evet efenim, 1. dünya savaşını, çanakkale savaşını ve kurtuluş savaşını düşündüm de sözde karşımızdaki düşman olan ingiliz, fransız ve italyanlar ile değilde bizler neden anzak ve yunanlılarla savaştık.
düşünün ki arkadaşlarım bir tane bile ingilize kurşun sıkılmamış, 3 devlet türkiyenin 3 köşesine geçip yunan-türk savaşını izlemiş halbuki 4 devlet bizleri darmadağın ederdi, düşün yunanlılar dahi iç anadoluya kadar ilerlemişken.
tmm bize anlatılana inanalım, ingiltere deki açıklanmayan gizli belgelere rağmen bize anlatılanlara inanalım ki başka çaremizde yok. biraz eleştirince ya şakirt, ya dinci, ya yobaz yada vatan haini oluyoruz.
tamam bende inanmak istiyorum tarih kitaplarında anlatılana lakin tutarsız, anlamsız yaşanmış olaylar ve oldu bittiye getirilmiş bir sürü olaydan ibaret.
hepimiz inanalım problem değil, peki 100 yıl sonra 180 yıldır kandırıldığımızı anlarsak yinede kendimize zeki ve akıllı bir millet olduğumuzu söyleyebilecekmiyiz?
yarım yamalak tarih bilgisiyle ortaya atılmak istenen iddia.
açıklanmayan gizli belgeler olduğu iddiasıyla da desteklenmeye çalışılmaktadır. çok gizli olmadıkları ortada ki basit tarih bilgisi olmayanlar bile biliyor.
atatürk kesin atatürk,atatürk türktür buna eyvallah ama ya atatürk türk doğmadıysa.annesi zübeyde hanıma da babası ali riza efendiye de benzemiyor atam. devşirme olduğu söylenirdi, ya doğruysa?
eline tek kitap almamış, 1918 yılı siyasi haritasındaki değişik renklerden tahmin yürütmeye çalışan cahil söylemi...
"olm her tarafımız çevrilmiş, adamlar tükürükleriyle boğardı. var bu işte çapanoğlu"
insan harbiden sinirleniyor.
kurtuluş savaşı başlamadan önce şamda yıldrım ordularında ingilizlerle çarpışan anan mıydı diye sorasım geliyor kim bu tespiti yapmışsa...
daha savaş başlamadan önce itilaf devletleri arasındaki anlaşmazlıkları, aralarında savaştan bıkan halkların sesini dindirememelerini, ingiltere ve fransa arasında gelenekselleşmiş bozuklukları görüp "3 sene dayanabilirsek dize getiririz" diyen teyzen miydi...
vay amk... iki kelam edebilen tarihçi kesilmiş...
bunun bir üst modeli atatürk emperyalizmin güdümünde bir devlet adamıdır diyen kaypakkaya'ya inanmaktır.
Eğer tüm o savaşlar bir kahraman yaratmak için yapıldıysa, tarih bilgisi ediniyoruz diye sadece anlatılanı dinlemek tarih bilgisi olmamalı. ya yalan anlatıldıysa tarih kitaplarında.
Orwell'in 1984 - Big Brother romanındaki "gerçek bakanlığının" 11.03.2011 tarihli bültenindeki "flaş haberdir". 1.dünya savaşından yeni çıkmış ingiliz halkının türklerle yeni bir savaşa girmekteki büyük isteksizliği ve bu nedenle yunanlıları maddi yönde destekleyerek üzerimize saldığı gerçeğini dikkate almayan, öyle olunca da, yunanlıları bize saldırttığı halde "kurtuluş savaşını kazanmamızda ingilizlerin desteği" gibi bir zırva başlığa vücut vermesi mukadder olacak, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz deyişine hak verdiren klinik önermedir.
"topyekün savaş" ne demek bilmeyen insan önermesidir. gavur buna "total war" demekte ve dünyada bizim istiklal savaşı bu konuda pek çok mühim kaynakta örnek gösterilmektedir.
diğer taraftan doğuda ermeni devleti kurup adı geçmeyen ermenileri, kuvayi milliye aleyhinde propaganda yapan kürtçü dincileri nereye koymak lazımdır bu mücadelede bilemiyorum. fransızlarla savaşılmadı lafı sütçü imam ve molla mehmetin kemikleri sızlatıyor ki bu da ecdada büyük saygısızlıktır.
ayrıca memleketi işgale yeltenip, olaylardan tırsıp gidenleri savaşta saymamak çok yanlı bir bakış açısıdır.unutulmamalıdır ki bu savaşta topraklarımızda başta italyanlar, ingilizler ve amerika da vardır.
atatürk ün annesi konya, babası aydın yörüklerindendir. türk oğlu türk tür. hem türk olmasa ne olur. osmanlı da türklük bilincini kaybetmiş bir topluma tekrar türk bilincini kazandırdı. bizi tekrar türk yapan o insandır. savaş da ise ingilizlerin kim kullandığı belli, bizim kimin gemilerini batırdığımız belli. savaş sahadakilerle değil sahaya sürenlerle yapıldı.
