osmanlida turk demek bir hakaret ti. osmanli padisahlari farsca ve arapca yazarlar ve konusurlardi. kesinlikle turkce mektup gondermezlerdi. cunku turkce utanilacak bir dildi.
istanbulun avrupa yakasinda yabancilar yasardi ve baya zengilerdi.. anadolu yakasiysa musluman turkler yasardi ve fakir halktan olusurdu.
bu rituelerin tabularin ve batil inanclarin o kadar kolesi olduki halk.. kendi ulkesinde fakirlik ve cahiligin esirine dustu.
dusunun lan kendi padisahiniz turkce yazmak konusmaktan utanirmis.. hala padisah halife kici opmek isteyenlere duyurulur.
atatürk'ün kendisi dindar bir insan değildir amma velakin yüzyıllardır osmanlı topraklarında arapça okunan cuma hutbesinin türkçe okunması konusunda emir vermiştir ki halk bu hutbeyi anlasın. ve aynı zamanda elmalılı hamdi yazır'a bizzat bütçe ayırtarak kuran ı kerim'in türkçeleştirilmesi ve tefsiri konusunda da çok kararlı adımları vardır. bu ülkede cuma hutbesini anlayabiliyorsak kuran ı kerim'i okuyabiliyorsak dilimizden, bunu atatürk'e borçluyuz. hem atatürk ne kadar namaz kılmaz, oruç tutmazsa da ramazan'da içki içmeyen bir şahsiyetti. ramazan'da yanında bir hafız taşıyıp, istediğinde yasin veya bakara suresi okuturdu. dincilerin sevmemesinin sebebi ise atatürk'ü, dinci kesime yapılan atatürk dönemindeki yanlışların, o yanlışları yapanlar tarafından atatürk'e yüklenmesidir. halbuki atatürk ve çevresi atatürk'ün bunları duyduktan sonra çok üzüldüğünü ve o işkenceleri yapanları cezalandırdığını söylemişlerdir. kaldı ki, kaç tane osmanlı padişahı içki içmemiştir ki? di mi sözlük?
"Millî ahlâkımız, medenî esaslarla ve hür fikirlerle beslenmeli ve takviye olunmalıdır. Bu çok mühimdir; bilhassa dikkatinizi çekerim. Tehdit esasına dayanan ahlâk, bir fazilet olmadıktan başka itimada da lâyık değildir."
(bkz: Mustafa Kemal Atatürk)
- tehtid esasına dayanan ahlak.. - **
Atatürk, 1930lu yıllarda, kayıp kıta mu'yu ve mayaların&kızılderililerin türklerle ilişkisini araştırması için tahsin bey'i meksika'ya yolladı. tahsin bey, j.churchward'ın kayıp kıta ile ilgili 4 kitabını dikkatle okuyup, bir takım incelemeler yaptıktan sonra 14 rapor halinde Atatürk'e sundu. fakat, din ve tanrı inanış biçimlerini anlattığı raporda(14. rapor), kendi görüşlerini de katınca, ortaya farklı bir tablo çıktı. çünkü tahsin bey, sunduğu raporlarda, islamiyetin tamamen mu'daki inanıştan etkilendiğini düşünüyordu. ve islamiyetteki bütün kavramların kökeninin mu olduğunu söylüyordu. 14. rapor, tahsin bey'in Atatürk'e gönderdiği raporlar içinde en çok tartışılan ve hakkında en çok spekülasyon yapılan rapordur.
Atatürk'ün ölümünden yıllar sonra, tahsin bey'in islam dininin tanrısal kaynaklı olmadığını kanıtlamaya çalıştığı 40 sayfalık 14. raporunu altın bulmuşçasına sahiplenenlere churchward'ın 4 kitabını okumalarını öneriyorum.tahsin bey'in 14. rapor'unda yazılanları sorgulamadan ve Atatürk'ün bu raporda yazılanları nasıl karşıladığına bakmadan, bu raporda yazılanları "inançsızlığını" kanıtlamak için kullanmak bilim dışı, hatta gülünç bir yaklaşımdır!
atatürk Türkiye cumhuriyeti içinde insanların istediği gibi istediği dinde ibadet edebilmesi için ortam hazırlamıştır. Bu bakımdan atatürk ve din iç içedir.
şimdi atatürk müslüman olmasa ne farkedecek? yaptığı icraatları hiçe mi sayacaksınız yobazlar? siktirip gidecek misiniz ülkemizden? eğer öyleyse, umarım atatürk müslüman değildir ve bu ortaya çıkar. hem atamla övünmek için bir sebebim daha olur.
