Gerçekten cevaplamakta zorlandığım soru. Aklımı karıştıran asıl şey devletçilik politikası. Ama yine de bence solculuk ağır basıyor. Yaptığı devrimler o yönde.
Kemalizmin merkezinde halk çıkarı ve ilerlemecilik bulunur. Yani Kemalizm ne sağcılıktır, ne de solculuktur. Dolayısıyla solcu olduğunu iddia edenler de sağcı olduğunu iddia edenler de tam anlamıyla Kemalizmi sevemezler. Amaç siyaset değil halkın ekonomik çıkarı ve devletin ilerleyerek devamıdır. Solcular aşırı özgürlük talebine cevap alamayacağı için, sağcılar da az paraya çok iş yaptıracak adam bulamayacakları için Kemalizmi sevmezler.
Kemalizm öylesine kapsamlıdır ki Kemalizmin kapsamından çıkıldığında sağda muhafazakârlık ve faşizm, solda da komünizm ve anarşizm kalmaktadır. Yani bu eksenden çıkınca ülkenin ilerleme olasılığı tamamıyla ortadan kalkmaktadır. Dolayısıyla dünyadaki Türkiye düşmanlarının her yolla Kemalizmi ortadan kaldırmak istemesinin sebebi budur. Kemalizm kalkarsa geriye aşırı uçlarda sürüklenen bir devlet kalır ki bu devleti nereye çekerseniz oraya sürükleyebilirsiniz.
atatürk'ün sağcı mı solcu mu olduğunu sorgulamadan önce farklı sorular sorulması gerekir. bu sorulara verilecek cevaplar size bu sorunun cevabını da verir.
atatürk nasıl bir liderdi?
- idealist
- devrimci
bu iki özellik size bu sorunun cevabını verir zaten. anlamadıysanız da soruyu sormayın zaten ya.
Üçüncü görüştendir. Halkçı, milliyetçi, sosyal adaletçi. Şu anda atatürk'ün siyasi görüşünü bilinenin aksine CHP değil Hepar yaşatmakta ve destek beklemektedir.
devletçidir. atatürk devlet politikalarının dini örgütlere yem olmasını engellemek için din karşıtı eylemlerde bulunmuştu. fakat bunlar din sömürüsünü geride bırakmanın anahtarıydı. fakat bugün dini sömürü bir silah, çoğu zaman cephanelik olarak kullanıldığı için, atatürk'ün bu fiilleri birer din protestosu, katliam olarak adlandırılmaktadır. ne yazık ki dine ön ayak olan yöneticiler ise bugün dinsizin hakkında gelme konusunda aynı politikaları gütmektedirler. ellerindeki tek koz olan bu sistemi, beğenip uygulamaktadırlar. fakat gel gör ki imanın hümanizmle birleşmediği hatta üstüne geçtiği bu düzenin içinde; insanlar yine inançlarını empoze bile etmek istemeden ölebiliyorlar.
yani daha mental retarde arkadaşlar için şöyle diyebiliriz;
aslında şu an kabul gören şeriat(olmaması gerektiği şekilde); imanın gerektirdiği insanları sevme, oldukları gibi kabul etmek; çok etkilenecek bir yapıya sahip olan bir kişi için uzak durmak yerine, yeryüzünde inanmayanların var olmasına karşı durma, onlarla aynı ülke sınırları içinde bulunmak istememe, kabul etmeyene kabul ettirme derecesinde bir misyonerliğe denk olmaktadır.