15 mayıs 1919.
Samsun'a hareketten 1 gün önce.
Atatürk milli mücadele fikrini annesi zübeyde hanım ve kardeşi makbule'ye açıklıyor onlardan helallik istiyor.
Zübeyde hanım yerinden kalkıp yan odaya gidiyor, elinde bir çıkın ile birkaç dakika sonra dönüyor.
Elindekini uzatarak "al mustafam lazım olur vatan için" diyerek veriyor oğluna.
Atatürk annesinin uzattığı çıkını açıyor zübeyde hanım'ın birkaç bileziği birkaç parça altın ve ziynet...
Almak istemiyor, ama zübeyde hanım yemin verdiriyor...
1921 yılı ocak ayı.
Kış çok çetin ankarada.
Elde yok avuçta yok.
Para bitiyor.
Atatürk annesinin verdiği bu çıkını veriyor katibe.
Katip osmanlı bankasına gidip karşılığında para alıyor o para da ordumuza erzak alımında kullanılıyor.
Bundan daha iyi bir zekat olabilir mi?
Bu maddi zekât...
Bir de manevi zekât var.
Trablusgarp'ta kaybedilen bir göz.
Bekirağa bölüğünde kaybedilen böbrek ve ciğerler.
Çanakkale'de isabet eden şarapnel.
Sakarya'da kırılan kaburga kemiği.
Vatan millet yolunda feda edilen kısa bir ömür.
Şeref.
Haysiyet.
Onur.
Ve türkiye cumhuriyeti.
Hala zekât mı diyorsunuz?
Onun verdiği zekâtın binde birini kimse veremez...
yazıcı melek misin? yoksa allah mısın?
sana ne! kime ne!
tabi insanlar şov yapmadan dini görevlerini yerine getirirlerse dinsiz oluyorlar, size malzeme çıkıyor..
20 bin koruma polisi ile cuma namazına gideydi keşke. allahla kul arasında tutmaması gerekirdi bu işleri. 9 manevi evladı olması, tüm varlığını hazineye bırakması yerine gemicik peşinde koşmalıydı.
tek önemsediği ada kıbrıs idi. keşke man adasını da önemseseydi.
uzun zamandır zihnimi meşgul eden sorunsaldır....o kadar malın mülkün, yatların katların çiftliklerin, arazilerin zekatının neredeyse küçük çaplı bir servet olması lazım....yani mustafa kemalin zekatını verdiği kişiyi maddi açıdan baya ihya etmesi lazım, madem öyle tarihi kayıtlarda neden böyle bir bulguya rastlanmıyor....yoksa atatürk zekat vermiyormuydu, zekat vermek ibadet olduğu gibi bi nevi de vergi sayılır, yakışıyor ulu öndere ödediği vergilerle alakalı belge tutumamak.