Tarihi değiştirme propagandası. insanın kemirgenlere indiğinin resmi kanıtıdır...
Oysa ki Anzaklardan daha fazla ingiliz askerinin öldüğü, iki tarafında raporlarnda yazmaktadır. (Ki Anzaklar da ingiliz'dir köken olarak.)
çanakkale boğazının dibinde yatan Fransız ve iNgiliz gemilerinin de aslında olmadığı yazılacaktır yakında. Ancak ne yazıktır ki içinde benim de bulunduğum bazı insanlar, bu gemileri dalarak kendi gözleriyle gördükleri için,amacı uğruna her türlü madrabazlığı yapan propagandacılara inanamayacaktır.
bu kadar sığ, boş ve yoz olmaya gerek duymamalıdır atası ve ataları tarafından özgür nefes alması, özgürce düşünmesi sağlanmış bir türk evladı.
tarih sadece savaş meydanlarından ibaret değildir.
tarih, sosyo kültürel bir gerçekliktir aynı zamanda.
tarihi doğru anlamak, doğru okumak için tek pencereden değil, açılabilecek tüm pencerelerden bakmak gerekir.
birinci dünya savaşı emperyalist yayılmanın kontrolünü yitirmiş avrupa devletlerinin kendi halklarını dahi kahramanlık masalları ile kandırarak, cepheye başlarına çiçekli taçlar takarak uğurladığı ilk modern savaştır.
savaş masa başında planlandığı gibi gitmemiş ve boyun eğmesine alıştıkları doğu dünyasında hasta adam olarak niteledikleri osmanlı devleti, özgürlüğü ve milletinin geleceği söz konusu olduğunda mezarından doğrulmasını bilen bir milletin omuzlarında dirilmiş, devleşmiş ve her cephede düşmanlarına yenilgiyi tattırmasını bilmiştir.
savaşın her cephesinde ilk defa inanılmaz bir kıyım yaşanmış ve evlerine dönemeyen insanların sayısı milyonları aştıkça her ülkede savaş karşıtı cepheler oluşmaya başlamıştır.
çanakkalede ve güney cephesinde ingilizlere büyük kayıplar verdiren ve her defasında mutlak gördükleri galibiyetlerini kursaklarına dizmesini bilen türk askeri kabiliyeti karşısında ingiliz kamuoyunda hükümetin gittikçe yaş sınırı aşşağılara çekilen askere alımlarına adeta bir isyan başlamıştır.
kurtuluş savaşına gelindiğinde, avrupada inanılmaz can kayıpları veren fransa, kuzey afrikada adeta katledilen italya ve sömürgelerine rağmen girdiği her cephede inanılmaz can kayıpları veren ve mali olarak neredeyse bitmek üzere olan ingiltere, yunanistana bel bağlamak zorunda kalmışlardır.
yunan ordusunu askeri dehası ile dize getiren atatürk, siyasi dehası ile de ingilizlerin işgal blöfüne rest çekmesini bilmiş ve türkiyeyi başı dik ve gururlu bir şekilde lozan a taşımıştır.
atatürk kanıyla, canıyla, dehasıyla, yüreğiyle, varıyla, yokuyla bu milletin en değerli evladıdır.
atattürk vardır ve hep varolacaktır.
çünkü atam bize yeniden varolma şansı tanıyan güneşimizdir.
o güneşki hem toprağımızı, hem zihinlerimizi hem de akıllarımızı aydınlatmıştır.
yüzyıllar boyunca itina ile ve el birliğiyle yatağa mahkum edilmiş, yokoluşa sürüklenen ve leşi parçalanmak istenen bir milletten, tam manası ile insanlık tarihinin prometheus milletini yaratmıştır.
varoluş gerçeğini yiyip tüketen kapitalist kartalın her kanatlaşında kendi küllerinden tekrar doğmasını bilmiştir.
bizi o kartalın önünde diz çökmekten kurtaran, o kartalın mezesi olmaktan kurtaran türk oğlu türk atamdan başkası değildir.
onun gerçek zaferi, küllerine rağmen varlığına inatla iman etmesini öğrenmiş türk milletidir.
bu öylesine büyük bir zaferdir ki inatla saldıran; ekonomiyle, iktisatla, teknolojiyle, sosyo kültürel yozlaşmayla bizi dize getirmeye çalışan vazgeçmek nedir bilmez düşmanlarımıza karşı yenilmek nedir bilmez şekilde dimdik ve inançlı durmamızı sağlamaktadır.
içimizde geçmişini unutan, geçmişine burun kıvıran, geçmişine söven, geçmişine inanmayanlar yok mudur?
elbette ki vardır ve olacaktır.
atam bu gerçeği de önceden görmüş ve gençliğe hitabında bu gerçeği de geleceğin mimarlarına haykırmıştır.
bunun atatürk ile ne ilgisi var diye sormak istediğim sorudur. ha ingilizler ile savaşmışsın ha yunanlılar ile, ha anzaklar ile. ne farkeder kardeşim? orada savaşanlar bizim insanlarımız değil mi ki? atatürk ya atatürk değil ise, orada kanını döken insanlar da bizim vatandaşımız değil mi şimdi?