''Baylar,bütün insanlığın görgü,bilği ve düşünüşte yükselip olgunlaşması, Hıristiyanlıktan, Müslümanlıktan, Budizm'den VAZGEÇEREK yalınlaştırılmış ve herkes için anlaşılacak bir duruma getirilmiş arı ve lekesiz, evrensel bir dinin kurulması ve insanların,şimdiye dek,kavgalar pislikler,kaba istek ve eğilimler arasında bir bataklıkta yaşadıklarını kabul ederek, bütün gövdeleri ve usları zehirleyen kötülük etkenlerini ortadan kaldırmaya karar vermesi gibi koşulların gerçekleşmesini gerektiren ''Birleşik Dünya Devleti'' kurma düşünün tatlı olduğunu yadsıyacak değiliz.''
Özellikle günümüzde hemen her çeşit ideoloji grubuna mensup kişilerin kendince kıyısından köşesinden biraz bilgisi olmasına karşın malum Atatürk'ünde birbiriyle ters gibi görünen ve Atatürk'ün düşünce dünyası ve yararcılık anlayışı bütünüyle incelenmedikçe pekde anlaşılamayacak olan bir konu bu.Konuyu derinlemesine merak edenler ve pek çok boyutuyla karşıt iki görüş tarafından irdelendiği bir tv programı izlemek isteyenler için:
müslümanların 1400 yıllık monarşik, teokratik hakimiyetine son verebilmiş bir din anlayışı vardır. sene olmuş 2013 hala din din din diye gezenler var. garip.
Atatürkün çizdiği, ideal Cumhuriyet Köyünün tam merkezinde camiye yer verilmiştir. Atatürk, çizdiği projede 22 numarayla gösterdiği camiyi, köy hamamı ve etüv makinesinin hemen yanına yerleştirmiştir.
(Kaynak: A. Afet inan, Devletçilik ilkesi, (ilk baskı 1937) Ankara, 1972, ek 7.)
Gökten indiği sanılan kitapların doğmaları
Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. M. Kemal
Kaynak: Söylev ve demeçler, cilt 1, s 389. (1 Kasım 1937deki son meclis konuşması)
"Suçlu Allahın dinidir."
Kralların ve padişahların istibdadına (baskılı yönetim), dinler mesnet olmuştur. M. Kemal
Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, s 30.
"Kuranın yasalarını Muhammed yazmıştır."
Muhammedin koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kuran denir.
Kaynak: Atatürkün emriyle liselerde okutulan tarih kitabı (1938), 2. cilt
"Din, körü körüne bağlanmaktır."
Gerçekte dinleri konusunda halkın hiçbir fikri yoktur, din dediği şey, bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizle karışık emellere kör bağlılıktan başka birşey değildir. M. Kemal
Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet inan
"Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar (!)"
Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur. M. Kemal
Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet inan
"insanları Allah değil "tabiat" üretti"
Natür (Tabiat) insanları üretti, onları kendisine taptırdı da M. Kemal
Kaynak: Atatürkten Düşünceler, Derleyen: Prof. Enver Ziya
Çünkü malumdur ki, insan tabiatın mahlukudur. M. Kemal
Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet inan
Onlar (Ashab-ı Kiram) aptallaştılar. M. Kemal
"Ashabım yıldızlar gibidir." Hadis-i Şerif
"Kaza ve kadere Türkler inanamaz!"
Kaza ve kader, talih ve tesadüf tabirleri Arapçadır, Türkleri alakadar etmez. M. Kemal
Kaynak: Prof. ilkan Arsel, Teokratik Devlet Anlayışından Laik Devlet Anlayışına
"Duanın faydası yoktur." M. Kemal
"Bana dua edin." Mümin/60
Ali Kılıç (istiklal mahkemeleri savcısı, merhamet nedir bilmez)anlatıyor: Meclise geldik. Bir de müezzin geldi. Müezzin ezan okudu. Meclis kapısından içeri girdiğimiz zaman atatürkün önüne sırmalı elbiseler giyinmiş bir imam dikildi. Atatürk ne istediğini sordu. imam ellerini kaldırarak: Dua etmeden girilmez! dedi. Atatürk, Bu yurt askerin süngüsü ile kurtarıldı ve bu meclis onun gayretiyle kuruldu. Yoksa senin duanla değil! Çekil oradan! dedi ve imamı eliyle iterek meclise girdi.
Kaynak: Kemal Arıburnu, Atatürkten Anekdotlar-Anılar
Aynı M.Kemal yanına hocaları alıp dualarla meclisi açmıştı. Ama artık emeline ulaşmıştı. iktidarı ele almış ve içindekileri alenen dışa vurmaya başlamıştı. Zaten ileriki yıllarda binlerce hocayı asması da amacını göstermişti.
"Arapların dini Türkleri mahvetti"
Türkler, Arapların dinini kabul etmeden evvel büyük bir milletti. Arap dinini kabul ettikten sonra Türk milletinin milli rabıtaları gevşedi; milli hisleri ve heyecanı uyuştu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammedin kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, bir arap milleti siyasetine müncer oluyordu. M. Kemal
Kaynak: Medeni bilgiler ve Atatürkün El Yazmaları, Afet inan, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara 1969, s 364-365
"Laiklik için kemalistler 600.000 ilim ehlini öldürdüler." M. Akif Ersoy
Hocaları toptan kaldırmadıkça hiçbir iş yapamayız. Bugünkü kudret ve prestijimizle bugün bu inkilabı yapmazsak, başka hiçbir zaman yapamayız.
