eleştiri, bilim gibi kavramların önce anlamını öğreneceksin. atatürk farklı bir kavramdır. bir benzeri olsaydı açıklaması da muhakkak olurdu ama... maalesef.
elestirmemeyi de ataturku tanrısallastırmak sanan insan eylemi.
ataturk de insandır illa ki hatası vardır, elestirmemek saygıdan ileri gelir.
elestiri sahibine 'el insaf, herkes hatasız mükemmel, bir ataturk di mi yanlısı olan? elestirecek adam kalmadı da ona mı uzandı dilin?!' diye cevap verilir. konu kapatılır.
anlaşılması biraz zor olan başlıktır. şöyle ki; eleştiri yapabilmek hemde her konuda mümkündür lakin kişisel bir eleştirinin sorumluluğunu bilime yüklemek hatadır. söz konusu atatürk olduğunda tüm eleştiriler kişisel olcağı su götürmez bir gerçektir. bilim ise nesnellik isteyen bir konudur. bilimsel eleştiri hipotezinin çürük olduğu bu şekilde açıklanır.
ha atatürk ü eleştirme mevzusuna gelince: eleştirmek mümkündür ve bazı hataların yapıldığı da aşikardır. ama mantıklı düşünülürse bu eleştirilere cevap vermek yerine eleştirenlere tek bir cümle söylemelidir ki düşünmeye başlasınlar: daha iyisini yapamadığın bir şeyi hele ki tarihi nasıl eleştirebilirsin..
bilimi bilimselliğinden uzaklaştırma çabalarından biri daha. nasıl ki kemalizmi bilimsellik sanmak bilim değilse bu da değildir. çünkü bilim tarafsız yapılır. ama dinazorlamış beyincikler bundan uzaklaşabiliyorlar. ALLAH hepsini kurtarsındır...
bilimsellikle alakası olmayan ancak demokratik bir ülkede hakaret edilmediği ve kanıtlarla desteklediği takdirde ataturk de elestirilebilir. eminim bunu o da isterdi. *