genelde izmir' de gözlemlediğim insan profili. bir nevi turnusol kağıdı görevi niyetine yapıyorlar.
türkiye'de laikliğin elden gideceğine kanaat getirmiş laik kemalist kesim daha küçükken çocuklarını alıp gelecekte kemalist olup olmayacaklarını öğreniyorlarmış.
yani eğer atatürk öldü deyince çocuk ağlamazsa gelecekte kemalist olmayacağını öngörüyorlar ve gerekli önlemleri alıyorlarmış. ben küçük kardeşimi kayıt yaptırdım, fırlama olcak gibi bir his geldi içime. ben de fırlama olacağına gitsin kemalist olsun diye düşündüm. umarım fazla canı acımaz.
ankara'da 23 nisan şiirini ''duygusuz'' okudu diye çocuğunu yolun ortasında bir güzel azarlayan (yolda şiir okutması zaten ayrı bir komedidir , evet )birini gördükten sonra çok tuhaf gelmeyen insan tipi. oluyor böyle vakalar.
sepetteki her domates iyi olmayabilir, bu da yanlış bir davranış ancak atatürk ümüzün görüşlerini benimsemiş milyonlarca cumhuriyet çocuğunu zan altında bırakamayacak kadar münferit, basit ve bir o kadar da saçma olay..
ayrıca laik diye bir kişisel tanımlama olamaz, lakin laiklik resmi bir devlet görüşüdür dolayısıyla bir beden de vücut bulamaz..
hiç yaşanmamış yaşanma ihtimali olmamış olayın sayfalara dökülmüş hali.
Ancak bir de bunun tam tersi durumlar söz konusudur ki işte belge işte kanır diyesi gelir insanın.
şahsımın başına bir benzeri gelmiş olaydır. Hayatımda yaşadığım ilk 10 kasım merasimiydi, ilkokul ikinci sınıftaydım. Geçen yıl ki merasim haftasonuna denk geldiğinden haliyle görememiştik.
Arkadaşlarla beraber apar topar saat 8.30 gibi dışarı çıkarıldık ve sıraya dizildik. Uzun bir süre bekledikten sonra bir an bir hareketlilik olur gibi oldu herkes bir an sessizken siren sesi çalmaya başladı.
O sırada merasimin ne demek olduğunu bilmememden mütevellit kulağımı tıkayıp "ne oluyo ya" gibi bir şey söylemiştim. Önümdeki bir kız arkadaşımızda ağlamaya başladı. Merasim bitti ve sıra halnde sınıfa girdik. Sıralarımızda çiçek olmuş otururken sınıf öğretmenimiz saniye hanım içeriye girdi.
Girer girmez "kayikci ile selda tahtaya çıksın" dedi. Tahtaya çıktık önce selda'nın kulağını çekerek sana annen baban terbiye öğretmedi mi dedi. Sonra sıra bana geldi.
iki kulağımdan kavrayarak kafamı sınıf tahtasına 2 defa vurdu. Sonra bir tokat atıp "böyle saygısız kişilere insan değil hayvan gibi davranmalı, çünkü bunlar insandan çok hayvan" dedi ve dersin sonuna kadar ayakta beklememi söyledi. Ben tabi haliyle ağladım. çok ayıp bir şey yaptığımı düşünerek korkudan anneme bir şey söyleyemedim, öğretmeniminde söylememesi için dua ettim kaç gece.
Şimdi yıllar geçtikten sonra soruyorum kendi kendime, hangi sistem, hangi ülke, hangi anlayış 7-8 yaşlarında daha kelime seçmeyi bile doğru düzgün beceremeyen iki çocuğu pataklayıp, rezil etme hakkını bu "aydın" öğretmene veriyor diye. Ama cevabını bulamıyorum bir türlü.
ek: bazı arkadaşların yoğun istekleri üzerine belirteyim ki bu olay %100 gerçektir.