elinde gücü olmasına rağmen bunu diktatörlük amacıyla kullanmayan, milli irade diyen Atam'a son zamanlarda yapılan yanlış eleştiri ve yorumlardan biri daha.
Işte bu yüzden, yakın çevresinden atatürk gibi zeki, ilerigörüşlü ve türkiyeyi bir 100 sene daha ileriye taşıyacak liderlik yeteneklerine sahip biri çıkamamıştır.
insan etrafında kendisi gibi bir tane daha olmayınca ister istemez yalnız oluyor, içkiye yönelimi de bunun bir fonksiyonudur netekim.. günümüzün yeni yetmeleri dahi "beni kimse anlamiyüürr, fak dı sisteem, eheheeüeeeğğ" şeklinde böölerken, o kapasitede bir insanın bu kadar yalnız olması ve çevresine ancak içkiyle tahammül edebilmesi çok doğaldır, anlayışla karşılanmalıdır.
80 yıl sonra, sene 2008, hâlâ yalnızdır; işte bunu anlayışla karşılamamak lazımdır..
seçtiği yola bile bile lades mantalitesiyle, sonunda yalnızlık olduğunu bilerek girmiştir... az olan nevrotik davranışlarına hak vermemek elde değildir, azınlık tarafından sevilmemesinin nedeni de budur, yani azınlıktan kasıt, günümüzdeki bazı kendini aşmışlar da vardır onu sevmeyenler arasında. sebebi çok açıktır, o da kendisine benzeyenleri sevememiştir... bilimsel olarak kanıtlanamasa da benzer davranışlara sahip insanlar anlaşamaz mantığı bu konuda devreye girmektedir... yalnızlığı pekiştiren en büyük etkenler de kendini aşması ve nevrotik tavırlarıdır...
cemil koçak'a soru soranın ya kara cahil ya da art niyetli olduğunu anladığımız söyleşide geçen tespit.
"TÜRKLEŞTiRMENiN ARDINDA TARiHi TECRÜBE VAR
Atatürk ulus devleti inşa ederken, Vecdi Gönül’ün sözlerine yansıyan böyle bir etnik elemeyi, benzeşmeyi en başında istemiş miydi? Ayrıca; Atatürk Selanikliydi, kurucu kadro çoklukla eski ittihatçılardan oluşuyordu ve onlar da çoklukla Balkan kökenliydiler. Farklı kökenden olanların Anadolu’yu Türkleştirmesini nasıl açıklamak gerekir? "
Balkanların türkleşmesinin istanbul'un türkleşmesinden de önce olduğunu bilmeyen kara cahil sorusudur bu.
Selanikteki Dönmelerin ise sayısı bir avuç olduğundan böyle bir nufus genellemesine gidilmesi de art niyettir.