atatürk büyük bir kumandan, büyük bir asker olduğu kadar büyük bir devrimciydi de.
o yok olmanın eşiğindeki bir ulusa milli bilinci aşılayarak millete genç ve dinamik bir cumhuriyet armağan etmekle kalmamış, aşıladığı bu milli bilinci hem bilimsel temellere dayandırmış, hem de çeşitli sembollerle bu milli bilinci ayakta tutmaya çalışmıştır.
işte atatürk'ün milli bilinci ayakta tutmak namına kullandığı bu sembollerden biri ve hiç şüphesiz en önemlisi de türk milleti'nin sembolü ve yol göstericisi olan "bozkurt"tur.
bozkurdun türk milleti için öyle bir önemi vardır ki çağlar içinde türkler kendilerini "börü budun"(kurt kavmi) olarak da adlandırmışlardır.
işte ulu önder'in öne çıkardığı, tavsiyede bulunduğu, uygulamaya koyduğu bazı bozkurt sembol çalışmaları.
işte atatürk'ün aşıladığı bu milli bilinç ve bozkurt'u türk milletinin sembolü haline getirmesi ile toplum olarak bozkurta ve bozkurt sembolüne sahip çıkmaya başladık o dönem kurulan pek çok şirket, gerek isimlerinde, gerek amblemlerinde bozkurt figürünü kullanmayı tercih etti. bozkurt mensucat, bozkurt metal, çift kurtlar vb gibi...yani atatürk'ün yol göstermesi ile türk milleti ongununu benimsedi ve sahiplendi.
Silahlı Kuvvetleri´nin en seçkin birliklerinden olan Özel Kuvvetler Komutanlığı nın şimşek şeklindeki "kama" yerine, Genelkurmay'ın onayı ile ay-yıldız içerisinde Türk milliyetçiliğinin simgesi kurt başlığı amblemi üniformalarda kullanılmaya başlanınca, öteden bu yana sahte Atatürkçülük yaptıkları alenen bilinen malum çevreler, çirkin eleştirilerle tekrar kendi kulvarlarındaki yerlerini aldılar. Karşı duruşlarının temel gerekçesi olarak, ordunun Atatürkçü düşünçeden uzaklaştırıldığını belirtiyorlar.
Oysa, Silahlı Kuvvetler sonsuza kadar Atatürkçü yoldan kopmayacak derecede, kendi davalarına bağlıdır ve yapılan amblem değisikliği de büyük Atatürk´ten kopuk değildir.
Atatürk kendi sağlığında, Türkçülüğün simgesi sayılan bozkurt figürünü, ülke için önemli gördüğü hemen her noktada kullanmıştır.
Örneklemek gerekirse;
- Türk Ocakları'nın amblemini bozkurt& yapmıştır.
- Türk işbirliği ve Kalkınma idaresi Başkanlığı'nın amblemini ;kurtbaşı olarak önermiş ve yıllarca böyle kullanılmıştır.
- Büyük Atatürk'ün ölümüne kadar Ankara Üniversitesi diplomalarının alt köşesinde kurtbaşı amblemi yer almıştır.
- 1926 yılında, Türkiye nin Bozkurt isimli yolcu gemisi, Fransız Lotus& gemisi ile çarpışır. Dava, Lahey Adalet Divanında görülür ve Türkiyenin hukuka aykırı davranışının bulunmadığı kararlaştırılır. Bu kararla birlikte Geminin adı ve Türk milletinin milli simgesi, özgürlük ve bağımsızlığın timsali olmasından ötürü Türk heyetine bozkurt heykeli armağan edilir. Bu davadan dolayı dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esata da Atatürk tarafından Bozkurt soyadı verilmiştir. Bu heykel uzun süre Anıtkabir´de sergilendikten sonra ortadan kaybolmuş ve en son gazeteci Kemal Caprazın araştırmaları sonucunda Samsunda bir müzenin deposunda bulunmuştur.
- Atatürk'ün çalışma masasındaki çağırma zili de küçük bozkurt heykelidir. O da diğer bozkurt heykelleri gibi Atatürk'ün ölümünden hemen sonra ortadan yok olmuştur.
- Atatürk döneminde basılan beş ve on liralarda da bozkurt resmi kullanılmıştır.
- Posta pullarının üzeri yine değişik bozkurt resimleri ile doluydu.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Ancak bu örneklerdeki genel hazin son, hepsinin de Atatürkün ölümü ile kullanım dışı kalmasıdır.
Ülkenin kalkınamayışının önündeki engellerin sebebini, Türk adından ve öğelerinden hoşlanmadığı belli olan kişilerin, bu özelliklerine rağmen nasıl oluyor da devlet üst kademelerine gelişlerinde aramak gerekir.
Yine hep merak ederim, dünyada bütün ekol üretmis liderler soyadları ile ifade edilirken, kimileri neden Mustafa Kemal Atatürkü onun soyadı olan Atatürk ile, Atatürkçülük olarak değil de Kemalizm olarak ifade ederler. Acaba soyadındaki Türk kelimesinden hoşlanılmama durumu mu söz konusudur!..
Kimse büyük Atatürkü kendi kafasına ve menfaatlerine göre tanımlama hakkına sahip değildir.
O, Türkçü ve bozkurtçudur.
Sağlığında da kendisini, Etim ve kemiğim anam ile babamdandır, ancak ruhum Ziya Gökalp'tendir şeklinde tanımlamıştır...
"üstünlüğünün türk doğmak" olduğunu dile getiren, nutuk kitabında "doğrudan doğruya millet sever ve türk milliyetçisi" olduğunu yazan hatta yetinmeyip "kanını taşıyandan başkasına inanma" diye yazan adama türk milliyetçisi değil diyenler var.