biz mütedeyyin kesim olarak mustafa kemal'in de yaşamış olsaydı ulu önder, başöğretmen, güzel ahlaklı, yüce kişilik recep tayyip erdoğan'ı göğüsleri kabararak takdir edeceğinin farkındayızdır. bilindiği üzere mustafa kemal de iyi işler yapmış bir memurdur. ancak ulu önder, başöğretmen, güzel ahlaklı, yüce kişilik recep tayyip erdoğan bu iyi işleri kat be kat yüksek sınırlara ulaştırmış ve yaptığı işlerle sadece türkiye'de değil bütün dünyada sevgiyle ve saygıyla anılan birisi olmayı başarmıştır. şimdi kalkıp insanlar nasıl bu yargıya karşı durabilirler elbette duramayacaklardır bu ülke ulu önder, başöğretmen, güzel ahlaklı, yüce kişilik recep tayyip erdoğan ile birlikte aklı hür vicdanı hür nesiller yetiştirmeye devam edecektir.
ülkeyi nasıl satmaya başardığını, bu kadar nasıl şehit verebildiğimizi, oğlunu nasıl bir oyunla askere göndermediğini daha sayamadığım birsürü dalavereyi nasıl başarabildiğini tebrik ederdi.
onun bile kafası çalısmazdı bu kadar oyuna çünkü.
takdir etmeyeceği kesin de, en azından "ananı da al git" demezdi, yaptığı işleri "ucube" diye nitelendirmezdi. kısaca rte nin halka duymadığı saygıyı, O* rte denene duyardı.
atatürk ü köyün imamından tanımış birey sözü. okuyup tanıyan bilir, işin sonunun kaçınılmaz olduğunu anlar, bu fikrin sahibi saklanacak delik arardı. çünkü dalkavukları da aynı akibet beklerdi.
bence aralarında olması muhtemel diyalog şöyledir:
ATATÜRK: benim 1952 yılına kadar taksitledigim ve ulusumun zorla ödediği dıs borcu nasıl bu kadar kısa zamanda bu kadar katlayabildin?
R.T.E: Boşver borcu gemicik nasıl?
evet, ederdi. Ama bir ülkeyi ve halkı nasıl ayakta uyutmakta, kandırmakta, rezil etmekte başarı sağlatan zekasını takdir ederdi. Ve keşke bunu güzel ülkem için kullansaydın da diyebilirdi.