M. Kemal
Kaynak: Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası; Emre Yayınları, Aralık 1991, s 165.
insanlar ilk devirlerinde pek acizdi. Kendilerini koruyamıyorlar, hiçbir hadisenin de sebebini bilmiyorlardı. Kendilerini koruyacak bir kuvvet aradılar. Nihayet insanlık vicdanında bir kuvvet yarattı. O da işte Allahtır. Herşeyi ondan beklediler, ondan istediler. Hastalıktan, felaketten korunmayı hep Allahlarından istediler. Fakat modern çağlarda insan herşeyi Allahtan beklemedi. Ancak toplumdan bekledi. Her şeyin koruyucusu insan cemiyetidir. Bizi koruyan, refah içinde yaşatan toplumdur.
M. Kemal
Kaynak: Enver Behnan Şapolyo, Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi, 1932, s 305.
Masum ve cahil insanları, yüzlerce Allaha taptırmak veya Allahları muayyen gruplarda toplamak ve en nihayet bir Allah kabul ettirmek, siyasetin doğurduğu neticelerdir. M. Kemal
Kaynak: Türk Tarihinin Ana Hatları, 1930, Devlet Matbaası, s 220-221
insanlar, kurtçuklar gibi sulardan çıktılar en önce ilk ceddimiz balıktır. işler daha daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler. Biz maymunlarız; düşüncelerimiz insandır.
M. Kemal
Kaynak: Ruşen Eşraf Ünaydın, Atatürk Tarih ve Dil Kurumları, s 53.
Muhammed, iptida Allahın resuluyüm diyerek ortaya çıkmamıştır, bunu düşünmemiştir. Bu düşünce, senelerce mücadele ettikten ve fikirlerini neşreyledikten sonra kendisinde hasıl olmuştur.
M. Kemal
Kaynak: Nokta Dergisi, 17 Kasım 1985
Muhammedin peygamberliğinin başlangıcına dair birçok eski rivayetler vardır. Bunlar artık efsanelere karışmıştır. Hakikatte peygamberin ilk söylediği Kuran ayetinin ne olduğu malum ve belki de mazbut değildir. Kuran sureleri Muhammede açık semada peyda olmuş bir şimşek gibi günün birinde, birdenbire bir taraftan inmiş değillerdi. Muhammedin söylediği sureler uzun bir devirde dini düşüncelerinin ürünü olmuştur. Muhammed, bu surelere birçok çalıştıktan ve incelemeler yaptıktan sonra edebi şeklini vermiştir. M. Kemal
Kaynak: Afet inan, Atatürkün El Yazmaları, 2000e Doğru Dergisi, 8. Sayı, s 15-16.
"Beyni sulanmış hafızlar"
Türk milleti, bir kelimesinin manasını bilmediği halde, Kuranı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler. M. Kemal
Kaynak: Medeni Bilgiler, Afet inan, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1969, s 364-365.
Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkumdurlar. Onun için önce din ve namus telakkisini kaldırmalıyız.
Kaynak:Kazım Karabekir Anlatıyor, (yayına hazırlayan Uğur Mumcu), istanbul: Tekin Yayınevi. 1990. s.83-84.
Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir, adeta halkı bir kapana kıstırırlar. M. Kemal
din ve siyaset ayrımını gerçekten yapabilen bir liderdi. dönem itibari ile görünen yaptıkları çok eleştiri almış olsa da görünmeyen yaptıkları kısmı özellikle islamiyet için çok büyük katkılarda bulunmuştur. böyle bir liderin Türkiye Türkleri için geldiğini bilmek gerçekten gurur verici.
palavradır, atatürk ü dindar göstermek tamamen bu topluma özgü bir şey.
aslında yobazların elinde olsa atatürk ü tamamen yok edecekti ama bunu yapamayacağını anladılar ve çok kötü bir şey yaptılar.
atatürk ü kendileri gibi düşünen biri haline getirerek onu da kendine benzettiler. bunu nereden anlıyorum?
çok açık, bir tane atatürk var ama bir tane atatürk algısı yok.
radikal müslümanlara göre atatürk kafir pisliğin teki.
ılımlı müslümanlara göre dindar ve islamiyete katkısı olan biri.
kemalistlere göre dinsiz ama seküler.
atatürkçülere göre dinsiz değil sadece laik ve dinlere karşı eşitlikçi.
kürtlere göre ise iki seçenek var: islamcı kürtler islama zarar verdiği için sevmez, pkk lı kürtler ise türk faşisti olduğu için sevmez.
yani atatürk ün bu ülkede bir sürü algısı var ve atatürk e en büyük zarar sevgisi birilerinin kalplerinden sökülerek değil fikirleri çarpıtılıp kendi politikasına malzeme edilerek verilmiştir.