inatla " ben elin herifinin dördüncüsü olacam " veya " uy! erkek var ben girmem " diyen kadınların varlığı düşünüldüğünde, o zaman için atılmış nasıl sağlam yürek isteyen bir hareket olduğu daha iyi anlaşılır.
tam diktatörlere(!) yakışan bir harekettir. tüm avrupa o dönem cumhuriyetlerle, demokrasilerle yönetilirken kadınlara oy hakkı vermiyordu. bizim diktatörümüz böyle bir şey yaptı.
yapmaz olaydı erkeklerinde oy hakkını elinden alıp verecekti kırbacı verecekti tekmeyi tokadı bu halk bunlardan anlıyor aq. bak şimdi birileri ağızlarına ediyor herkes tapıyor adama utanmasalar peygamber ilan edecekler.
allah razı olsun her işi eline yüzüne bulaştırmamış demek ki.
aynı zamanda kadına saçma ve saçılma hakkı da tanımıştır. problem burada gerisini iyi yapmış.
ha bir de seçim demişken getirdiği rejime cumhuriyet diyoruz ama cumhuriyette halk cumhurbaşkanını seçer cumhurbaşkanı da başbakanı atar. biz ise partiyi seçiyoruz parti gidiyor cumhurbaşkanını belirliyor. bak artık bak rejime gel.
fransa ve italya'nın 1945'te... isviçrenin 1970'te kadınlarına uygun gördüğü hakkın, 1934'te birçok avrupa ülkesinden önce türk kadınına verilmesidir...
türk kadınına değil, başı açık türk kadınına verilen haktır.
edit: ayıptır söylemesi bazı organizmalar da yazmayı öğrenmiş, ince ince iğneliyorlar bile. aksini kanıtlayabilecekse onu organizmalıktan insanlığa terfi ettirebilirim. buyursun gelsin.
Türkiye'nin ilk kadın Belediye Başkan Vekili Zehra Budunç ve Türkiye'nin ilk kadın spor kulübü Başkanı Vahide Birkey'in öyküsü...
ismail Kemankaş yazdı...