savaştan çıkmış ve devrim yapmış yoksul ve fakir türk milleti'nin o yıllarda binbir güçlük ve yokluk içinde yaptığı ve türk milleti'ne kazandırdığı, babalarımızın, dedelerimizin bizlere miras bıraktığı bu milli servetler üç otuz paraya elimizden çıkarıldı.
ekmek karne ile dağıtılıyordu evet...benzin kuyrukları vardı evet...tek kanallı televizyonumuz, sümerbank pijamalarımız vardı doğru...
ama tüpraşımız vardı lan tarihçi, erdemirimiz, kardemirimiz, isdemirimiz vardı...
petkimimiz vardı ya, şimdi göt kadar belçika'dan aylık 100 milyon dolar ithalat yapıyoruz plastik hammaddesini, bir de onlar ne yollarsa üretimimizi ona göre yapıyoruz tarihçi...
madenlerimiz vardı tarihçi...
bizim olan madenlerimiz. şimdi de var madenlerimiz tarihçi...
ama esir madenlerimiz;
(bkz: esir madenler)
türk telekom'un 1 yıllım vergi matrahına sattık tarihçi, sekayı, tüpraşı, etimaden'i sattık üç kuruşa.
kur bakalım aynılarını kaç paraya kuruyorsun.
sizin piyasa ekonomisi dediğiniz şey, ninelerimizin yalın ayak cepheye mühimmat taşıdığı yılların hemen ardından binbir yoklukla kurulan ve günümüzde trilyon dolarlara kuramayacağın atatürk ve inönü'nün devletçilik politikasıyla kurduklarını bedavaya satmak ise kusura bakma, bir iktisat fakültesi mezunu olarak şunu söyleyebilirim;
sokayım öyle piyasaya.
bari kar edip sataydınız, bari değerinde sataydınız ya tarihçi...
şimdi sümerbank pijaması bile yok kıçımıza giyeceğimiz.